Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Hakk’ta fâni olan Pîr: Hazret-i Üftâde

Hakk’ta fâni olan Pîr: Hazret-i Üftâde

TARİHE YOLCULUK 288

 

Tasavvufî hayatı Hızır ile tanıyan, ondan ilim ve feyz aldıktan sonra kemâle erip keşfe açılan Hz. Üftâde; “Andan sonra âlem-i istiğraka düşüp altı yedi günde seyreyledim. Ne nefsim kaldı ne sîmâ kaldı.”

“Anadolu ve Balkanlara da yayılan Celvetiye Tarîkatının pîrî olan Mehmed Muhyiddîn Üftâde, 1490 yılında Bursa’da doğmuş, 1580’de 93 yaşında vefât etmiştir. Ulu Câmiî ve Kayhan Camisinde müezzinlik yaparken kendisine takdim edilen birkaç akçelik maaşı alınca gece rüyasında “Mertebenden üftâ oldun (düştün)” haitabına maruz kalmış ve bundan sonra bu ismi almıştır. Üftâde tasavvufî hayatı Hızır ile tanımış, ondan ilim ve feyz almış onun vefatından sonra kemâle erip keşfe açılmış “Andan sonra âlem-i istiğraka düşüp altı yedi günde seyreyledim. Ne nefsim kaldı ne sîmâ kaldı” demiştir. Üftâde birçok câmide vaaz ve irşâd görevinde bulunmuş, halkın ısrarı ve Emir Buharî hazretlerinin rüyada ricası üzerine Emir Sultan Câmisi’nde imamlığa başlamış ve aldığı maaşı dervişlere dağıtmıştır. Hazret-i Üftâde hayatı boyunca ibâdet, züht ve takvâya önem vermiş, Halk içinde Hakkı aramış, uzlet yerine Celvetî tercih etmiştir. Yâni kulun, Hakk’ın sıfatları ile vasıflanmış olarak halvetten çıkışı. Allah’ta fâni olmasıdır. Kanuni Sultan Süleyman, III. Murad’ın annesi Nurbânu Sultan, devlet adamları ve devrin önemli şahsiyetleri Hz. Üftade’ye büyük saygı göstermişler; duasını almışlardır. Üftade sonraları “Ervah-ı âliyye burada toplanıyor” diyerek tekkesini Uludağ eteklerine taşımış ve vefatına kadar burada yaşamıştır. Câmi ile türbeyi Üftade kendisi yaptırmıştır. “Bağ-ı aşkın andelîbî Hazret-i Üftâde’dir Derdlü âşıklar tabibi Hazret-i Üftâde’dir Eyleyen ruhundan istimdad irişur matluba Hall iden her müşkilâtı Hzret-i Üftâde’dir.” diyerek şeyhini metheden Hüdâyi’nin bu tesbitine tekkeyi ve türbeyi ziyaret ettiklerinde hastalıklarının şifâ bulduklarını söyleyerek katılanlar çoktur.”

whatsapp-image-2018-05-20-at-14.27.01-(1).jpeg

ÜFTADE CÂMÎ ŞERİFİ

Üftâde hazretlerinin türbesi ve camisini ziyaret ettiğinizde karşıma çıkan tabelada bunlar yazılı idi. Üftade Cami-i Şerifi ise, vefatından sekiz sene evvel 1572 yılında yapıldığı, meydana gelen zelzelelerden dolayı tamamıyla harap olan caminin 1670 yılında, Hz. Üftade’din torunu İbrahim Efendi tarafından Bursa Kadısı Altıparmak İbrahim Efendi’nin müsaadeleri ile yıktırılıp yeniden yaptırıldığı belirtilmekte. Bursa Valisi Rıza Paşa tarafından 1843’de ikinci defa onarılan Üftade Camii, bir başka depremde yine tamamen yıkılmasına rağmen 1851’de üçüncü defa yine onarımdan geçirilmiştir. Dördüncü defa onarımdan geçen cami zamanla harab olması dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Üftade derneğinin nakdî yardımları ve Bursa Eski Eserleri Sevenler kurumu tarafından 9.7.1969 tarihinde, yâni ilk yapılmasından 397 ve son onarımdan 103 sene sonra beşinci defa onarımına başlanılıp 1970’in ilkbaharında ibadete açıldığı da camide yer alan tabeladaki bilgiden öğreniyoruz. Caminin yanında bulunan türbenin akıbetinin de aynı zelzeleyle birlikte tekrar onarıldıktan sonra ziyarete açık hale geldiği/getirildiğini belirtmeyi lüzum görmüyorum. Türbenin içinde etrafı parmaklıkla çevrili sanduka vardır. Hz. Pîr Üftâde’ye ait bu sandukanın yan kısmında refikaları, mahdumları ve torunlarıyla ve sair akrabaları medfundur. Üftâde hazretlerinin sandukaları başında Aziz Mahmud Hüdai Efendi’nin Hz. Pîr’e yazmış oldukları manzum bir methiyesi de vardır.

whatsapp-image-2018-05-20-at-14.27.01.jpeg

MEZAR TAŞLARI SOSYAL STATÜYÜ BELİRLİYOR

Üftâde Camisi haziresinde bulunan mezar taşları ise benim bir hayli ilgimi çekti. XVII. yüzyıldan XX. yüzyıl başlarına kadar tarihlendirilen mezar taşları, burada yatan kişilerin kimliklerinin yanı sıra sosyal statüleriyle ilgili bilgiler verilmektedir. Aziz Mahmud Hüdayi ve Üftâde hazretlerinin aile mensupları ile Şehülislâm, Bursa Kadısı, Hünavendigâr Mütesellimi Kethüdası gibi devlet görevlileri, türbedarlar ve onların aile mensupları da bu hazirede medfunlar. Mezar taşlarında bulunan ve serpuş adı verilen başlıklar, kişinin toplum içinde edinmiş olduğu yeri belirtmesi açısından önemlidir. Dikkatlice bakıldığında kadın mezar taşlarında serpuş kullanılmadığı ve onun yerine kadını simgeleyen broş, gerdanlık, çiçek gibi motiflere yer verildiği de görülecektir. Mezarların baş ve ayak kısımlarında yer alan şahideler de ilginç bulunabilir.

YARIN: Yeşil Türbe ve Emir Sultan’da dua vakti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR