Erol Sunat

Erol Sunat

Tarımın gönlünü almadan olmaz!

Tarımın gönlünü almadan olmaz!

Tarım şehrinde, Tarımın kalp ritmi nasıl, hiç merak eden oldu mu? Tarımın kalp ritmi zayıf, tarım yorgun, tarım bize kırgın, tarım bize dargın! Tarımın gönlünü almadan hiçbir yere varamayız!

Lakin; Tarımın gönlünü almak için hiçbir şey yapmadığımız gibi, tarımın elinde var olanları almak gibi yalan dünyanın bize yakışmayan işlerine fena dalmışız!

Tarlaya ektim soğan türküsüne yeni sözler uyarladık, tarlaya ektim konut diye bir türkü tutturduk, ağzımız kulaklarımızda yürüyüp gidiyoruz!

Tarlaya konut ekersen, soğan ekecek, sebze -meyve ekecek yer kalır mı? Tarımın bize olan kırgınlığı, dargınlığı hatta için-için kızgınlığı o sebepten! Var mı haberimiz? Var olmasına varda, umurumuzda değil, çünkü işimize gelmiyor! Tarım yoğun ve ilginç gündemler arasında adeta kayboldu. Silindi. Adı geçmiyor. Ne kadar az adı geçerse o kadar iyi denir gibi!

Hayırdır! Tarım şehri olmaktan vaz mı geçtik? İsmimizin ardına o şehri, bu şehri, şu şehri diye o kadar çok takı ekledik ki…Yarım ondan, yarım şundan diye diye, yarım kaldık gittik!

Varsın tarımda bunlardan biri oluversin demiş olacağız ki, tarımda kendini bu yarım bırakılmışların arasında buluverdi!

Arada Tarım Fuarı olmasaydı, arada Bahri Dağdaş meselesi olmasaydı, bir Tarım şehrinde yaşadığımızı unutup gidecektik!

Madem ki Tarım şehriyiz, Tarım bu şehirde göz ardı edilmemeli diyenleri kim dinledi?

Hiç kimse! Sadece cılız birkaç ses yükseldi hepsi o kadar!

Tarımdan uzaklaşılmamalı diyenlere aldıran oldu mu? Keşke olsaydı, olabilseydi!

Adını bu şehirden alan Konya Ovası, bizim mi, bizim! Koskoca ova, yeter ki bir sula! Sonra adam dik, adam bitsin! Gözünü sevdiğim edebiyat tarıma da, el attın ya, helal olsun sana!

*****

Tarım konusunda halimiz, tavrımız, yaklaşımımız tam bir boş vermiş havası!

Ajda Pekkan, “Boş vermişim dünyaya” şarkısında şöyle diyordu;

“Temmuz, Ağustos, Eylül her mevsimde durma gül / Hayat inan çok kısa belki çıkmayız yaza / Boş vermişim, boş vermişim, boş vermişim dünyaya / Ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya”

Şunun şurasında ne kaldı Temmuz’a? Bir aydan az biraz fazla mı?

Zamlardan enflasyondan, piyasalardan, hal ve gidişattan dolayı yüzü gülen yok! Karamsarlık diz boyu!

Bu yıl yağışlar iyi, rekolte yüzde bilmem kaç daha iyi, gibi haberler ne Konya’yı, ne de Konya Ovasını tatmin etmişe benzemiyor!

Konya Ovası yaralı! Tarım yaralı! Çiftçinin-köylünün mazottan, gübreden elektrikten, tohumdan ve borçlardan dolayı kolu kanadı kırık!

Tarım arazilerine konut ekme, konut dikme hikayeleri ise devam ediyor!

Yoğun gündem, oldukça karışık ve çarpıcı başlıklar, Bahri Dağdaş’ı ve Konya Tarımını unutturmak adına dört nala gidiyor! Üstelik, tozu dumana katarak!

Birde bakmışsınız, temeller atılmış, binalar yükselmeye başlamış, birinci sınıf tarım arazilerinde yeni cazibe merkezleri oluşmuş! Yazık olmuş tarıma, yazık edilmiş tarımın geleceğine!

*****

Tarım konusunda vurdumduymazlara, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diye yaklaşımlarda bulunanlara bakarsanız;

Tarım iyi!

Halinden pek bir memnun!

Ellerinizden öper!

Sonra buğday şu kadar lira! Un şu kadar!

Tarım şehrinde, tarımın içinde bulunan hayvancılık sizlere ömür!

Süt şu kadar lira! Süt ve sütten yapılan ne varsa uçtu gitti!

Kimse kusura bakmasın bakmasına da…

Konya Tarım şehri değil miydi?

Nazar mı değdi? Nazar mı erdi? Nazarlara mı geldi?

Bir zamanlar Tarım şehri dediydik, el birliği ile tarıma vurduk kazmayı, ne tarla kaldı, ne arazi…

Bundan sonra sulasak ne, sulamasak ne ovayı?

Tarım arazilerine bugün konut ekenlerin, tarımın can damarlarını nasıl kopardıklarını hiç düşünmemesi ve bu manzaraya seyirci kalanların, hâlâ biz bir tarım şehriyiz diyebilmesi nasıl anlatılır bilemiyorum!

Bu vebali sırtlananların, bu vebale göz yumanların, bu vebale ortak olanların, nasıl bir öbür dünyaları olur kim söyleyecek, kim anlatacak, kim konuşacak! Konuşması gerekenler, bugün konuşmayacaklarsa, ne zaman konuşacaklar?

*****

Ülkemizin en büyük sorunu gıda! Elimizde gıdaya açılan cümle kapılar hazırken, o kapıları birer ikişer kapatmaya kimin ne hakkı var?

Söz benim, güç benim, yetki benim, sorumluluk bana ait diyenler olabilir!

Bu şehrin, bu ovanın yarını olmayacaksa, ortada yarın diye bir şey kalmayacaksa yüklenilen vebali kimse kaldıramaz, hatta yedi sülalesi bile!

Tarım şehri Konya, Türk Tarımının kalbinin attığı bir şehirdi.

Tarım üzerine çok şeyler yapılabilir ve konabilirdi!

Tarıma yüzü dönük, tarımı seven, tarımla ilgili birçok projeler geliştiren bu toprakların evlatları dinlenmeliydi! Onlara kulak verilmeliydi! Onların içinden Tarım Bakanları çıkabilmeliydi!

Ovaya dış havzalardan su getirilme işlemi hızlandırılmalıydı.

GAP’tan sonra, Orta Anadolu’da KOP dört başı mamur hayata geçirilebilmeliydi!

Ne yazık ki Tarım, “-ecek” ve “-acak” diye başlayan cümlelerle ayağa kalkmıyor!

Konya’da bir zamanlar Konya Şeker, Tarımda istenirse çok şeyler yapılabileceğini göstermedi mi?

Az ileriye gideni, yıldızı parlayanı, bir şey yapmak isteyeni, al aşağı etmek, paçasından aşağıya çekmek, azmini ve şevkini kırmak Konya’nın en büyük handikabı ve hastalığı!

Bir olalım, beraber olalım, bu şehri ayağa kaldıralım fikri hiçbir zaman sevimli gelmedi bu şehre…

Yaşadığı onca sıkıntıya rağmen, şehir eteğindeki taşları dökemedi, birbiriyle barışamadı!

El ele veremedi. “Birlikte Konya’yız” diyemedi! Demek istemedi! İçinden gelmedi!

*****

Allah başarılarını daim etsin, Konyaspor’un birleştirdiği eller, yan yana getirdiği yürekler, 90 dakikalık bir sürede de olsa, “Birlikte Konya’yız” denilebileceğini defalarca ortaya koydu!

Bu manzara görülmeye değerdi!

İbretti! Anlayana, anlamak isteyene bundan daha aşikar, daha manidar ne olabilirdi ki!

Konyaspor demek istedi ki; Ey şehrim! Sen istersen sadece 90 dakikalığına değil, üst üste eklenmiş nice 90 dakikalarda bir araya gelebilir, el ele verebilirsin! Beni bu noktaya senin sevgin, senin desteğin, sana olan aşkım getirmedi mi? Sen yeter ki iste!

Bu güzellik var ya bu güzellik! Bugün sporda, yarın tarımda, bir sonraki gün kültürde, daha sonra sanayide olur gider!

Yeter ki başta tarımın gönlünü alalım! Tarımın gönlünü almak demek, şehrin, Konya ovasının, Konya çiftçi ve köylüsünün, tarıma gönül veren herkesin gönlünü almak demek!

Bu gönül almayı bu şehirden ve bu ovadan esirgersek, küstürmüş oluruz hem şehrimizi hem de mümbit Konya ovasını! Şehir küserse, ova küserse, dağlar-taşlar küser, uçan kuşlar küser, kahreder, ah eder hepimize haberiniz olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Kül

10 Mayıs 2024 Cuma 00:05

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR