Rasim Atalay

Rasim Atalay

Bu çağrıya kulak verin, durum gerçekten vahim

Bu çağrıya kulak verin, durum gerçekten vahim

Dün Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın misafiriydik. Son dönemde Konya’ya kazandırılmış en güzel mekanlardan biri olan Taş Bina Kültür ve Sanat’ta gazetecileri biraraya getiren Başkan Altay’ın gündeminde 5 Haziran Dünya Çevre günü münasebetiyle farkındalık oluşturmak ve çevre alanında Konya’nın genelinde yapılan yatırım ve hizmetler vardı.

Başkan Altay, Konya il merkezi ve merkez dışında kalan 28 ilçenin tamamında yapılan çevre yatırımlarından bahsetti.

Çevre deyince aklımıza ilk temizlik, çöplerin toplanması, sokakların ve caddelerin süpürülmesi geliyor olsa da aslında özünde çok geniş bir yelpazesi var.

Bu çerçevede hem merkezde hem de merkez dışında kalan yerleşim yerlerinde hava, toprak, su ve gürültü kirliliğinin önüne geçebilmek adına birçok faaliyet yürütülüyor.

Sözün özünde önce kirletmemek ve kirli olanı da gönüllü bir şekilde temizlemek vardı.

Madalyonun diğer yüzünde ise var olanı temiz tutma kaygısının ötesinde var olanı tasarruflu kullanma, israfı önleme, boşa gidermeme düşüncelerinin yansıması bulunuyordu.

Tasarruf kelimesini duyunca bu günlerde aklımıza Hükümet’in uyguladığı kamuda tasarruf tedbirleri geliyor olsa da Konya için tasarruftan anlamamız gereken en önemli konu, her bir damlasının büyük önemi olan sudur…

Başkan Altay da konuşmasında su tasarrufuna özellikle vurgu yaptı.

Seçimlerden kısa bir önce biraraya geldiğimizde o günün mevcudiyetine göre Konya’nın içme ve kullanma suyu potansiyelinin 6 aylık ömrünün olduğunu söylemişti Uğur Başkan…

Tabi sonrasında Allah rahmetini esirgemedi. Mevsimler kaymış olsa da baharı yaza bağlayan dönemde şehrimiz bol miktarda yağış aldı. Bu da Konya’nın ihtiyacını karşılayan barajlardaki doluluk oranını bir nebze olsun artırmış, rahat bir nefes aldırmış.

Yeter ölçekte mi diye sorulduğunda, tasarrufun bir çağrıyla, belli bir dönemde, belli zaman diliminde değil her dönem, suyun en bol olduğu zamanlarda bile uygulanması gerektiğine işaret etti Uğur Bey.

Aslına baktığımızda tasarruf yani israf etmeme konusu dinimizin en önemli emirlerinden biridir. Bu tür organizasyonlarda yapılan çağrılar tasarruf konusunda daha hassas olmak adına bir hatırlatmadır.

Diğer yandan yaz döneminde su kullanımının arttığı da bir gerçektir. Sıcak havayla birlikte suyun hayatımızdaki yerini ve önemini daha iyi anlıyoruz. Ancak birçoğumuz duş alırken, tıraş olurken, diş fırçalarken, bulaşık yıkarken bile su tüketimini en aza indirgemek için daha dikkatli olmamız gerektiğini unutuyoruz.

ÇİFTÇİ TASARRUF YAPSIN

AMA AÇ DA KALMASIN

Yine Konya bir tarım şehri… Dolayısıyla Konya’da su tüketim miktarları incelendiğinde ortaya çıkan sonuçlar da özellikle kırsal kesimin su tasarrufu konusunda daha hassas olması gerektiği gerçeğini ortaya çıkarıyor.

Koca şehir merkezinde evlerde, iş yerlerinde, sanayi tesislerinde kullanılan su miktarı tüketilen toplam su miktarının ancak yüzde 20’si kadar bir kısmına karşılık gelirken, geriye kalan yüzde 80’lik büyük dilimin kırsalda, tarımsal sulama alanında kullanıldığını biliyor muydunuz?

Elbette ki boşa akıtılacak tek bir damla suyumuz dahi yok. Hepimizin su tasarrufu konusunda büyük bir hassasiyet göstermesi gerekiyor. Lakin tarım sektörünün tasarruftan payına daha fazlası düşüyor. Tarımsal sulamada yapılacak olan yüzde 10’luk tasarruf şehirde kullanılan suyun neredeyse tamamına karşılık geliyor.

Çiftçiye de bir yerde hak vermek icap ediyor. Rahmet arzu edilen seviyede düşmediğinde tarladaki ekini sulamak gerekiyor. Bir kere sulamak yetmiyor, ekinin türüne göre iki, üç, beş kere su vermek gerekebiliyor.

Türkiye’de kuraklıktan doğrudan ve en hızlı şekilde etkilenecek olan şehir Konya’dır. Bunu son dönemde meydana gelen obruklardan da anlayabiliyoruz. Obrukların yoğun bir şekilde oluştuğu bölgelere baktığımızda ise tarımsal sulamada yeraltı sularının kullanıldığını, yeraltı sularının hızla azaldığını, obrukların oluşmasındaki ana maddenin de zaten yeraltı su seviyesinin azalması olduğunu görüyoruz.

Konya tarımın başkenti, buğdayın ambarı…

Bu cümleleri okuyan çiftçilerin şimdi söyleyeceklerim belki de pek hoşlarına gitmeyecek. Ama mübarekler suyun olmadığı yerde sulu tarım yapmayın!

Daha düne kadar sulu tarımın yapılmadığı birçok bölgede bugün 300-400 metrelere inilerek su çıkarılıyor ve sulu tarım yapılıyor. Hadi bugün yaptınız, pancarınızı, mısırınızı, ayçiçeğinizi ektiniz. Yarın o suyu da bulamadığınızda ne yapacaksınız?

Şu gerçekliği de atlamamak gerekiyor. Madem Konya Türkiye’nin tahıl ambarı. Madem Konya tarımın başkenti. Konya’daki ürün desenine göre devletin de çiftçiyi çok su tüketen tarım ürünlerinden nispeten daha az su tüketen tarım ürünlerini ekmeye yönlendirmesi gerekiyor.

Çiftçi elde ettiği geliri hakkı olarak kaybetmek istemez. Çiftçinin hak kaybı yaşamayacağı bir formüle acil tarifeyle ihtiyaç duyuluyor. Bunun için de devlet mekanizmalarının harekete geçmesi gerekiyor.

Bugün yarın açıklanacak olan buğday taban fiyatlarında çiftçiyi yeniden özüne döndürecek, sulu tarımdan vazgeçirecek bir bedel biçilirse çiftçi de hak kaybı ve mağduriyet yaşamayacağı için gerekeni yapacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR