Uğur Özteke

Uğur Özteke

“VUR, KIR, PARÇALA...”

“VUR, KIR, PARÇALA...”

Farkında mısınız?

Ya da hiç bu soruyu kendi kendinize soruyor musunuz?

“Bu dünyada ölümsüzlük var mı?

“Doğup da ölmeyen var mı?

“Bu dünyada hâkimi, savcıyı, valiyi, polisi, askeri, vekili, patronu, anamızı, babamızı, karımızı, kızımızı, ortağımızı aklınıza gelen herkesi kandırabiliriz. (Ya da kandırdığımızı sanırız)...

Peki Cenab-ı Allah’ı kandırdığımızı ya da kandırabileceğimize inananız var mı?”

..........

Ben sadece Konya’yı bilir Konya’yı konuşurum.

Allah’ın izni ile de konuştuklarımı yazdıklarımı da mutlaka resmi bir yerlere dayandırırım. En kötü ihtimal yaşayan birisinin şahitliği ile yapar bunu da yeri gelirse ifade etmek zorunda kalırım.

.....................

Konya sıkıntı.

Konya çok zor...

............

Kim için?

Valisi için, Belediye Başkanları için, bürokratları için, askeri polisi için, adaleti tecelli ettirmekle görevli olanlar için, sanayici için, üretici için, öğrenci için, öğretmen öğretim üyesi için, işçi emekli memur için...

Yani Konyalı için Konya’da yaşayanlar için çoooook zor.

...............

Şimdi bize yine büyüklerimiz kızacak.

Hatta darılacaklar

“Olmadı Uğur abi bari sen yapma” diyecekler.

Biliyor musunuz bu büyüklerimiz kendilerince vallahi de billahi de haklılar.

Biz onların yerinde olsak sadece “yapma etme, yakışmadı” bile demez “O Uğur Özteke’nin kafasına sopayı yapıştırıveririz.”

Çünküüüü düzen böyle.

Böyle geldi böyle gitmez diyenlere de “Böyle gitmese de bundan böyle seve seve gi-de-cek”...

.................

Lafı uzatmayalım bugün de şunu demek istiyoruz.

Bir hafta önce 28 Haziran’da yani 7 gün önce bu sütunlarda şöyle bir ricada bulunmuşuz.

SAYIN VALİMİZ YAKUP BEY’DEN BİR RİCADA BULUNABİLİR MİYİM?

OHAL’in ilk gününden bu yana Sayın Valimiz Yakup Canbolat başta olmak üzere şehri yöneten resmi yöneticilerimize dua ediyorum. Teşekkür ediyorum. Şükran ve saygılarımı sunuyorum.

Niye?

Çünkü bizlere yani sade vatandaşlara bu şehirde OHAL olduğunu KHK ile yönetildiğimizi hissettirmediler.

Hissettirmiyorlar.

Ve bizler ülke olarak dolayısıyla şehir olarak inanın bir insanın ömrü boyunca yaşayabileceği en zor ve kritik günlerden geçiyoruz. İçerdeki ve dışarıdaki hainler hâlâ kafalarını kaldırabilmenin kollaması içerisindeler. Allah’tan yöneticilerimiz artık son derece bilinçli ve şuurlu bir şekilde görevlerini yapıyorlar.

Bu iyi niyet bayramda o hale getirildi ki artık insanlar bize “Uğur Bey yeter artık Allah aşkına şunu bir yazsana” demeye başladılar.

Allah rızası için bu 24 saat bilinçli bilinçsiz, büyük küçük, çoluk çocuk tarafından atılan torpiller, atomlar, mantarlar, pompalılar havai fişekler nedir? Yahu yolda yaya olarak yürüyemiyorsunuz paaaaaat ayağınızın dibinde bir atom patlıyor. Direksiyonda gidiyorsunuz alışık olmadığınız bir sesle zıplıyorsunuz birileri yine atıyor.

Gece otururken kimi arabadan sıkıyor kimi bilmem nereden yine saydırıyor...

Bayramın ikinci günü babasının yanında ki yolun ortasında pat pat diye atom atan bir ufaklığı yakaladım.

“Koçum sen niye bunu insanlara doğru atıyorsun? Bak elinde patlar hastanelik olursun” filan dedikten sonra gülerek bizi izleyen babasına döndüm

“Abi bak biz elinde yüzünde bunlar patlayan hastanelik olan çocukların haberlerini yapıyoruz. Niye bunları çocuğuna alıyorsun yazık değil mi?

Deyince abimiz yine gülerek “Abi ne yapayım. Anası pazardan almış. Her yerde satılıyor. Çocuk da istiyor” demez mi?

Bizim şahit olduğumuz bu durumu bırakın inanın bayram ziyaretlerinde üç ayrı bayan bu konudan şikayetçi olarak bu durumu bizden yazmamız için ricacı oluyordu.

Sayın Valim inanın bu iş çok tehlikeli boyutlara gidiyor. Sizden sade vatandaş adına ricamız biraz tedbir. Çünkü iyi niyeti fazlası ile suiistimal ediyoruz.”

..................

Dün değil önceki gün muhacir pazarında üzücü bir olay yaşandı.

Bu olayın haber ve fotoğrafları daha ajansa düşmemişti.

Bir bürokrat dostumuz aradı.

Özetle şöyle diyordu;

“Uğur abicim salı günleri bizim mahallede pazar kurulur. Eşim ve kız kardeşim de her hafta buraya giderler. Şimdi burada çatışma çıkmış. Eşim ağlayarak beni aradı. Çatışmanın ortasında kalmışlar. Abi Konya’nın göbeğinde bu iş nasıl olur. Karımız, kızımız, çoluğumuz çocuğumuz gündüz vakti çarşıya çıkamayacak mı?” diyordu.

..............

İki üç gün önce biz de dahil yanılmıyorsam 3 yerel gazetemiz konuşmuşçasına ortak manşet yapmışlar...

Tehlikeyi görenler bu konuya dikkat çekiyorlardı.

Birileri gibi bu şehirde yaşanılanları, adliyeyi savcılığa emniyete yansımış gerçekleri halının altına süpürüp hedef saptırmıyorlardı.

...............

Geçelim bu konuları.

Şimdi Konya Teksas’a döndü diye asla bürokrasiyi polisi askeri zabıtayı suçlamayalım.

Önce vicdan.

Anneler, babalar yürümeyi yeni öğrenen 3 yaşındaki oğluna atom ve torpil gibi isimleri alan yanıcı-parlayıcı ve patlayıcı özellikli maddeleri alıp verecek. Çocuk bunu arkadaşının ya da yoldan geçenin ayağına atacak. Atom patlayınca insanların zıplayıp korktuğunu görünce küçücük sıpa gülme krizine girecek.

Bunu görüp seyreden ana baba da çocuk iyi bir halt etmiş gibi oturup dahası keyif alacak.

Aynı çocuk büyürken bu kez peynir ekmek gibi satılan kurusıkıları beline takacak.

Bisikletle, motorla giderken havaya sıkacak.

Aynı çocuk biraz daha büyüyecek bu kez de babasının ruhsatlı ya da ruhsatsız tabancasını tüfeği ya da pompalısını düğünde, dernekte tuttuğu takım maçı kazanınca ya da oy attığı partinin sonuçları açıklanınca araç konvoyunda camdan sarkıp havaya saydıracak.

Yüzlerce insan da bunu alkışlayacak.

...........

Buna hangimiz göz yummuyoruz?

Bunu yapan bizden ise hangimiz gururlanmıyoruz?

..........

Tersinden bakalım.

Hangimiz oğlumuzu, yeğenimizi ya da komşumuzu polise ihbar ettik?

..............

İzninizle bir adım daha atalım.

Diyelim ki polis işlem yaptı yakaladı.

Yakalayınca ne olacak?

O genç üç saat sonra serbest kalıp kendisini ihbar edene sıkacak...

............

Siz olsanız kendinizi böyle bir riske atar mısınız?

...............

Boş verinnnnn.

Siz bana bakmayın.

Biz maçlarda on binler toplu halinde “VUR KIR PARÇALA”, “VUR VUR İNLESİN .... DİNLESİN” lerle büyümedik mi?

“Parçala Behçet”ler izleyici rekorları kırmadı mı?

..........

Vurup, kırmak, parçalamak kesip doğramak acaba bizim genlerimizde mi var?

Benim size, sizin bana ya da kimsenin kimseye söyleyebileceği tek kelime yok.

O zaman iş yine dua ordusuna kaldı.

Yatalım kalkalım, gezerken yürürken bol bol Ayet-el Kürsi’yi okuyalım.

Her an bir fişek ayaklarımızın dibinde patlayabilir.

Yatağımızda yatarken bile yoldan geçenlerin sıktığı pompalı evimize isabet edebilir.

Dua... Dua... Dua...

Gerisi laf-ı güzaf

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Ey kalpleri yönlendiren Allah’ım kalplerimizi sana itaate yönelt

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Şems Türbesini ziyaret eden yerli ve yabancı turist kafileleri bölgede karşıdan karşıya geçerken sürücüler araçlarını bu insanların üzerine sürmek yerine frene basıp yol vermeyi öğrendikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR