Rasim Atalay

Rasim Atalay

Açık hava keranesi!

Açık hava keranesi!

Kerhane: Lügat anlamı itibariyle para kazanılan yer, ticari işletme, kâr elde edilen dükkan, işyeri, bir manada esnaf…


Yer (Nerede): Öğretileriyle tüm insanlığın dikkatini çeken, hoşgörüyü elden bırakmadan insanlığı İslam’a davet eden, dünyada tanınan ve bilinen, Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin mefhum bulunduğu Mevlana Türbesi’nin hemen yakını…


Aziziye Caddesi’nden Karatay Belediyesi’nin hizmet binasının arka tarafına kalan Mengüç Caddesi’ni de içine alacak şekilde Üçler Mezarlığı’nın güneyinden doğusuna kadar uzanan hat…


Ne zaman: Hava kararıp herkes evine çekildikten sonraki an itibariyle başlayıp gecenin güne dönmeye yaklaştığı zaman dilimine kadar olan süre.


Olay (Ne): Hava kararıp sokaklardaki ve caddelerdeki hareketliliğin büyük ölçüde bittiği an itibariyle belirip, gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam eden çirkin pazarlık, gayri ahlaki durumlar, utanç verici hadiseler…


Nasıl:


Olayı biraz daha açalım.


Kıymetli bir ağabeyimin bahse konu yerde bulunan 150 yaşındaki bir binada işletmeciliğini yaptığı kafeteryaya daveti üzerine bir akşam gidip oturduk. Sohbet, muhabbet derken vakit bir hayli ilerledi. Saat artık bir sonraki günü işaret etmiş, 12’yi geçmişti…


Geç vakit olduğu için beni de Konya tabiriyle eftik sarmıştı. Kalkmak için fırsat kollarken, konu, bölgenin adeta bir açık hava keranesi haline geldiğine döndü…


Her gün, gecenin geç vakitlerine kadar işi gereği burada olduğunu söyleyen işletmeci ağabey, “Allah rızası için şunları bir gündeme taşıyın. Buranın gündüzü başka, gecesi başka alem. Gündüzleri turizmin kalbi burada atıyor, geceleri (tabiri burada söyleyemeyeceğim gayri ahlaki işleri yapan kişiler) burada fink atıyor. Ne Ramazan biliyorlar, ne bayram… Ne mübarek gün biliyorlar ne gece…” cümleleriyle rahatsızlığını dile getiriyor.


Anlattıkça anlatıyor, dinledikçe ağzım açık kalıyor!


Yıllar önce böylesi bir durumun yaşandığını hatırlayıveriyorum.


“Ama bunlarla ilgili gerekli önlemler alınıyordu. Emniyet güçleri bölgede çok sıkı devriye atıyordu” desem de, geçmiş zamandan bahsettiğim için bugünü, o anı bana yaşatmak için benimle birlikte kalkıyor abim… Ve beni sokaklara davet ediyor.


Giriyor koluma ve birlikte adımlamaya başlıyoruz. Gördüklerim, gözümle görmeden inanmayacağım cinsten!


Yol kenarında belirli aralıktaki mesafelerde, soğuk havaya aldırış etmeden ve yarı çıplak halde bekleyen şahıslar… Ben gördüğüm manzara karşısında hayretimi gizlemeye çalışırken, olayın perde arkasındakileri de kendisinden dinliyorum. Az ötede başkaca şahıslar pusuya yatmış bekliyor.


Pazarlık bitip anlaşmaya varınca tahsilat için kuytu köşelerdekilere işmar ediliyor, onlar geliyor, tahsilat yapılıyor ve arabaya binilip olay mahallinden uzaklaşılıyor.


Aman Allah’ım! Neler oluyor neler?


Niçin: Meydan biraz boş bırakıldığı için!


Madem bu pisliği görüyorsun da neden pislik yuvasının dağıtılması için ihbarda bulunmuyorsun diye sorduğumda ise “Biz ihbar etsek de etmesek de belirli aralıklarla emniyet devriye atıyor. Ama devriye aracının ışıklarını gördükleri an itibariyle tozla duman oluyor ve kayboluyorlar. Sonrasında yine mantar gibi türemeye devam ediyorlar. Zaman zaman elense ediliyorlar ama Kabahatlar Kanunu’ndan aldıkları üç kuruşluk cezanın ardından yine aynı yerde aynı pislik çukurunda aynı ahlaksızlığı sürdürüyorlar” diyor.


Kaynak: Kulağım, gözüm…


Kulaklarımla duyduklarım beni böyle bir yazıyı yazmak için ikna edemezdi. Gördüklerimle ikna oldum desem yeridir.


Habercilikte bize öğretilen temel bir husus vardır. Bu, şimdilerde sadece habercilikte değil, eğitim-öğretim, ölçme ve değerlendirme gibi süreçlerde de kullanılıyor.


5N-1K formülündeki 5N, “ne, nerede, ne zaman, nasıl ve niçin” sorularının doğruluk açısından yanıtlanması gerektiğine; 1K ise en az bir kaynağının olması gerektiğine vurgu yapar.


Olayın ne olduğunu, nasıl olduğunu, nerede olduğunu, ne zaman olduğunu ve niçin olduğunu kısaca ifade etmeye çalışırken, üniversite sıralarında öğrendiğim bu formülün gerçekliği ispat açısından bir model ortaya koymaya çalıştım.


Kaynağım ise yukarıda da bahsettiğim gibi kulaklarımda duyduklarımı gözlerimin doğrulamasıydı…
Bir Konyalı olarak Konya’ya yakıştıramadığım bu durumun derhal ortadan kalkması için ilgili ve yetkili kim varsa derhal harekete geçmelerini, bu yazımı da ihbar kabul etmelerini rica ediyorum.
Hayırlı haftalarınız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR