Ahmet Çapanoğlu

Ahmet Çapanoğlu

YERKÖPRÜ ŞELALESİ KATLEDİLİYOR!

YERKÖPRÜ ŞELALESİ KATLEDİLİYOR!

Konya’da yapılması düşünülen bir proje için ulusal / uluslararası bir “proje yarışması” yapıldığını hatırlamıyorum. Siz hatırlıyor musunuz bilmiyorum. Lütfen yapıldıysa bana biri söylesin. Ha diyebilirsiniz ki biz her şeyin en iyisini zaten biliriz, ne gerek var yarışmaya falan, o zaman diyecek bir sözüm yok ama yapılanlar da ortada.

1996 yılında rahmetli Necmettin Erbakan hoca, Başbakan olarak Konya ziyareti esnasında Alaaddin Tepesi’nde Milli Gazete’nin kuruluş yıldönümü programından sonra kendisine arz edilen 2. Konya projesi için yaptığı değerlendirmede, dönemin belediye yetkililerine, “düşünceniz güzel ancak bunu projelendirmek sizin işiniz değil. (kendisine has üslubuyla parmağını havada sallayarak) Derhal, Paris’e yedi tane Paris ilave eden mimarları Konya’ya çağıracaksınız, düşüncenizi onlara söyleyeceksiniz, projeyi onlar yapacaklar” dediğini o toplantıda bulunan bir kardeşimden dinlemiştim. Ben hala o mimarların Konya’ya gelmesini bekliyorum.

Gelirler mi? Asla gelmezler. Her şey ortada, görünen köy kılavuz istemez. Çünkü her şeyin en iyisini bilen belediyelerimiz, onlardan daha iyi bilir. Ve görüyoruz ki, şehrimin her tarafı yabancılar tarafından örnek alınacak derecede bitmiş süper projelerle dolu.

Gelelim Yerköprü Şelalesi’ne. Yerköprü Şelalesi ve çevresinin doğal yapısının korunması ve turizme kazandırılması amacıyla Koruma Amaçlı İmar Planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma alanı bölgesi içerisinde kalmaktadır. Hal böyleyken, Büyükşehir Belediyesi, bölgede kamulaştırma işlemi yaparak çevre düzenleme çalışması başlatmış ve bu çalışma çerçevesinde kamelyalar, andezit taşlarla yürüyüş yolları ve tabi ki olmazsa olmazları “kafem.”

Bu doğa harikası alanı sıradan bir parka çevirmekte neyin nesi? Burada bina yapmak, Kafem açıp para kazanmak, işi ticarete dökmek mi bölgeyi korumak mıdır? Madem kafe yapıp işletecektiniz, vatandaşın evini, arsasını ne diye kamulaştırdınız? Müsaade etseydiniz de onlar kafe yapıp işletselerdi. Bu gasp ve devlet eliyle arazi mafyalığı yapıp vatandaşa eziyet ederek kul hakkı yemek değil mi Müslüman kardeşim?

Çevre düzenlemesinden anladığınız sadece toprağı betonlaştırmak, kamelyalar, kafe’mler yapmak mı? Başımı yastığa koyduğumda o kamelyalarda oturan insanların güneşten korunmak veya etraftaki insanların arasında daha rahat hareket etmek için kilimler asarak o kamelyaları renklendirdiklerini görür gibi oluyorum.  Sizde bir düşünsenize, bir tarafta doğa harikası bir şelale, diğer tarafta rengârenk kilimlerle perdelenmiş kamelyalar. Hele birde mangalları yaktık, tütsüyü verdik mi değmeyin keyfimize. Bıkmadınız mı artık her yeri betonlaştırmaktan. Bıkmadınız mı bulduğunuz her yere kafe’m yapmaktan? Ne olur birde olduğu gibi, doğal haliyle korumayı düşünün. Böylece hem daha ekonomik, hem de daha güzel olmaz mı?

Madem ufkunuz o kadar geniş değil, o zaman dünyaca ünlü peyzaj mimarlarını bu nadide yere davet edip projeyi ve düzenlemeyi onlara yaptırsanız da tüm dünyanın ilgisini çekecek bir çalışma olsa daha iyi olmaz mı? Bilmemek ayıp değil ama bilmediğini bilmemek ayıp.  Herkes dünyayı geziyor ve görüyor. Bu güzellikleri şehirlerinde de görmeyi istemekte en doğal hakları.

1963-1969 yılları arasında görev yapan dönemin belediye başkanı A. Hilmi Nalçacı tarafından yapılan ve kendi adı verilen cadde (A. Hilmi Nalçacı caddesi) bugün şehrin en önemli arteridir ve halen şehrin yükünü kaldırmaktadır. Mevcut belediye başkanları bu ufka daha yetişememiş. Ufuk meselesi işte, “ben yaptım oldu” demekle olmuyor.

Yaptığınız projeler, daha üzerinden kısa bir süre geçmişken işlevselliğini kaybediyor.

“Yöneticinin vazifesi her işi bilmek (bildiğini zannetmek) değil, her işe ehil kişileri bulmaktır.”

Bu yüzden diyorum ki, gelin şu at gözlüklerini çıkarın. Şu ben bilirim havalarını bırakın da bilenlerle iş yapmayı öğrenin. Bakın o zaman işler daha kolay ve güzel olacak. Arkanızda bıraktığınız eserlerle, yıllar sonrada hayırla yâd edilin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Ahmet Çapanoğlu Arşivi
SON YAZILAR