Erol Sunat

Erol Sunat

Her neyse!

Her neyse!

Hz. Mevlânâ, “Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.” Demiş yüzyıllar ötesinden…

Bir Türk atasözü de “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur” demiş geçmiş.

Her iki söz de doğru ve yerinde…

Meselenin özü gönülle ilgili.

Gönüle girebilme meselesi…

Gönülde yer alabilme meselesi…

Gönülde yer edebilme meselesi…

Hani nerde o gönül?

Öyle gönül kaldı mı?

Her neyse diye söze başlayanların bu iş umutsuz vaka gibi demesi boş değilse de Hz. Mevlânâ’nın kıstaslarına uygun insanlar elbette var.

Dostun, arkadaşın, sırdaşın, haldaşın, yoldaşın her daim var olduğu bir coğrafyada gururdan, kibirden, menfaatten, riyadan, gösterişten uzak gönüller neden olmasın ki…

Eskilerin dediği gibi bu dünya boş değil ya…

Gözden ırak yani uzak olma konusu bir hayli derin…

Zaten derin meselelerle aramız iyi değildir…Sığ tarafından, oldukça yüzeyden, kıyısından, kenarından geçip gitmemiz meşhurdur.

Göz önünde değilseniz, kimsenin işine yaramıyorsanız, kimse aradığı yerde sizi bulamıyorsa, geçmiş olsun.

Zaten gözden ırak, her nerdeyse orada bırak der geçer birçoğumuz.

Tam lazım olacağı zamanda memleketin bir diğer ucunda arkadaş. Gel desek gelemez, yarın burada ol desek olamaz. Tam bir gözden ırak olan, gönülden de ırak olur vakası…

Mademki, gözden ıraksınız, üç gün sonra, sizi ne anan olur ne hatırlayan. Hatta baltalayan dahi olur çaktırmadan. Suya sabuna dokunmuyormuş gibi yaparaktan…

*****

Derler ki, bu memlekette falan siyasi, falan Vali, falan Kaymakam, falan müdür şu kadar çalıştı, şöyle hizmet etti, böyle hizmet etti?

Ne oldu?

Atının nalının izi kaldı sadece…

Ya gönüle girenler?

Konuşanlar o taraftan kapak kaldırmazlar…

Onlar için, gelen Ağam, giden Paşam derler ya, mesele ancak o kadardır.

Gönülsüzler gönülle ilgili konulara hiç değinmezler, gönül kavramı en çok onları rahatsız ve huzursuz eder.

Gönül; Görünmez defterlere, görünmez kalemlerle esaslı kayıtlar tutar aslında…

Oyun bozanları, fitne ateşi yakanları, hasetleri, fesatları, kıskançları, ayak oyunlarını, tuzakçıları, kuyu kazanları yazar bir-bir!

Gönülden kim ırak, kim yakın bilir, yeri geldikçe anlatır, anlattırır, unutturmaz, hatırlatır.

Her şeye rağmen hiç unutulmayan isimleri onlarca, yüzyıllarca, binlerce yıl ötesine taşıyan ve taşınmasına vesile olan gönüllere ve gönül sahiplerine selam olsun.

Gönüllere girmeyi hak edenleri engellemek için elinden geleni ardına koymayan gönülsüzleri de unutmaz şehirler.

Merak etmeyin, Gönül defterine yazılanları silmeye gönülsüzlerin gücü yetmez, yetseydi bugüne kadar dünyayı ters yüz ederlerdi.

Gün gelir gönülsüzlerinde ipliği pazara çıkar. Kimsenin yaptığı, ettiği yanına kâr kalmaz.

Her neyse diyenler olsa da…

Atalar alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demişler, Ah edenin ahı yerde kalmaz demişler.

*****

Gönül, gönülsüzlerin yurdu, mekânı, ziyaretgahı olabilir mi?

Gönülsüzler ne bilsinler gönüle girmeyi?

Ne bilsinler gönülde yer etmeyi?

Ne bilsinler gönülde iz bırakmayı…

Ne yazık ki, gönülsüzlerin gönül sahibiymiş gibi takdim edildiği bir dünyada yaşıyoruz.

Yufka yürekli, merhametli, gözü yaşlı, anlayışlı diye anlatıyorlar gönülsüzleri.

Gönül kapılarını sıkı sıkıya kapatmışlar için, gösterilen şu hoşgörüye bakın hele…

Sözüm ona iyi niyet var…

Göstermelik olumlu adımlar var.

Var amma…

Gönül çoraklaşmış, çölleşmiş, onu o hale getiren gül yerine zakkum ekmiş, zakkum çiçeklerine gül deme derdinde, Allah kurtarsın o gönülleri o kişilerin elinden…

Çektiğimiz sıkıntı hep bu yüzden…

Birini engellediğinde, önünü kestiğinde, yoluna taş koyduğunda, garip ve vahşi bir haz duyanlar gönül meselesinin neresindeler?

Gelin biraz soluklanalım…

Her neyse diyelim…

*****

Hz. Mevlânâ, gönüle giren gözden ırak olsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylese de onun

hoşgörüsünü, onun anlayışını, onun ferasetini anlatmak ve anlaşılmasını sağlamak görevini üstlenmek gerekiyor.

Türk atasözü işte bu vefasızlığa işaret ediyor.

İnsanlar gözden ırak olunca, gönülden de ırak olmadılar mı?

Elbette…

Kimi ya sabır dedi…

Kimi ateş püskürdü…

Kimi her neyse dedi kendi kendine…

Ne gönülsüzler, gönülle uğraşmaktan vazgeçtiler. Ne de gönül sahipleri gönül yolunda yürümekten…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR