Rivahi Kalay

Rivahi Kalay

KONYA’ NIN HAFIZASI İHSAN KAYSERİ

KONYA’ NIN HAFIZASI İHSAN KAYSERİ

Hayatın yoğun temposunda işlerimizle koştururken, aramaktan hatırını sormaktan keyif aldığımız kişilerle görüşemiyoruz. Son aramamın üstünden geçeli üç dört gün olmuştu.  Elim telefona uzandığı an çaldı. Arayan niyet etmeme rağmen arayamadığım İhsan Bey’di. Utana sıkıla özür dileyerek nasılsınız diyebildim.  Büyük insansınız deyip hislerimi paylaşınca

 “Hayır, büyük olan yalnız Allah’tır. Kızım biz buna gönül dostluğu diyelim. Sağlığınız sıhhatiniz nasıl diye sorunca “Nasıl olalım, yuvakdaşı gibi yuvarlanıyoruz.  Çok şükür” dedi.

Kendisini, merhum Seyit Küçükbezirci ile beraberken, Koyunoğlu Müzesinde her cumartesi Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde tanıdım. Mutlaka ikisi de programa muhteşem hafızalarıyla katkı sağlardı. Sağlardı diyorum çünkü uzun zamandır şehir dışında olduğum için katılamıyorum. Koyunoğlu Müzesinde İhsan Kayseri’nin kısaca adı, Bilen Adam dır. Fazla değil, sokakların adını, mezarlıklarda kimler yatar, Konya’ya hizmet etmiş kişileri ve tabi güzelleri bilir. Benim evladın bile adını unutmayıp. “E unutmamışım gördün mü” diye de tesciller.

Fazla değil, 74 yaşında delikanlı, milli bisikletçi, gazeteci, eş İhsan Kayseri’den, kendi dilinden biraz hatıralarından bahsetmek isterim. Eşi için; “O öğretmen, o bana öğretiyor” diyerek ekledi; “Bu arada felsefe yapıyoruz, demi”.

 “Konya’da doğdum, Konya’da yaşıyorum, Konya’yı çok severim. Sanat Okulu Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümünü okudum.  Eskişehir Açıköğretim Fakültesini bitirecektim, kitap yaz, herkese faydalı ol dedim, gitmedim. Bisiklet Hakem Kurul başkanlığı, futbol, basketbol, bisiklet, halter, yüzme, su topu, hakemliğini yaptım. Gazeteci olarak da bileceksin ki not vereceksin.  Şimdiki Türkiye Bisiklet Federasyon Başkanı Erol Küçükbakırcı bizden küçüktür, bizden sonra başladı, iyi bir sporcuydu” derken bisiklet yarışlarındaki hatıralarından devam etti. “İstanbul İstinye’de bir yokuş var ki; karşıda iniş var. O günkü antrenör Nezir SONAKIN beni gösteriyor. İyi bisikletçi olacak diyor sanırım. Ulan İhsan dedim, karşımız deniz. Beni görsünler diye de virajı alamadık, çarptık, ayaklarda pedala bağlı. Denize düşersen kim kurtaracak?  Yüzme bilmem. Boş ver dedim yarışı terk ettim. Ayrıca Küçük Marmara Turu’nda şimdiki Bursa yolu yok. Bursa’dan çıktık, İnegöl’e geldim. Sola dönünce dağın tepesinde Osmancık köyüne bir sağ bir sol 20 km pedal çevirdik. O tepeye inmesi de zor. Sonuçta indik. 1962 yılında Milli Takım Kampında Milli Bisiklet takımında Bursa’dan Yalova’ya doğru yol aldık. Bursa ‘da eski stadyumu geçince Uludağ Gazozunda lastik patlar. Lastiği şişiriyorum derken, takımdakiler gider.  Bende ha bastım, ha bastım bizden Milli Takımdan Yalova’yı dönünce 19 kişi pedal çeviriyor, iki kişi düşmüş gördüm. Yalova’ya dönüşü yakaladım, onların üstüne düştüm, köprücük kemiğim kırılmış. Anamın, babamın, dayılarımın gönlü yoktu. Ya hu oğlum olmuyor bu işler, dediler. Ben böylece gazeteye başladım.” 

rivahi-(2).jpeg

İhsan Kayseri’nin muhabbetine iştirak ettiğiniz anlarda Mevlevilik’ten de bahsedilmeden olmaz. Ya Mevlevi usulü selamlaşma, el öpmenin güzelliğinden, yâda yabancı karşılanmasından mutlaka bahsedilir. Mevleviler arasında yaygın olan görüşme şekli, üslubu el öpmektir. El öpme bildiğimiz şekilde olmaz. Sağ eller başparmağı yukarı doğru bakarken görüşenler birbirlerinin ellerini tutar, aynı anda öper. İhsan Kayseri Mevlevi’ce el öpme ve yemek adabı konusunda devam eder;

Konya çocuğuyum ben. Seyit abi (merhum Seyit KÜÇÜKBEZİRCİ) der; “Oğlum sen bayanlardan çanta yiyeceksin (ilk kez İhsan Kayseri ile karşılaştığımızda benim de elimi öpmüştü, Seyit hocam bana kızarak öptürme derken, aynı sözü yanımda söylemişti). Mevlevilik bir okuldur. Çünkü görmeyecek, duymayacaksın. Duyacaksın duymayacaksın, öyle bir edep terbiye var. Günde bir kez yemek yenir.  Saki (can dostu, erkek derviş)’ye su verene bakınca su verir. Gözleriyle alışveriş yaparlar. Su bağırıp istenmez. Kişi suyu içerken diğerleri kaşık bırakır. Su bitince hep birlikte yemeğe başlanır”.

Milli Eğitim Müdürü Mustafa Kemal Yılmaz’ın kızı Ankara’da doçent olmuş, tebrik için aradım. Karamanlı Kurmay Albay Ali Güler’le Ankara da elini öpmemi konuşmuşlar. Beni konuşurlarken “Mevlevi’ce elimi öptü, unutmam demiş”.  Meğer Ali Güler Koyunoğlu Müzesinde konferansa gelmiş, Mevlevi’ce elini öpmüşüm”. Lisanıyla devam eder;

Baban, annen, halan Umre ’ye yâda Hacca gidiyor. Neresini öpersin. Elini öpmeyeceksin, gözlerini öpeceksin. Niye bu? Konya âdetidir. Sen benim gözlerimle de bak Kâbe’ye, Hz. Peygamberin kabrine benim gözlerimle de bak Peygamberimize diyeceksin. Dönüşünde avucunun içi öpülür. Biri hacıya gitmiş, Hacerül Esved Taşı’nı selamlamış. Avucunun içiyle geriden geriye selamlarız. O da Peygamber Efendimizde avucunun içiyle selamlar. Bunları kimse bilmiyor, anlatmak lazım. Mütevazı görüneceksin. Palto tuttuğun zaman gurur kırılır derdi babam”.

ihsan-kayseri-(2).png

İhsan Kayseri’den öğrendiğim, kabul ettiğim durumlardan biri,  biz misafirlerin ayakkabısını ters düzeltiyormuşuz. Doğru olanı ayakkabının yönü evin kapısına bakacak. Misafirsen kapıdan arka arka çıkacaksın. Böylece ev sahibi ile iletişim sağlıyorsun.

Sivas valisi olarak atanan Rıfat Halil Paşa göreve başlamış, bakmış yol yok, yol yapılmış. Karayolları kapısına meşhur sözü “Gitmediğin yer senin değil” astırmış. “Gitmediğin yer senin değil ama. Sıkmadığın el de senin değil” der,  İhsan Kayseri.

Mazhar Sakman pavyonda oturak âleminde divan sazı çalardı. Sabah namazında pavyondan eve giderken Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu Efendi’de sabah namazına gidiyormuş. Efendi’yi görünce çalgıyı arkasına saklamış. 10 adım sonra aynı anda dönmüş, bakmış. Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu Efendi “Bu da olacak, hadi utanma” demiş.

Galata Mevlevihane’sinin onarımından sonra açılışı yapılıyor. Karamanlı mesnevi Bakan Işın Çelebi, Rahmetli Turgut Özal ve Araplardan biri gelmiş, sema gösterisi yapılmış.

Semahane ’ye çıkılan yeri kimse görmesin diye kapıyı arkadan kilitlemişler, koşmuş kapıyı açmış, yüzü posta dönük olarak arka arka çıkmış, Postnişin Mustafa Holat’ın elini öpmüşler. Bakan Işın Çelebi, Turgut Özal’ın yanına gelmiş. “Ne yaptınız” demiş. Mevlevi usulü vedalaştık efendim. Mevlevi’ce görüştük, el öptük. “Cumhurbaşkanı da olsa bilecen usul budur. Mevlevilik’te karşılıklı el öpülür. Bunlar gönül alışverişidir.”

Fakir perişanda olsa, sev seni seveni, yerle yeksanise

Sevme seni sevmeyeni Mısır’a Sultan ise (parası pulu var)

Oğlunun acısını vermesin, Ona da senin acını vermesin  

Diye güzel dileklerde bulunurken ekledi; Dua iyi de mi?

İlk aşkım mesleğimdir.  Bir adam mesleğine âşık olmazsa başarılı olamaz. Kunduraya âşık olacaksın. Terziye âşık olacaksın. Mesleğime aşığım. Ayakta durmam, mücadelelerim âşık olduğum için, içinden gelir. Mesleğine âşık olmasaydın yükselemezdin. İşe sekize on kala koşarak gideceksin”.

Meram Yolu üzerindeki evini tarif etti. Ve Elini ağzına kapat,  bağır, ben duyarım seni

Uzun yıllar gazetecilikle uğraşan, hala da yazmaya devam eden, her zaman Konya kültürüne katkıda bulunan İhsan Kayseri’yi tanımak benim için bir onurdur. Duygusal, mesleğine âşık, sevgiyi ve nezaketi kendine ilke edinmiş İhsan Kayseri’ye sevenleriyle sağlık, huzur dolu nice güzellikler dilerim.

Sevgiyle kalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Rivahi Kalay Arşivi
SON YAZILAR