Erol Sunat

Erol Sunat

Hızır erişsin inşallah!

Hızır erişsin inşallah!

Bugün 6 Mayıs, Hıdırellez, Hızır -İlyas günü! Buluşmanın, kavuşmanın günü. Birliğin, dirliğin, bir olmanın, beraber olmanın günü.

Türk Milletinin bahar bayramı.

Bugün iki kardeşin Hızır’la İlyas’ın buluştuğu gün, buluştuğuna inanılan gün!

Bugün denizin karayla buluştuğu gün!

Bugün, dostun dostla buluştuğu gün!

Kardeşin kardeşle buluştuğu gün!

Arkadaşın arkadaşla buluştuğu gün!

Bugün var ya bugün, toy düğün!

Bahara selam verdiğimiz…Baharı selamladığımız… Baharla selamlaştığımız… Bahar mevsiminin en istisnai günü!

En anlamlı, en manalı, en harikulade günü!

Dileklerin kabul edildiğine inanılan gün!

Böyle günlere hasretiz kaç yıldır, kaç zamandır!

Çünkü; yarım yamalak bir bayramlaşmadan çıktık!

Çünkü; kuşa döndürülmüş, sevgisiz, samimiyetsiz, göstermelik bayramlaşmalardan çıktık geldik Hızır-İlyas gününe!

Çünkü; sanal bayramlaştık, her türlü imkan varken, elimizdeyken!

Çünkü; yeni yeni bayramlaşma formülleri icat ettik, küslüklerin önüne geçilemesin, küslükler devam etsin, sürsün gitsin diye!

Bu inadın artık tarifi falan yok! Yerin dibine batsın bu kör inatlar! Yerin dibine batsın bu inatlarda ısrar etmeler, yerin dibine batsın bu inatları takıntı haline getirmeler!

*****

Hz. Mevlana’nın, “Yarabbi kalplerimizi mum gibi yumuşat” diye dualar ettiği bir coğrafyada yumuşamayan bir kalp, neden benim kalbim yumuşamıyor diye bir değil bin kere sorması, düşünmesi lazım!

Sevmezsen sevme, barışmazsan barışma, gelmezsen gelme demek ne çare ne marifet!

Kandil geceleri, bayram günleri, Hızır-İlyas günleri hep birer vesile! Biri olmazsa, biri, olmadı diğeri…

Kalpler yumuşasın diye, kalplerin katılığı çözülsün diye, sebep üzerine sebep yaratmış Mevla!

Biz kimiz?

Biz hiçiz diyemeyenleriz aslında!

Hıdırellez binlerce yıldır sevgiden, barıştan, barışmaktan, el ele vermekten, bir ve beraber olmaktan nişaneler sergiliyor!

Bugün barışma günü, kaynaşma günü, gelin bunu başaranlardan olalım denilen bir gün!

Hıdırellez kendi içinde, kendi kendine barışma günü değil!

Kendi içinde el ele verme, bir ve beraber olma günü hiç değil!

Bugün; Hızır’ın eriştiği….Hızır’ın yetiştiği…

Hızır’ın insanlar arasında dolaştığına inanılan bir gün!

Bizim toplumsal barışlara ihtiyacımız var!

Hıdırellez böyle bir barışa vesile olabilecek bir gün!

Bile bile es geçtiğimiz, pas geçtiğimiz, ıskaladığımız bir gün olursa yazık olur, yazık ederiz Hıdırellez’e, yazık ederiz kendimize!!

*****

Küstüğümüz dağın odununu kesmeyen, küstüğü dağa selam vermeyen, küstüğü yolu değiştiren, küstüğü sokaktan taşınan giden anlayışlara sahibiz!

Gemileri yakmamız ondan!

Pire için yorgan feda etmemiz ondan!

Küslüklere bayılmamız ondan!

Hasım rollerine bürünmemiz, sonrasında bu role alışmamız ve ısınmamız ondan!

Dargınlığı ve kırgınlığı uzattıkça uzatmamız, sonrada işin içinden çıkamamamız ondan!

Ya barışmak!

Barışmak için can atan bir ruh halimiz her daim var!

Ancak; her kandilde, her bayramda aldığımız niyetler de yok değil! Kimimiz zevahire, kimimiz ben ilk adımı atacağıma o atsın beklentisine, daha da ötesinde alem ne der, el alem ne der, çevre ne der, toplum ne der endişesine kapılmasak, takılmasak, her şey çok daha başka olacak!

Sırf alem, el alem, çevre ve toplum ne diyecek, ne düşünecek diye barışamayız, bir araya gelemeyiz! Uzlaşamayız, asgari müştereklerde dahi buluşamayız!

Dostluklar yalan olur, kardeşlikler yalan olur, sözler yalan olur!

Sevgisizlikten, kinden ve nefretten beslenenlerin, yangına körükle gidenlerin dedikleri olur hep!

*****

Hıdırellez’e neden yazık ederiz, neden bugünleri heba ederiz hiç düşündük mü? Neden yaşadığımız kör dövüşleri bitmez? Neden barışın, barışmanın yollarına engeller dizilir, neden barış yönünde adımlar atmaya kalkanların önü kesilir?

Neden doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar? Neden her defasında eski defterler açılır? Neden her defasında eteklere toplanan taşlar sayılır? Neden Hıdırellez ateşlerine atılıp da cayır cayır yakılmaz o defterler? Neden eteklere toplanan taşlar, bir daha toplanmamak üzere tek bir kelime konuşulmadan gömülmez, yerin yedi kat dibine, hatta en derinlerden derine?

Oysa, Hıdırellez sevgiden bir nişanedir.

Bizi ise sevgisizlik sardı! Vefasızlık sardı dört bir yanımızı! Unutulmak kuşattı!

Barışmak mı, o dediğin mahşere kaldı diye anlatan, konuşan yalancılar, oyunbozanlar, kuyu kazanlar ne bilsinler Hızır-İlyas gününü, neden merak etsinler, neden ayrılıkları, küslükleri, kinleri, nefretleri sonlandıran böyle bir günü sevsinler?

Çünkü; Hıdırellez, Hızır’ın elinin değdiği gün, Hızır’ın geldiği gün! Güzel bir manimizde şöyle deniyor; "Su başında su tası / Gümüştendir kurnası / Bugün dilek tutanın / Kabul olur duası"

*****

Bu güzel gün, aziz milletimizin gönlünde, gözünde, ruhunda bildik bileli yaşıyor, önemli olan bizlerin kendimize ve özümüzü dönmemiz.

El ele vermeden, kardeş olmadan, birbirimizi anlamadan, dinlemeden, hoş görmeden, bir ve beraber olmadan, ayağa kalkmamız, bir araya gelmemiz mümkün değil!

O halde kültürümüze, tarihimize, bizi biz yapan değerlere çok daha sıkı tutunacağız, ayrılmayacağız, ayrışmayacağız, bölünmeyeceğiz, toparlanacağız ve ayağa kalkacağız!

Bu bayramda olmazsa, bir sonrakinde, bu Hıdırellez de olmazsa, bir sonrakinde!

Yeter ki, Rabbimizin rızasıyla Hızır erişsin inşallah dileklerimize!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR