Erol Sunat

Erol Sunat

Dolar Düşse De, Reçete Acı!

Dolar Düşse De, Reçete Acı!

Birkaç gündür altın tepetaklak. Gram başına 60-65 lira aşağıya düştüğü saatler oldu. Dolar, dokuz lira olacak derken, sekiz liranın altına düştü gitti.

Düştü gitti dediklerimiz düştü düşmesine de, düşmesi gereken fiyatlardan ne haber?

O fiyatlar yerli yerinde, hatta çaktırmadan ufak-ufak dokunuşları dahi yapıldı.

Sağlığımıza duacı olarak, bizleri bekliyorlar.

Sevgili fırsatçılar!

Sevgili marketçiler!

Sevgili çarşı ve pazar esnafları!

Sizler ne yaptınız?

Yüreğiniz az biraz yumuşamadı mı?

Biz bu insanlara az çektirmedik!

Bu seferde onların yüzü gülsün diye dolar arttığında ayaklarınızı gazdan çektiniz mi?

Yüreğinizde, bizde fazla ileri gittik, bu insanlara hiç acımadık diye vicdani bir sızlama olmadı mı?

Talimat verip, ürünlerde ürün başına birkaç lira da olsa indirim uygulayacağınızı söyleyebildiniz mi?

Henüz böyle bir eğilim gözükmüyor.

Dolar 5 yada 6 liraya dahi düşse, fiyatların aynı kalacağından, sadece sizin için, sizi düşündüğümüzden zam yapmıyoruz benzeri laflar sıralayacaklarından şüpheniz olmasın.

İyide vatandaşın suçu ne?

 

*****

Her artışta coşanlar, fiyat değiştirmeye koşanlar!

Sevgili müşterilerimiz, biz bir karar aldık…

Fiyatları yarı yarıya düşürdük,

Kârdan filan da vazgeçtik, şu günden şu güne kadar bunu uygulayacağız!  

Kazanacağımız kadar kazandık!

Müşteri memnuniyeti bizim için esastır!

Bildiğiniz gibi altında düştü, dolar da, mağdur olduğunuz kadar oldunuz, bir iyilikte biz size yapalım!

Derler mi?

Hangi dağda kurt öldü acaba?

Elleri titrer elleri…

Böyle bir iyilik yapmaya niyetlenen olsa duyardık!

Ha…bir sefer de yanıltın bizi! Ha…bir sefer de, biz şaşıralım!

Dolar düştü de ne oldu? Mesela, yağın, zeytin-peynirin, kırmızı etin, beyaz etin fiyatı mı düştü?

Alışveriş yaptığımız manavlar üç lira olan meyveye 4, iki lira olan sebzeye 3 lira yazıp geçmişler!

Düşme sürerken dahi fiyatlarda yükselme yönünde dokunuşlar yapmak neyin nesi?

Fırsatçılığın daniskası aslında…

Dolar da ve altında düşme devam etse de, fiyatlarda düşme bekliyorsanız avucunuzu yalayın!

 

*****

Madem ki, dolar düştü…

Her Allah’ın günü yukarı doğru dokunuşlar yaptığınız, fiyatlara, ucuzlama yönünde dokunuşlar yaptınız mı?

Zam yapmayı kaçırmayan fırsatçılar, neden bir iyilik geçmedi gönlünüzden?

Nalıncı keseri gibi hep bana, hep bana diyenlerin dünyası mı, oldu bu dünya?

Maalesef bu dönem, böyle içinde vefa olmayan, samimiyet olmayan, insaf olmayan, merhamet olmayan bir dönem!

Altının ve doların düşmesinden biz ne anladık?

Hiçbir şey!

Dolar düştü, Altın düştü, akaryakıta zam var…

Dolar inebilir-çıkabilir, altında öyle…

Akaryakıt zamlandı mı, elektrik yakalanmaz, doğalgaz tutulmaz, ulaşım tırmanır gider.

Önümüz kış…

Doğalgaz yakılmaya başladı…

Doğalgazın yanması demek, faturaların kabarması, yanına elektriği de alması demek!

Su faturalarının da bu arkadaşlardan kalır yanı yok.

Ya sonrası?

Kış kabusu…

 

 *****

Önümüzde günler acı reçeteler ve kemer sıkma dönemleri olacak.

Kendimizi bildik bileli hem acı reçeteleri, hem de kemer sıkma dönemlerini yaşadık.

Ancak, vatandaş olarak, bu dönemlerle artık karşılaşmayalım.

Bu dönemler, şu yaşadığımız sıkıntıları mumla aratabilir.

Bugün karşılamakta güçlük çektiğimiz, zorlandığımız faturalar daha da yüklü geldiğinde ne olacak?

Dileriz ki…

Caddelerimizde daha çok boş dükkan…

Daha çok işsiz!

Daha çok işten çıkarmalar…

Daha çok karamsarlık…

Daha çok hayal kırıklığı…

Daha çok ümitsizlik…

Olmaz…

 

*****

Tünel vardı ya hani…Ucundaki ışığa doğru ümitle yürünmek istenen o tünel, böyle dönemlerde çöküntüye uğrar, tünelin ucundaki ışığa varmak zorlaşır.

Çöküntüler aşılmadan, yola nasıl devam edeceksiniz?

Çöküntü demek, toz demek, toprak demek, taş demek, ışığa giden yolun bir süreliğine kapanması demek!

Kim açacak tünele giden yolu?

Kim yürüyorsa onlar, yani bizler mi?

Eğer yine o tünelde desteksiz yürüyenlere kalacaksa bu açma hikayesi, hem de böyle bir zamanda…

Nasıl dayanacak insanlar bu hale?

Korona insanımıza soluk aldırmıyor!

Ekonomi deseniz kapımızın önünde, elinde bir yığın fatura!

Yine destek gelmeyecekse, verilmeyecekse, tünelde yürüyenler, kazmasız-küreksiz elleriyle açmak zorunda kalacaklarsa o kapanan bölümü, demeyecekler mi bu kaçıncı desteksiz, yardımsız tünel açma hadisesi…

Bu süreç sonunda tünelin ucundaki ışık, görünse dahi tünelde yürüyenlere bir faydası olacak mı?

2020 her günü oldukça uzun ve zorlu geçen bir yıl olarak devam ediyor.

Hayat, umut olmadan yaşanmaz!

Tünel umut olmadan, destek olunmadan yürünmez!

 

*****

Dolar da düşse, altında düşse, geldiğimiz nokta iç acıcı değil. Korona reçetesi de, ekonomi reçetesi de, acı reçeteler.

Onlar acı, hayat acı, manzara acı, gidişat acı, kış mevsimi acı…

İnsanımız, “acı acıyı keser” diye, acı acı gülümsüyor!

Bu gülümseme hayra alamet değil!

Bugünler hayatın yükünü hafifletme, üzerimizdeki ağır yüklerin bir kısmını alma günleri olmayacaksa, ne zaman olacak?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR