Namık Ceyhan

Namık Ceyhan

“Konya Havzası Kuraklık Eylem Planı”

“Konya Havzası Kuraklık Eylem Planı”

Kuraklık, yağışların bir bölgede uzun yıllar ortalamalarında belirlenen değerlerden daha az miktarda olması sonucu ortaya çıkan arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengede bozulmalara sebep olan doğal bir olaydır. Bu sene özellikle Konya kapalı havzasındaki yağışların azlığı ile yine gündeme gelmektedir.

İşte tam bölgemizde özelikle tarım çalışanları tarafında sıkça dile getirilen kuraklık konusunda geçen hafta Ankara’da önemli bir toplantı yapıldı. “Konya Havzası Kuraklık Eylem Planı Hazırlanması Projesi Açılış Toplantısı” , Konya’dan ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile ulusal düzeyde hizmet sunan STK temsilcileri, Ankara’daki ilgili Bakanlık temsilcileri ile birlikte gerçekleştirildi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüzle birlikte bizim de katıldığımız bu toplantıda,  bölgemizin geleceğini çok yakından ilgilendiren bir konu olan kuraklık ve bölgede yaşanması muhtemel kuraklık hadisesinin diğer sektörlere olası etkilerinin tartışıldığı bir de çalıştay yapıldı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından ihale edilen ve Dolsar mühendislik A.Ş tarafından yüklenilen proje ile Türkiye’nin 25 nehir havzasından bir olan Konya Kapalı Havzası için “Kuraklık Yönetim Planı” hazırlanacak.

Proje ile havzada yaşanması muhtemel kuraklık riskleriyle karşılaşıldığında ortaya çıkacak olumsuz etkilerin azaltılması ve önlenmesi, su kıtlığında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi, kuraklığın etkileri ve çözüm yollarına yönelik olarak kuraklık öncesi ve sonrasında alınacak tedbirlerin ve bu konudaki yetki ve sorumlulukların paylaşılması konularının belirlendiği bir eylem planı hazırlanacağı ifade edildi.  

Henüz 2011 yılı sonunda kurulmasına rağmen özellikle havza bazında su yönetimi konusunda başarılı ses getiren çalışmalar yapan Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün bu çalışmayı Konya dışında diğer 24 havzada da hazırlatacağı dikkate alındığında önümüzdeki 2-3 yıl ülke çapında kuraklık konuşulacaktır dersek abartmış olmayız sanırım.

Konya Havzası Orta Anadolu platosu içinde yer almakta ve Konya ilimizin yanı sıra Aksaray, Ankara, Niğde, Karaman illeri ile Antalya, Mersin, Nevşehir ve Isparta’nın da bir kısım topraklarının yer aldığı ülkemizin ikinci büyük havzası ve genelde ülkenin “buğday ambarı” olarak anılan bir bölgesidir. Bölgenin iklim ve su kaynakları farklı özellikler ifade eder. Su kaynakları havza içinde doğar ve havza içinde kaybolur.

Kuraklık her ne kadar deprem, sel, çığ vb gibi doğal bir olay olsa da maalesef yasalarda Afet olara geçmemektedir. Afet etkisi gösterse de yaşayanlar bir biçimde üstesinden gelmektedir. Gerçekte Kuraklık bir disiplinler arası çalışma konusudur. Her meslek kuraklığı kendi açısından değerlendirmiş ve tanımlamıştır. En yaygın kuraklık tanımlamaları; Meteorolojik, Hidrolojik ve Tarımsal kuraklıktır. Bu üçünün neticesinde de sosyo-ekonomik kuraklıktan bahsedilmektedir.

Bölgeye düşen yağış miktarları ortalamanın altına ise meteorolojik kuraklık, su kaynaklarının ihtiyacı olan su miktarı yeterli değilse yani barajlar ve sulak alanlar kurumaya başlamışsa hidrolojik kuraklık, toprağın ve bitki deseninin ihtiyacı olan suyun zamanında ve yeterli düzeyde olmaması sonucu tarımsal kuraklık ve nihayet bu üçü de olduktan sonra içme suyu da başta olmak üzere yaşanacak su kıtlığı, susuzluk stresi ve beraberinde ortaya çıkan sıkıntılar ise sosyo- ekonomik kuraklığı oluşturur.

Bölgemizde ve yurdumuzda yağışlı dönemler olduğu gibi kurak dönemlerde zaman zaman yaşanmaktadır. Nitekim 2006-2007 kış dönemi de yağışsız geçmiş ve kuraklık etkisini hissettirmiştir. Daha sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Tarımsal Kuraklık Eylem Planı (TAKEP) hazırlıkları başlatılmış ve Konya ilinin Tarımsal Kuraklık Eylem Planı tamamlanmış ve ilan edilmiştir. Halen bu çalışmalar yapılan toplantılar da devam etmektedir.

Orman ve Su İşleri Bakanlığının başlattığı bu proje ile havzanın tümünde yaşanması muhtemel kuraklık senaryoları ile kuraklığın, içme ve kullanma suyu, tarım, sanayi ve ekosisteme yani çevreye etkileri ele alınacak, analizi yapılacak ve yol haritası çıkarılacaktır.

Bölgemizde en çok tarımsal faaliyetlerin yapılması ve bu faaliyetlerde en çok su kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Ancak sadece tarım değil diğer sektörlerinde kuraklıktan nasibini alacağı da dikkate alındığında konunun ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; kuraklık başta olmak üzere bölgemiz insanının yaşaması muhtemel doğal afet risklerine karşı sadece ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının değil toplumun her kesiminin duyarlı ve hazırlıklı olması gerekir. Hiç bir ülke kendi geleceğini dünyanın çevresel geleceğinden ayrı düşünemez. Geleceğin anahtarı ise iklim değişikliğine uyumda saklıdır. Kızılderili atasözü ile bitirelim; “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık avlandığında, işte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık Ceyhan Arşivi
SON YAZILAR