Rasim Atalay

Rasim Atalay

Çay!

Çay!

Dünyada çay tüketiminde ilk sırada gelen ülke Türkiye… Yapılan bir araştırmaya göre, günlük ortalama 245 milyon bardak çay tüketiyormuşuz.

Ekmek nasıl ki temel bir ihtiyaçsa, çay da bizim için o ölçekte temel ihtiyaç kabul edilir. Hatta yeri gelir ekmeği israf ederiz de çayı israf etmeyiz.

Güne çayla başlarız. Çay açar uykumuzu, dinç kılar bizi.

Misafirimize sorgusuz sualsiz ikramımızdır bir bardak çay…

Imıl ımıl kaynar ocaklarımızda… Demini almadan asla tüketmeyiz, kıvamını ararız.

En küçük işletmeden en büyük tesislere varıncaya kadar mesai içerisinde günün hangi saatinde olursa olsun, içmeye hazır bir bardak çay, muhakkak vardır.

Çok mu yoğunuz, çok mu çalıştık, kafamızı dinlemek, bir soluklanmak mı istedik. Öyleyse hemen bir çay molası veririz.

An gelir, tükendiğimizi hissederiz. ‘O halde çay koy, yeniden başlıyoruz’ deriz…

Dostlarımızla birbirimize bir bardak çay içimlik de olsa zaman ayırırız…

Yeri gelir tavşanın kanını ararız, yeri gelir biraz açık olmasını rica ederiz.

Akşam eve gittiğimizde hanımımızdan bir bardak çay isteriz. Günün yorgunluğunu da o bardağa bırakır köşemize çekiliriz. Güne nasıl çayla başlamışsak, günü nasıl çayla harmanlamışsak, günü çayla noktalarız.

Diyeceğim, çay bizim için bir kültürdür. Çaysız hayatı çoğu zaman düşünemeyiz. Oruçken bile çoğu zaman çayı ararız, çayı özleriz.

Neticede çayyaş bir milletiz. Çaysız bir hayatı düşünümeyiz.

Derdim, felaket tellallığı yapmak değil. Ama her geçen gün artan hayat pahalılığı ve paranın alım gücünün günden güne düşmesi de toplumun her bir ferdi gibi bizim de kanayan yaramız haline geldi…

Kimse halinden, içinde bulunduğu durumdan memnun değil.

Özellikle gıda sektöründe üretici, artan maliyetlerin altında ezildiğinden dem vurup, başta taban fiyatın olabilecek en üst seviyeye çekilmesini, sonrasında devlet desteklerinin artırılmasını, çiftçi için enerji, mazot ve gübre gibi en büyük girdi maliyetlerini en aza indirgemek için bir şeylerin yapılmasını bekliyor, talep ediyor.

Sonrasında belli zaman dilimlerinde belli başlı ürünler için devletin taban fiyat politikası açıklanıyor. Tatmin edici bir fiyat politikası uygulandığı gözleniyor.

Çay örneğinde olduğu gibi…

Çaydaki taban fiyatı Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftasonu açıklamış, yüzde 73’ün üzerinde bir artış yapıldığını çay üreticilerine müjdelemişti. Bununla da kalmayıp, çay için verilen doğrudan desteklerin de yüzde 300 civarında arttığını ifade etmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha kürsüden inmeden, daha önce benzerlerine defalarca rastladığımız, ‘Bu filmi daha önce izlemiştik’ diyegeldiğimiz olaylar sarmalı ardı ardına sıralandı.

Önce vatandaş marketlerin çay reyonlarına akın etti. İlk akını göğüsleyen zincir marketler, hızlıca raflardaki çay çeşitliliğini ve miktarını azalttı.

Sonrasında bir de baktık ki çayın fiyatı da en az Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirlediği taban fiyat ölçeğinde arttı.

İyi de sayın aracılar, market sahipleri, siz olayı çok yanlış anlamışsınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan taban fiyatı açıklarken size “Marketinizin reyonundaki raflarda yer alan çaya yüzde 70 zam yapın” demedi. Yeni sezon için kurutulmamış, dalından yenice koparılacak olan, daha üreticinin bağında bahçesinde yer alan, mamul hale gelmemiş çayın fiyatını artırdığını ifade etti.

Siz daha o çayı zamlanmış olan fiyatından almadınız. Tüketiciye ne hakla bunu yansıtırsınız? Haksız kazanç sağlıyorsunuz. Kusura bakmayın ama apaçık bir şekilde helalinize haram katıyorsunuz.

Ya yanlış anladınız, ya da yine işinize geldiği gibi davrandınız! Sonuç olarak sırtınızı yine vatandaşa yasladınız.

Her şeye rağmen var bir bardak çay ikramımız… Ver Latif abi, ver de içelim bir bardak daha. Demli olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR