Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

SIRÇALI MEDRESE TARİHÎ YADİGÂRDIR (2)

SIRÇALI MEDRESE TARİHÎ YADİGÂRDIR (2)

  • Yapanı, yaptıranı ve ustası belli olan Sırçalı Medrese,  Selçuklular’ın yazlık en zengin çinili medresesidir. İki katlı, eyvanlı, açık avlulu olan medrese, mimarî ve tezyinat bakımından âbidevî bir eser olup, 7 asır eğitime verilen değeri, gözlere batarcasına vurgulayan tarihî bir yadigâr durumundadır.

 

 

 

MEDRESE’NİN ADI VE SAHİBİ

Medresenin adı çinilerinden gelmektedir. Orta Anadolu da dahil olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde ve çini üretim merkezi olan Kütahya’da hâlâ çiniye “sırça” denilmektedir. Bu medresenin de tezyînatında çok zengin çini kullanıldığı ve avluya bakan iç duvarları -bugün çoğu dökülmüş olmakla birlikte- çini ile kaplı olduğu için “Çinili Medrese” anlamına gelen “Sırçalı Medrese” denilmiştir. Yaptıranın adına izafeten de “Muslihiye Medresesi” olarak zikredilir.

Medreseyi inşa ettiren kişi Bedreddin Muslih’dir. Portaldaki kitabede adı gezen Keykubad’ın oğlu Keyhüsrev’in hükümdarlığında yaşamış olan bu zat’ın dönemi Selçuklu tarihinin üç kardeşler saltanatı zamanına rastlar. Nerede, ne zaman doğduğu, hangi tarihlerde öldüğü bile daha açıklığa kavuşmamış olan bu devlet adamının Selçuklu Konyası’nda böyle anıtsal bir eser yaptırması ve tarihi vakalarda adının geçmesi muhakkak ki önemli bir şahsiyet olduğuna işaret etmektedir (Erdemir, a.g.e., s. 26).

Bedreddin Muslih, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in emirlerindendir. Aynı zamanda, II. Alâeddin Keykubâd’ın (ö.1254), lalasıdır. Devrinin etkin devlet adamlarından olan Bedreddin Muhlis, varlıklı birisidir. 1258 yılında vefat etmiş, medresesindeki türbesine gömülmüştür.

Yapanı, yaptıranı ve ustası belli olan Sırçalı Medrese’nin taç kapısındaki kitabesine göre, yapım tarihi (642 H. / 1242 M.)dir.

 

SELÇUKLU’NUN ABİDEVÎ BİR MİSÂLİDİR

İki katlı, eyvanlı, açık avlulu Selçuklu medrese tipinin mimarî ve tezyinat (süsleme) bakımından âbidevî bir örneğidir. Tamamiyle simetrik, dengeli bir planı vardır. Mimarı, Sırçalı Mescid’in de mimarı olan Tus’lu Mehmed’tir. Kiçimusna (Küçük Muhsine) taşından yapılma taç kapısı, geometrik süslemeleri, kitabesi ve mukarnasları, iki küçük penceresi ile yoldan geçenler için davetkâr bir cazibe merkezi durumundadır. Bu dikkat çekici taç kapıdan, tonoz örtülü derin bir giriş bölümüne geçilir. Girişin sağında, medreseyi yaptıran Bedreddin Muslih’in iki yakını ile birlikte yattığı türbesi bulunmaktadır. İki basamaklı dar merdivenle çıkılan türbeden sonra avlunun sağ alt katında sıralanan dört talebe hücresi bulunmaktadır. Tabii karşı taraf alt katında da simetrik olarak dört talebe odası ve üstlerinde de dörder oda bulunmaktadır. Toplam 16 hücresi vardır.

Girişte avlunun karşısında, büyük eyvan vardır. Güney duvarlarındaki çini mihrâbı bulunan bu mekânın, mescid olarak kullanıldığı, aynı zamanda yazlık dershane olduğu anlaşılmaktadır. Eyvanın iki tarafında, kubbeli iki oda vardır. Bunlar da kışlık dershane olarak kullanılmaktadır.

Sırçalı Medrese, Anadolu’da çinili medreselerin ilk ve en önemli örneklerinden biridir. Medresenin her tarafı aslında çini kaplama iken maalesef önemli bir kısmı bozulmuştur. Çiniler; sadece göze ve gönüle hoş gelen süs malzemesi, ferahlık sağlama aracı değildir. Belirli mesajları yüklenmiş yazılara zemin, çerçeve ve asıl olanlara dikkat çekme vasıtası gibidir. Onun için medeniyetin üst noktalarını yoklayan Selçuklular yazıyı; yaprak ve dalların dekoratif ortamında “meyve” gibi sunmuşlardır. Çinileri “pek dil-ribâ ibretâmiz” olan mescidi, besmele, Ayetel-Kürsî, Fetih Suresi âyetleri kuşatmaktadır.

Eyvanın sağ yanındaki kubbeli oda cephesinde Bakara Suresi, 284-286 ayetleri; anlam olarak “Mülk Allah içindir” (el-Mülk’ü-lillâh); kubbeli oda pencereleri üzerinde “Büyüklük Allah içindir”, “Şükür Allah’adır” (El-azametullah- el-Şükrullah) ifadeleri yazılıdır. Yaptıranın zihniyeti kadar, eğitilen insanlara verilmek istenilenleri vurgulaması açısından, çini süslemeler içine özenle yerleştirilen yazılar önemlidir. Her hâli ile Sırçalı Medrese, eğitime verilen değeri, gözlere batarcasına vurgulayan tarihî bir yadigâr durumundadır.

Vakfiyesi bize kadar ulaşmamış olan Sırçalı Medrese’nin bir hayli vakıf köy arazisi vardır. Medrese; girişteki ana kitabesinde belirtildiği gibi, Ebu Hanife yolunda olan fakihler ve fıkıh öğrenmek isteyenler için vakfedilmiştir. Fıkıh medresesi olarak hizmete açılan Sırçalı Medrese, kurulduktan sonra yaklaşık yedi asır hizmet vermiş bir müessesedir. 1918’den itibaren Sırçalı Medresesi’nde, Vakıflar İdaresince maaşı verilen bir “müdür” ile bir “muhafız” bulunmaktadır. Vakıf idaresi, böylece bekçi tayin ederek medreseyi koruma altına almıştır. 1924’ten sonra, bu koruma görevlisi de müderris de görevden alınmışlardır” (Arabacı, a.g.e., 199, 200, 204).

Sırçalı Medrese, günümüzde ne kadar bir müze olarak ziyaretçilere açık olsa da Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Konya Müftülüğü tarafından ortaklaşa olarak her hafta Cuma günleri Tefsir Sohbetleri düzenleniyor. Halka açık olarak eski günlerine özlemli arayışını sürdürüyor.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR