Erol Sunat

Erol Sunat

Limon Misali Lafınız Olsun!

Limon Misali Lafınız Olsun!

Limon sıkmak, limon gibi sıkılmak gibi tabirler pek bir hoşumuza gider. İşi mecaz faslına dökerseniz, limon gibi, limon misali lafınız olsun, yeter de artar bile!

Birisiyle aranız bozulsa bugünlerde aranız nasıl diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?

İyiydi hoştu amma, aramız az biraz limoni! Yani, iyi değil, bozuk!

Millet olarak, limonu portakal gibi, mandalina gibi yiyemeyiz. Yiyen varsa da, istisnadır.

Limon lafını duysak,

Yüzümüzü ekşitmemiz meşhurdur!

Bizim millet;

Çaya limon sıkar.

Çorbaya limon sıkar…

Salataya limon sıkar…

Mercimek köftesine limon sıkar.

Balığa limon sıkar.

Bir ara siyasetimizde limon kavramı modaydı.  “Limon gibi sıkılmayın” “ limon gibi sıkın” diye ne cümleler vardı, ne cümleler…

Bu söz,  yaklaşım olarak hiç hoşumuza gitmedi.

İnsanlara dokundu, ters tepti!

İnsanlar ne yani dediler, biz şimdi yıllardan beri oyumuzu verdiğimiz partimiz tarafından limon gibi mi sıkılıyoruz? Partimizi limon gibi sıkacağımıza,  bizi kışkırtanları limon gibi sıkar, sandığın içinde bırakır geçeriz dediler!

Sonra bu cümleler, siyasi partilere ömrünü verenlerin, biraz daha yükselmek istediklerinde bir anda karşılarına çıkıverdi.

Listelerde isimleri yoktu, isimleri çizilmişti.

Hatta partilerinden silinenler oldu. İtiraz edenlerden ihraç edilenler oldu

Siyasetle uğraşan bu insanlar, dediler ki;

Bizi limon gibi sıktılar, önce suyumuzu çıkardılar, sonrada bunların posası çıktı, işe yaramaz diye, kaldırıp kapının önüne koydular!

Kimi de, sıkılan limonun akıbeti belli, ne kapının önü, çöpe attılar çöpe diye isyan etti!

 

*****

Limon kavramının mecaza pek güzel gittiğini çabuk fark etsek de, en çok lafa limon sıkma tabirine bayıldık!

Konuşanın konuşmasını bitirmeden, sözünü en olmadık yerde kesmek gibi, yani lafa limon sıkmak gibi bir yaklaşımdan kendimizi alamadık!

Etliye-sütlüye karışınca karıştığımız yerlerin hemen hepsiyle limoni olmaya başladık.

Sonra, kalktık zülfüyare de dokunduk, dokununca limoni olmak kaçınılmaz oldu!

Normalde çaya ve çorbaya ilaç gibi geldiğini düşündüğümüz limon, lafa sıkıldığında, laf,  laf olmaktan çıktı.

Dengesini kaybetti…

Sarsıldı…

Şakülü kaydı…

Lafa bir haller oldu.

Lafa limon sıkılmayacağı anlaşıldı anlaşılmasına da, yine de hiç kimse, lafa limon sıkmaktan vazgeçmedi.

Hatta öyle oldu ki, lafa en olmadık yerde limon sıkanlar takdir bile gördüler!

 

*****

Bu arada limonun kesinlikle sıkılmayacağı bir Konya markamız var!

Etli ekmek…

 

 

Büyüklerimiz, Konya’da etli ekmeğe limon sıkılmaz diyorlar.

Limon sıkılır diyen varsa da bilmediğindendir diye ekliyorlar.

Şimdi efendim! Etli ekmek başka, Lahmacun başka…

Lahmacuna limon sıkanların eli, etli ekmek yerken limona doğru uzanabilir, ancak uzanmamalı diyor ağabeyler!

Etli ekmeğe limon sıkmak, etli ekmeğin kimyası ile oynamaktır!

Eğer limon sıkılırsa;

Etli ekmeğin özelliği kalmaz.

Etli ekmek, etli ekmek olmaktan çıkar diye de ikazlarda bulunuyorlar!

Limon sıkmaya gelince;

İster sıkın, ister sıkmayın…

Keyfiniz bilir…

Etli ekmek Konya’nın efsane bir kültürü.

Lakin, Etli ekmeğe limon sıkmanın belli ki, bu kültürde yeri yok!

Etli ekmekle büyüyen yaşları sekseni aşmış ağabeyler, etli ekmeğin limonla işi olmaz diyorlar.

Etli ekmeğe limon sıkılmadan yenmeli, lahmacunla etli ekmeği birbirine karıştırmamalı…

Burası ne Antep, ne Urfa…Burası Konya!

Ağabeylerimiz böyle diyorlar, etli ekmeği yarım asırdan fazladır da, limon sıkmadan yiyorlar…

 

*****

Çay-çorba limon olmadan gitmez, limon giren eve doktor girmez, limon yiyen hastalık ve hastane yüzü görmez!

Limon neye mi sıkılır?

Çaya sıkılır, limonlu çay olaraktan şifadır.

Çorbaya sıkılır, bin bir derde devadır.

Salataya sıkılır, damaklara sefadır.

Balığın üzerine sıkılır ki, balığa o revadır.

Lafa , söze sıkılırsa, anlatana, dinleyene cefadır.

Sohbetin üzerine sıkılmışsa, tat kaçar, ahenk kaçar, o havaya ezadır.

Sonra bu sıkılan limonu ne yaparlar?

Müzeye koyacak halleri yok ya…

Antikacı dükkanında kapıda bekler, içeriye koymazlar!

Kabuğundan da, reçel falan yapmazlar...

Adı bile ağızları sulandırır.

Zurna çalanın karşısında yiyen olursa, zurnacı, öttüremez zurnayı.

 

*****

Ayılana gazoz, bayılana limon tabirini bilirsiniz!

Sonrası yaz aylarında buz gibi limonata içilir. Limon olmadan nasıl yapacaksanız limonatayı?

Sonra, Limon kolonyası kolonyaların hası, en çok arananıdır.

Bir zamanlar işçiler meydanlarda bizi limon gibi sıktınız, posamızı çöp tenekesine attınız diye eylem yaparlardı.

Doktorlarımız, içinde “C” vitamini var diye, limonu yere, göğe sığdıramazlar.

Limonu pazarda satanlar, evinizin doktoru, hastane kapısına götürmeyene gel, gribe, nezleye birebir diye bağırarak satarlar.

Daha da bu limonu ne yapsak, nerelere sıksak diye düşünen, akıl yoran varsa;

Gözünüzü kırpmadan, Koronaya  enflasyona, piyasaya, marketlere, sıkın geçin!

Bakarsınız koronayı öldürür,

Bakarsınız, enflasyonun ve piyasanın ateşini söndürür,

Bakarsınız, marketlerin yönünü bizden yana döndürür!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR