Abdurrahman Hakan Pakiş

Abdurrahman Hakan Pakiş

Kurtuluşa çağrı

Bismillah.

Elhamdülillah, vessalâtü vesselâmü alâ Resûlillah.

İnsanın en önemli ihtiyacı, hem dünyada hem de ahirette güven içinde olmaktır. Bir insanı tehlikelerden korumak, canını, malını ve evladını her türlü zarardan uzak tutmak elbette önemli bir sorumluluktur. Ancak bu sorumluluğun en yüce boyutu, insanın ebedi hayatını kurtarmasına vesile olmaktır. Çünkü Allah Teâlâ, insanları doğru yola yönlendirme görevini peygamberlere vermiş ve onlar bu görevi en güzel şekilde yerine getirmişlerdir. Her peygamber, kavmine bu kutsal sorumluluğunu hatırlatmış ve,

﴿اَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ اَم۪ينٌ﴾.

“Ben sizin için güvenilir bir nasihatçiyim” (A’râf, 7/68) diyerek, yalnızca Allah rızası için insanları doğruya çağırmıştır.

Peygamberler, bu yolda herhangi bir maddi menfaat veya çıkar gözetmemişlerdir.

﴿يَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًا اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي اَفَلَا تَعْقِلُونَ﴾.

“Ey kavmim! Bunun için (yapmış olduğum tebliğe karşılık olarak) sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim yalnızca beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Hûd, 11/51) ayeti, bu görevin değerini ve niyetin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Gerçekten de bir insanın hem maddi hem de manevi kurtuluşuna vesile olmak, insanlık için paha biçilemez bir sorumluluktur.

Hidayete Vesile Olmanın Önemi

Peygamber-i Zîşân Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], kutlu vazifesini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş ve veda hutbesinde ashabına bu görevin önemini hatırlatmıştır (bkz. Buhari, Ḥac, 132 nr. 1739; Ebu Davud, Menasik, 56). Onun hayatında ve öğretilerinde, bir insanın kurtuluşunun dünyadaki menfaatlerden çok daha değerli olduğu açıkça görülmektedir. Hayber’in fethi sırasında Hz. Ali’ye [radıyallahu anh] verdiği tavsiyeler, bir insanın hidayete ermesinin, maddi servetlerden ve hatta büyük fedakârlıklardan bile üstün olduğunu göstermektedir:

“Ya Ali! Allah’a yemin ederim ki senin vesilenle birinin hidayete ermesi, pek çok kızıl deveyi Allah yolunda infak etmenden daha hayırlıdır.” (Müslim, Fezailü’s-sahâbe, 33).

Bu örnek, kurtuluşa vesile olmanın değerini bize anlatan eşsiz bir ders niteliğindedir. Hidayete çağrı, yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumun ruhsal ve ahlaki gelişimi için bir zorunluluktur.

Faziletli Toplumun Oluşumu

İyiliğe çağırmak, doğruluğu tavsiye etmek ve kötülükten sakındırmak, bireysel bir erdem olmanın ötesinde, toplumsal bir görevdir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

﴿وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ﴾.

“İçinizden (insanları) hayra çağıran, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/104).

Faziletli bir toplum, bireylerin iyiliği benimsemesi ve yaygınlaştırmasıyla oluşur. Bu, bir ıslah faaliyetidir; ancak ıslah yerine fitne ve fesada yol açacak davranışlardan kaçınılması gerekir. Bu yüzden hidayete çağrı, hem incelik, hem sabır hem de nezaket gerektiren bir sorumluluktur. Bilgi, hikmet ve güzel ahlakla yapılan çağrılar, insanları doğru yola yönlendirir ve toplumsal huzuru sağlar.

Paha Biçilemez Sermaye

Bir insanı namaz kılmaya, oruç tutmaya ve diğer ibadetleri yerine getirmeye teşvik eden kişi, yaptığı iyiliklerin sevabını paylaşır. Resûl-i Zîşân Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] buyurmuştur:

“Bir hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.” (Tirmizi, İlim, 14).

“İslam’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, Zekât, 69).

Hidayete vesile olmak, maddi bir sermayeden çok daha değerli bir sermayedir. Bir insanın ebedi kurtuluşuna katkıda bulunmak, Allah nezdinde en büyük kazançtır. İşte bu yüzden, her Müslüman, hem kendi hayatını hem de çevresindekilerin hayatını iyiliğe, doğruya ve Allah’a yönlendirmeye gayret etmelidir.

Ezcümle

Kurtuluşa çağrı, sadece dini bir sorumluluk değil, aynı zamanda insani ve toplumsal bir görevdir. İnsanları iyiliğe çağırmak, doğruluğu tavsiye etmek ve kötülükten sakındırmak, hem bireylerin hem de toplumların ahlakî ve ruhsal gelişimini sağlar. Bir kimseyi doğru yola yönlendirmek, maddi servetlerden ve dünyevi menfaatlerden çok daha değerli bir iştir.

Bu nedenle her Müslüman, kendisi için olduğu kadar çevresindekiler için de bir kurtuluş vesilesi olmalı, bilgisi, sabrı ve güzel ahlakıyla insanları iyiliğe çağırmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bir insanın hidayetine vesile olmak, Allah katında en büyük kazançtır ve bu kazanç hiçbir zaman eksilmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Hakan Pakiş Arşivi

Kıymetin kıymetini bilmek

03 Aralık 2025 Çarşamba 03:01

Birlik rahmettir, ayrılık ise azap

19 Kasım 2025 Çarşamba 09:53

Hayata bakış açımız

11 Kasım 2025 Salı 10:41

Büyük günahlardan biri: Zulüm

28 Ekim 2025 Salı 22:10

Kıymet kafada değil akıldadır

21 Ekim 2025 Salı 01:05

Olduğun Gibi Görün

14 Ekim 2025 Salı 11:48

Kiminle Berabersen, O’sun!

07 Ekim 2025 Salı 15:38