Ziya Uysal

Ziya Uysal

BEKA SORUNU

BEKA SORUNU

Bir “Beka sorunu” dur gidiyor. Pekiyi, ortada gerçekten bir “Beka sorunu” var mı? Elbette var. O hep vardı zaten. Hem de çok sayıda var, her zaman var. Açık olanları var, gizli olanları var. Terörizm vs. gibi açık olanları herkes biliyor. Ben bu yazımda açık ve net olarak herkesin dillendirmediği, çoğunun fark etmediği, hiç gündeme bile getirilmeyen bir “Beka sorunu”ndan bahsedeceğim.

Hepimiz biliyoruz ki, “Adalet Mülkün (Devletin) Temelidir.” Bu güzel sözü hem Hz. Ömer (R.A.), hem de Atatürk söylemiştir. Önemi büyük, çok büyük. Günümüzde adaleti, yaptığımız yasalarla sağlıyoruz. Öyleyse “Devletin bekası için” yasaların adil, vicdani, isabetli ve uzun ömürlü olması çok önemlidir. Halkın hukuka saygılı olması da, “Hukukun üstünlüğü” prensibinin sözde kalmaması da buna bağlıdır. Yoksa kargaşa, anarşi ve cinayetlerin önü alınamaz olur, Allah korusun, devlet yıkılır. Çünkü “Adalet Mülkün (Devletin) Temelidir.”

Millet olarak tarih boyunca vatan için canımızı vermekten hiç çekinmedik, çekinmeyiz. Savaşlarda “Ölürsek şehit, kalırsak gazi” diyerek, muzaffer olduk. Bunu bilen düşmanlar kaleyi içten fethetmeye, bizi birbirimize düşürmeye yöneldiler. Töremizi, kardeşliğimizi, dirlik ve düzenimizi, birlik ve ahlakımızı sinsice bozmaya giriştiler. Yüce Türk Milleti engin ferasetiyle bu oyunları da fark ederek birer birer bozdu. Şimdi de bizi içten çürütecek başka tehlikelerle karşı karşıyayız. 

Yasalarımızı bizim seçtiğimiz vekiller çıkarıyor. Meclisten eksik, yanlış, adaletsiz, isabetsiz, muğlak yasalar çıkarsa, devletin temeli su alıyor demektir. Çok sık yasa değişikliği yapılıyorsa, bunu takip etmeye hukukçular bile yetişemiyorsa, Meclisin yasa yapma yeteneğinde bir zafiyet oluşmuş, meclis yasaları gereken mükemmellikte yapamıyor demektir.

Yasa teklifleri önceden vekillere yollanıp, iyice incelemeleri istenmiyor, her bir yasa hakkındaki görüşleri alınmıyor, sadece “Parmak kaldırmaları” mı isteniyor acaba? Yoksa örneğin 40 yasanın bulunduğu bir torbanın içinde yasa olarak ne varsa bilmeden “Evet” demeleri mi dayatılıyor? Ya da seçip gönderdiğimiz vekilleri Ankara efsunluyor, tepkisiz hale getiriyor da millet farkında mı değil? Bunun acilen mercek altına alınması gerekiyor. Biz “Beka sorunlarını” dışarda ararken, acaba “Mülkün (Devletin ) temelini” kendimiz mi zayıflatıyoruz?

Örneğin ülkemizi adeta bir deprem, bir doğal afet gibi vuran bir “Finans krizi” yaşanmıştır. Hangi sebepten kaynaklanırsa kaynaklansın, engel olma sorumluluğunu taşıyan iktidar, hem de tek parti iktidarı bu krize engel olamamıştır. İktidar bile engel olamamışken, sanki tek başına bu krize engel olabilirmiş gibi, krizin faturası zavallı vatandaşa kesilmiştir: Kriz sebebiyle çeklerini ödeyemeyen dürüst, iyi niyetli ve sicili tertemiz vatandaşlara yüz yıllara varan, ölümcül hapis cezaları verilirken, buna da engel olması gereken iktidar kanadında kimsenin kılı bile kıpırdamamaktadır.

Gücünün yetmediği şeylerden Allah dahi (C.C.) insanı sorumlu tutmamıştır. (Bakara/286)

Borçlarını ödemesi için konkordato hakimliğinin borçluya verdiği mühlet kararını bile tanımayan ceza mahkemeleri, borçluyu bir an evvel hapse atmanın peşindedir. Hapisteki biri o verilen mühleti nasıl kullanabilir. Hapisteyken bozulan işlerini yoluna koyup, borçlarını ödeyebilir mi? Ayağı tökezlemiş dürüst borçlunun borçlarını ödeme mücadelesi vermesine engel olmak, kimin işine yarar? Vatandaşı devletine küstürmek, risk almaktan korkutmak, işini büyütme azmini kırmak, hayata küstürmek kime hizmet eder? İşini büyütme azmi olan, bu uğurda risk almaktan çekinmeyen gözü kara, dürüst, samimi ve iyi niyetli gençlere ülkemizin ihtiyacı yok mudur? Bunların borçlarını ödeme çabalarını da ortada kaldıracak bir uygulamayla hapiste çürütülmeleri, heder olup gitmeleri daha mı iyidir?

 

Çek ödemesini bir gün bile geç yapandan herkes alacağını yasal olarak yüzde 10 fazlasıyla, cezalı alma hakkına sahiptir. Ama helal değil diye bu fazlalığı isteyeni hiç görmedim. Ben emekli olmadan önce sanayiciydim. O dönemlerde çok sayıda kişide, milyonlarca lira çekli alacağım kaldı. Ama vicdani değil diye hiç kimsenin hapisliğini ben talep etmedim. Adam dürüst, samimi ve borcuna sadık ama işi bozulmuş, batmışsa, onu bir de hapse attırmak insanlık mıdır? Alacaklı için yasal bir hak ama bence bu vicdani ve adil bir hak değildir. Bu gidişle alacaklıya, borçluyu öldürme hakkı da verilirse şaşmamak gerek. Zaten yüzlerce yıl hapisliğin öldürmekten bir farkı da yoktur. Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR