Hasan Durucan

Hasan Durucan

Dünya Guguk Günü

Dünya Guguk Günü

1963 yılında Dünya Barışının Hukuk Yoluyla Sağlanması adı altında mevcut bir grup Atina’da üç bin hukukçunun katıldığı bir toplantıyla o günün şartlarında hukuk yoluyla barışı sağlamak adına bir çaba içine girmişlerdir. Hukuk yoluyla dünya barışı konulu konferansların üçüncüsünün 10 Temmuz 1967 günü Cenevre’de yapılması üzerine ise  Bakanlar Kurulu kararıyla artık 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü olarak ilan edilmiş ve o gündür bu gündür ülkemiz genelinde kutlanıyor. Geldiğimiz son noktaya bakılırsa bu günü kutlanmanın artık günümüzde hiçbir anlam ve önemi kalmamıştır. Dünya genelinde kaosun, gözyaşının, çatışma ve savaşın; daha şiddetli bir ifadeyle kanın akmadığı yer kalmadı. Ee vaziyet böyleyken bu günü kutlamayı bi köşeye bırakalım, aksine insanlık tarihinin kara yas günü olarak ilan edip öncelikle ellerimizi başımızın arasına alıp ne yapmalı diye düşünelim. Güçlünün güçsüzü, zenginin fakiri, bertaraf ettiği toplum anlayışları kural tanımamazlığı doğuruyor. Kuralsızlık ta akabinde adaletsizliğe gebe kalınca insani değerler adına çok vahim olaylara şahit oluyoruz. Günümüzde yaşadığımız acı olayların kazananı olmasa da mağdurları yine Müslüman halkları olmuştur. Gazze ağlıyor; Musul, Kerkük can çekişiyor. Doğu Türkistan, Irak ve Suriye gözler önünde bu haldeyken hukukun varlığından bi haber olan var mı? Lübnan, Afganistan, Pakistan, Çeçenistan’ın da durumu içler acısı hale getirilmiştir. Ülkemizin de zaman içerisinde içine çekilmeye çalışıldığı atmosferde halklar bölünüyor, sınırlar değiştirilmek isteniyor, yüzlerce insan hayatını kaybediyor. Batılı devletler ya bizzat olayın içindeler ya da uzaktan seyirci kalmakla yetiniyorlar. Doğu’da ise güçlü devletlerin doğrudan olaya müdahil olması beklenirken onlar da bunun aksine çekingen bir tutum davranışı sergiliyorlar. Sonuç olarak güçlü vuruyor, güçsüz yıkılıyor; çekimser olan da görmemezlikten geliyor. Benim nazarımda zulm eden kadar zulme dur demeyip izlemekle yetinen de suçludur, suç ortağıdır. Her türlü adaletsizliğin mimarı olan bu anlayış ve medeniyet, insanlığa acıdan başka hiçbir şey katmamaktadır. Teorikte Hukuk yolu ile dünya barışı adı altında uygulanan ama mazlumlar adına geçerliliği olmayan ve sadece güçlüleri koruyup kollayan, savunan bir sistemde bu günü kutlamak ve buna inanmak aklı yerinde olan hiç kimsenin asla kanmayacağı bir durumdur. Artık inanç ayrımcılığını reddeden, zulm yerine huzuru benimseyen, vatandaşlarının refahını kendi ödevi kabul eden, bireylerin özgür seçimlerine dayanan, insan haklarına saygı gösteren, düşünce özgürlüğüne kapılarına açan bir dünya istiyoruz. Bitsin bu anlamsız zulm; bitmeli, bitirilmeli, zalime dur deyip izlemekten kaçmalıyız. Devletler, hukukları ile demokratiktir, laik ve sosyaldir. O halde hukuka saygı duyan devlet, sadece insanlara değil her zaman her şeye daima saygılı olur. Üstünlük te hukuktadır. Hukuka inanan, vurgu yapan, uygulayan devlet ya da toplum da daima güçlüdür. Hukukun üstünlüğünün hayata geçtiği, herkesin sadece kendisi için değil başkaları için de adalet isteyip uyguladığı bir dünyada yaşamak umuduyla hukukun tek üstünlük olduğu bir devlet anlayışının tüm dünyaya hâkim olmasını diliyorum. Kusura bakmayın, durumlar bu haldeyken ben bu günü kutlayamıyorum. Ama siz kutlamak istiyorsanız Dünya Guguk(!) Gününüz şen ola!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Durucan Arşivi
SON YAZILAR