Ahmet Öztemel

Ahmet Öztemel

OTOMOBİLLER GELİŞİYOR, YA SÜRÜCÜLER

OTOMOBİLLER GELİŞİYOR, YA SÜRÜCÜLER

Otomobil teknolojileri hem konfor hem güvenlik açısından çok hızlı gelişim göstermekte. Yıllar önce keşfedilen ve maliyet açısından yaygınlaşmayan teknolojiler bugün ülkemizde satılan her markada değilse bile çoğu ülkede satılan araçlarda standart özellik. İlk radyo 1929 Cadillac La Salle, ilk klima 1938 Studebaker Commander, ilk disk fren 1948 Chrysler, ilk beş ileri vites 1948 Lancia, ilk emniyet kemeri 1950 Nash Statemen, ilk elektrikli cam 1951 Imperial, ilk hidrolik direksiyon Imperial 1951, ilk üç noktalı emniyet kemeri 1959 Volvo Amazon, ilk airbag 1980 Mercedes SW126, ilk yolcu hava yastığı 1987 Porsche 944, ilk ABS 1978 Mercedes S, ilk yol bilgisayarı 1978 Cadillac Seville, ilk navigasyon 1982 Honda Accord, ilk direksiyon üzeri ses kontrolü 1984 Nissan 300 ZX, ilk geri görüş kamerası 1991 Toyota, ilk adaptif hız sabitleyici 1998 Mercedes S class, ilk anahtarsız giriş 1998 Mercedes S modellerinde kullanılmış. Bugünün gençlerine bizim otomobillerle tanıştığımız yılları anlatsak masal gibi gelir.

1977 yılında ilk yerli otomobili sıra bekleyerek satın aldığımızda sol aynası yoktu. BMC TM 25 kamyonet kullandığı ilk araç olan şahsım için bu araç bir şaheserdi ve zaten “güvenlik, sağlamlık, konfor ve şıklığın olağanüstü bileşimi” sloganıyla satılmaktaydı. “El frenini çektiğinizde kilometre saat kadranında ikaz ışığı yanar” açıklaması vardı kullanım kitapçığında ama yanmıyordu. Serviste öğrendim araya mekanik sensörün ayrıca satın alınıp taktırılması gerektiğini. 3 yılda makyajlama, 5 yılda komple yenileme söz konusu değildi. Zaten “iyi ürün değiştirilmez geliştirilir” diye satılıyordu ve yeni yıl değişiklikleri “yeni tip amblem, yeni tip direksiyon simidi” gibi özelliklerdeydi. Arka cam içi buğu giderici ekstra alınıp yapıştırılırdı. 5 ileri vitesle 1990 yılında tanıştım ama tüm araçlarımı hep çok sevdim. Bugün otomobillerde geri görüş kamerasından çarpışma önleyici sisteme, benim araçta yok ama kör nokta uyarısından şerit takip, adaptif cruise kontrole pek çok güvenlik sistemi standart. Keşke devlet yetkililerimiz kaza önleyici sistemlerin tüm araçlarda standart özellik olarak bulunması konusunda zorlayıcı tedbir alsa ancak zaten diğer ülkelerden pahalı araçlarımızın bu özelliklerle daha da pahalılaşacağı ayrı bir sorun. 2009 yılından itibaren ülkemizde fenni muayeneler TÜV standartlarında yapılıyor ve araçlar artık mekanik olarak da lastik diş kalınlıkları gibi özellikleri yönünden de daha güvenilir.

1987 yılı öncesinde ehliyetler trafik teşkilatları tarafından verilirdi. Kaçak göçek kullandığınız araçlarla aile büyüklerinizden en çok da babalarımızdan öğrenirdik araç kullanmayı. Ne kadar iyi kullanırsanız kullanın iki-üç girişte ancak alırdınız ehliyeti, dosya yakan çok olurdu. Eğitim düzeyi yükselmiş ülkemde ehliyet eğitimi artık sürücü kursu hocaları tarafından veriliyor. Maalesef eğitimin her türünde olduğu gibi sürücü kurslarında da iyi eğitimde değil kolaylaştırılmış eğitimde yarışıyoruz. Ankara için konuşuyorum, örneğin simülatör eğitimi ve yüz yüze derslerden muaf kursiyerler. “Milli Eğitim’den gelebilirler, O gün imzaya çağırırız” çözümü geçerli. 31 yıldır eğitimli sürücüler varsa sağdan geçenler, slalom çekenler, klaksonu küfür niyetine kullananlar, araçlarını çarpışan oto kabul edenler, kontrol mesafesini araya dalınacak alan gibi kullananlar, flaşör yakmayı her kuralı ihmal etme hakkı olarak görenler nerede öğrendiler acaba bu tür riskli davranışları?

Otomobiller gelişti, sürücüler daha eğitimli, karayollarımızda artık 2157 kilometresi otoyol, 20237 kilometresi devlet yolu, 1613 kilometresi il yolu toplam 24007 km. bölünmüş yolumuz var (Ocak 2018 verisi)  Yollarımızda yıllar öncesi gibi kara noktalar yok sayılır. Peki nasıl oluyor da 2016 yılı istatistiklerine göre 185128 ölümlü ve yaralanmalı 1182491 kaza yaşıyoruz? % 75 yerleşim içi, % 25’i yerleşim dışı kazalarda olay yeri ve hastanelerde maalesef 7300 yurttaşımızı kaybetmişiz. Kaza nedenlerinin çoğu sürücü hatası ama bence en önemlisi sürücü saygısızlığı. Trafikte birbirimizi kaderdaş değil düşman gibi görüyoruz. Sinyalizasyonlu kavşakta çarpışmanın, otoban girişlerinde aynı turnikede sıkışma şeklindeki  kazaların  nedeni saygısızlıktan öte ne olabilir ki?

Ankara’da son günlerde yeni bir alışkanlık görüyorum. Bayan sürücüler haklı da olsalar haksız da diğer araçlara affedersiniz malum parmak işareti yapıyorlar. Ben de rastgeldim, olay yerinden kaçarcasına uzaklaşıyorum. Erkek erkeğe bile nerede sonlanacağı belli olmayan bir eylemi yolda hiç tanımadığı bir erkeğe yapan kadının şerrinden korkarım ben. Sadece bunları yetiştirenler ve bunların yetiştireceklerini düşünüp ülkem adına üzülüyorum bu terbiye özürüne.

Kazasız belasız, şerden beladan uzak günler dilerim. Bilgi ve saygı toplumu olunca birçok sorunu aşacak güzel ülkem. Maalesef daha teknolojik aygıtlar kullanmak daha medeni toplum olmaya yetmiyor. Saygıyla.

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Öztemel Arşivi
SON YAZILAR