Erol Sunat

Erol Sunat

Dayak Hikayesi!

Dayak Hikayesi!

Uzun uzun zaman önce, memleketin birinde, sakin ve huzurlu bilinen, ancak içine girildiğinde, derdi, sıkıntısı bir türlü bitmeyen, aile saadetinin günden güne kötüye gittiği bir şehir varmış.

Şehirde yaşayanlar güzel ve süslü kelamlar ediyorlarmış etmesine amma, davranışları dilleriyle, kalplerinin bir olmadığını ortaya koyuyormuş.

Şehrin merkezindeki mahallelerden birinde bir karı-koca arasında şiddetli geçimsizlik çıkmış. Öyle bağırış, çığırış, feryat ve çığlıklar duyuluyormuş ki, mahallenin ileri gelenleri ne dedilerse olmamış. Sonunda iş Kadı Efendiye intikal etmiş.

Kadı Efendi kadına sormuş, Hatun demiş, mahalleli seni mağdur görür, kocan sana zulmedermiş, el kaldırırmış, yüzünü gözünü yara bere ve morluklar içinde gören kadınlar var. Bu anlatılanları birde sen anlat!

Kadın, Kadı Hazretleri demiş, ben kocamı sevdim, ona kaçtım. Dört beş sene aramızda en ufak bir tartışma dahi çıkmadı. Bu arada biri kız biri erkek iki evladımız oldu. Kocamın işleri açıldı. Zenginleşti. Üzerime bir başka kadınla nikahlandı. Kadın, beni çocuklarımı kocama kötü gösterdi. İtiraz ettim. Allah’tan kork dedim. Ben sana bunları yapar mıyım dedim. Beni dinlemedi. Beni boşa dedim, boşamadı. Önce tartışıyorduk, sonra bana vurmaya başladı. Daha sonra, beni dövmediği, incitmediği, gün olmadı.

Kadı Efendi, çağırın bu kadının kocasını demiş.

Kadının kocası gelince de, Efendi demiş, hem bu kadına zulmedersin, hem döver söversin, bu kadın senin kölen midir?

Haşa Kadı Hazretleri demiş adam, yaptık bir hata, iki kadın bir arada duramıyor belli. madem iş bu raddeye geldi, takdir senin!

Karı-koca boşanmışlar. Kadın çocuklarını yanına almış, iki sokak ötedeki baba evine gelmiş. Babası ve annesi hem kızlarını, hem de torunlarını bağırlarına basmışlar.

Aradan birkaç ay geçmiş.

Kadın bir şeyler almak için, Bedestene uğramış, kadının eski kocası, eski karısını Bedestende hiç sevmediği bir dükkan sahibinin dükkanına girerken görmüş, bir anda kendini kaybetmiş, hemen o dükkana dalmış, kadını kolundan tuttuğu gibi çıkarmış dışarı, kadın tepki gösterince de, bir tokat patlatmış herkesin içinde…

Yaşlı bir kadın; ellerin kırılsın inşallah demiş, ne istedin kadından…

Adam, size ne demiş bu kadın benim bir zamanlar karımdı, hiç sevmediğim insanların dükkanına giremez!

Yaşlı kadın, utanmaz, arlanmaz demiş, sen bu kadını boşamadın mı?

Sonra dönmüş olayları seyreden insanlara, Sizde hiç Allah korkusu yok demiş, bu kendini bilmezin elinden bu kadını neden almadınız? Bir tokatta şu edepsize vuran olmadı mı?

Olaylar büyüyünce, Bedesten Ağasının adamları koşup gelmişler, konu yine dönmüş dolaşmış Kadı Efendinin önüne gelmiş.

Kadı Efendi adama, behey utanmaz demiş, sen bu kadını boşamadın mı? Çocuklarına nafaka da vermezmişsin. Sana elli akça ceza, bu ceza parasının çocuklara verilmesine, bu adama da on değnek vurulmasına diye bir karar vermiş!

Adama on değnek vurmuşlar. Bir daha aynısını yaparsan elli değnek cezası yada zindana atar seni Kadı Efendi diye de ikaz etmişler. Adam elli akçayı da, Kadı Efendinin huzurunda eski karısına teslim etmiş.

Aradan bir ay kadar geçmiş., Adamın yeni karısı, bu sesin eski karın demiş, yarın belli olmaz, çıkar yine Kadı Efendiye, ağlar sızlar, çocukları öne sürer, çok mağdur olursun, alinde avucunda bir şey kalmaz, var şunun evine de bir konuş, ver bir şeyler de kapansın şu mevzu, huzurumuz kaçmasın diye adamı bir güzel doldurmuş.

Adam bir gece vakti, varmış eski karısının babasının evine…Kapıyı çalmış, kapıyı eski karısının erkek kardeşi açmış. Bir de bakmış ki, eski eniştesi. Ne işin var demiş, gece gece hayra da gelinmez amma…Adam çekil kenara demiş, zorlamış girmiş içeri…

Eski karısının babası, çık git evimden demiş, destursuz girersin, nedir niyetin?

Adam çağır kızını demiş, ona diyeceklerim var…

Kızın erkek kardeşi, babam sana çık dedi demiş, ablam seni görmekte, duymakta istemiyor. Siz boşandınız, bu iş bitti.

Adam daha çok sinirlenmiş bağırmaya başlamış, çabuk demiş o eski karım olacak gelsin.

Kadın işte geldim demiş, ne söyleyeceksen bana söyle…

Adam hışımla kadının üzerine saldırmış, uzun saçlarını eliyle kavradıktan sonra defalarca yumruklamış, tekmelemiş, kadıncağız, düşmüş bayılmış.

Mani olmak isteyen erkek kardeşini de hançerlemiş, genç delikanlıda düşmüş bir kenara, hareketsiz yatıyormuş. Komşular muhafızlara haber vermişler.

Adam kaçamadan, muhafızlar yakalamışlar adamı, Kadı Efendi, atmış zindana…

Zindana atılan adama, oradaki mahkumların koğuş ağası, anlat bakalım demiş neden attılar seni zindana…  

Boşadığım kadının demiş evini bastım. Kadını iyi bir dövdüm. Babasına bir iki yumruk attım. Engel olmak isteyen eski kayınbiraderi de hançerledim.

Koğuş ağası, tamam demiş, kadının ne suçu vardı da bastın evini. Zaten boşamışsın.

Adam boşamış olmam önemli değil demiş, o benim hâlâ karım, ne istersem yaparım, sana mı soracağım?

Koğuş Ağası, buraya demiş, uzun zamandan beri boşamış olduğu karısına zulüm eden, döven-söven biri gelmemişti.

Sözlerini bitirir bitirmez, adamın suratına öyle bir yumruk indirmiş ki, adamın ayakları yerden kesilmiş, yapışmış yere…Yanındaki adamlarda tekmelemişler. Adam günlerce baygın yatmış.

Kendine geldiğinde, Koğuş Ağası, bak demiş, senin için birkaç güne kadar çıkacak dediler, eski karın davacı olmamış, eski kayının ayağa kalkmış, eğer ki o kadına ve ailesine bir daha ilişecek olursan, seni dışarıda bulur, cesedini şehrin dışında bir yere atarız, kimse bulamaz!

Adam zindandan çıktığında, daha da bilenmiş hem yeni nikahlandığı karısı, hem o kadının akrabaları, bunların yüzünden zindanlarda yattın, burunlarından fitil fitil getirmezsen adam değilsin diye tahrik etmişler, kışkırtmışlar.

Adam yanına it-kopuk taifesinden yeni karısının akrabalarından birkaç kişiyi de almış, varmış eski karısının evine…Yanındakilere, çocuklarıma zarar gelmesin demiş. Onların dışında kim varsa hepsini öldürelim. Sonra’da bu şehirden çeker gideriz.

Evdeki hesap çarşıya uymaz derler ya…Kadının evinin kapısının önünde tam içeri giriyorlarmış ki, Subaşı ve adamları etraflarını çevirmiş.

Hepsini kıskıvrak yakalamışlar.

Subaşı bu yanındakileri demiş, uzun zamandır beri takip ediyorduk. Hırsızlık bunlarda, yalancılık bunlarda, adam öldürmek bunlarda, senin bu adamlarla neden işbirliği yaptığında meydanda. Karın olacak kadın zaten sabıkalı, dolandırıcı, sahtekar.

Ne yapalım şimdi biz seni? Adam, ne dediyse olmamış, iş yine Kadı Efendiye intikal etmiş…

Kadı Efendi, meseleyi öğrenince, atın şunu zindana demiş…

Adam, etme Kadı Efendi Hazretleri demiş, beni zindana atarsınız, benim oradan bu sefer cenazem çıkar! Ben çıkıp gideyim bu şehirden.

Kadı Efendi atmış adamı zindana. Koğuş ağası, gel bakalım ahmak demiş, biz sana ne demiştik. O kadına ve ailesine ilişme demedik mi? Koğuş Ağası adamın yakasına yapışınca, adam düşmüş bayılmış korkudan.

Herkes öldü sanmış.. Kadı Efendi hem onu hemde eski karısının ailesini çağırmış. Adam herkesten af dileyerek, kanlı gözyaşları dökerek, terk etmiş gitmiş şehirden….

Şehir şehire, Kadı Efendi Kadı Efendiye, Koca kocaya, Kadın kadına, Koğuş Ağası Koğuş Ağasına, aile aileye, Komşu komşuya, Subaşı Subaşıya benzer…

Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikayede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya, ne de alınganlık göstere…

Sürçü lisan eylediysek affola…

Bir daha ki sefere daha güzel bir hikaye anlatırız inşallah…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR