Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Konya’da DP-CHP Mücadelesi

Konya’da DP-CHP Mücadelesi

Hafızlığı bitirdikten sonra 16 arkadaşıyla birlikte rahmetli Tahir Büyükkörükçü Hoca’dan Arapça dersleri almaya başlayan Hasan Hüseyin Varol Hoca, 1950 yılında Tahir Hoca’nın genç ve son derece etkili bir hatip ve vaiz olması dolayısıyla ününün Konya dışına taştığını söylüyor. Demokrat Parti devrinde CHP’liler Tahir Hoca’nın bu durumundan son derece rahatsızlık duyduklarından dolayı bir CHP’linin ihbar etmesi üzerine, polis ve jandarmalar ders gördükleri mescidi basarak kendileriyle birlikte Tahir Hoca’yı da yakalayarak karakola götürmüşler. Gelin bundan sonrasını, DP-CHP arasındaki mücadeleyi ondan dinleyelim:

“Hocam ayrı bir odada, biz başka bir odada savcıyı bekledik. Akşama yakın savcı geldi, ifadelerimizi aldı ve saldı. Fakat, bu olay, şehirde bomba gibi patladı, halk galeyana geldi. Yeni iktidar olan Demokrat Partililer hareketlendi. Olay DP-CHP mücadelesi halini aldı. Hocamın vaizlik belgesini aldılar. Görev yaptırmadılar. Gazeteciler işi büyüttü. Derken İçişleri Bakanlığı tarafından vali, arkasından savcı ve hâkim başka yere tayin edildi. Hocamın vesikası yeniden verildi ve halk sükunete kavuştu.

Bu olaydan sonra Hocam Tahir Efendi bir daha talebe okutmadı.”

 

***

Araştırdım, o dönemin Konya valileri arasında Şefik Refik Soyer (1948-1950) ve Ferruh Şahinbaş (1950-1951) var. Sanırım hadise Şefik Refik Soyer’in valiliği döneminde vuku buluyor. Tayin edilen valinin yerine gelen vali Ferruh Şahinbaş da fazla durdurulmuyor.

 

Tek Parti Döneminden Bir Sahne

Talebe canlısı, psikolojiden çok iyi anlayan, halkla ilişkilerde usta olan Ağazade Osman Efendi’den tecvid dersleri alan Hasan Varol Hoca, Osman Hoca’nın Konya’nın merkez köylerinden Gödene köyünde öğretmenlik yaptığını belirterek onun ağzından şunları naklediyor bize:

“Köy çocuklarını resmi ders saatinden bir saat önce toplar, onlara Kur’an ve dini bilgiler öğretirdim. Devir tek parti devriydi. Kur’an okumak yasak, ilmihal öğretmek yasaktı.

Bu işlere karşı olan birisi beni şikayet etmiş. Bunun üzerine aniden bir müfettiş geldi. İlkbahar günleriydi. Ben okulda meşguldüm. Müfettiş yanıma geldi ve sorgulamaya başladı. Ters ters sorular sorunca öfkelendim. Başka bir kimde de yanımızda yoktu. Sınıfın penceresi açıktı. Adamın yakasını desteledim, ayağından da tuttum. Ulan sizin gibilerin geleceğini bilseydim, cephede düşmana tek bir kurşun bile atmazdım, dedim ve pencereden dışarıya fırlattım. Adam yuvarlandı gitti ve kaçtı. Sonra beni oradan başka bir okula verdiler.”

 

“Konyalı Adama Para Vermez”

Osman Hocam bir gün bana dedi ki: “Hafız! Bu sene, seni Akşehir’e göndereceğim. Ramazan’da orada mukabele okuyacaksın. Çünkü ben bilirim bu Konyalı adama para vermez. Siz büyüyüp gelirsiniz, yarın evleneceksiniz, para lâzım…”

1955’li yıllarda bile Konyalı, demek ki adama para vermiyor(muş). Bu kötü alışkanlığı nasıl, nereden ve ne şekilde kaptılarsa bilemiyorum (bilenler varsa söylesin) çok kötü bir alışkanlık olsa gerek. Konyalının bu kötü alışkanlığı bugün de devam ediyor. Konya dışından gelip bu kötü alışkanlığı kırmak isteyenlere engel olunuyor ki, bu da ayrı bir makale konusu.

 

Ayasofya Camii İmamı Müftü Oluyor

Hayatını ve hatıralarını “Yaşadıklarım ve Gördüklerim” adlı eserinde toplayan Hasan Hüseyin Varol Hoca, kendisini İstanbul’a yönlendiren hocasının, aslen Laz olan Akşehir Müftüsü Süleyman Efendi olduğunu ve İstanbul’daki Ayasofya Camii’nin hatibi iken câmî kapatılınca Akşehir’e sürüldüğünü ve dönemin Diyanet Reisinin, hoca efendinin değerini bildiği için Akşehir Müftüsü yaptığını dile getiriyor.

Konya’dan 25 TL harçlıkla Akşehir’e, Recep Ağa’dan aldığı 75 TL harçlıkla da trenle İstanbul’a gelen Varol Hoca,  Padişah II. Mahmut tarafından yaptırılan Tophane Nusretiye Camii’nde kaldıktan sonra Enderunî İsmaîl Efendi’den Kıraat ta’limi derslerini aldığını ve Sübhaneke’yi 45 günde ancak geçebildiğini söylüyor. Gönenli Mehmet Efendi’den günde aldığı bir lira ile geçinen Varol Hoca, Nusretiye Camii’ne müezzin olduktan sonra 55 TL maaş almaya başlıyor. İstanbul’daki iki sene tahsil hayatında Sultanahmet Camii İmamı Sadettin Kaynak’tan musikî dersleri alan Varol Hoca, “Mehmet Zahid Kotku Efendiyi, hâsseten Mahmud Sami Ramazanoğlu’nu devamlı takip ettim” diyor.

Konya’ya dönen Hasan Varol Hoca, İstanbul’da günde 1 lira harçlık alırken bu harçlık Konya’da 25 kuruş oluyor. Bunun 15 kuruşunu bir şeyler alıp yiyen hoca, diğer kalan kuruşa da ya dergi ya da gazete alıp okuduğunu söylüyor.

 

AZİZİZM DİYOR Kİ…

Hasan Hüseyin Hoca’nın bilinmeyen yönlerini öğrendiğimiz hatırat kitabı, gerçekten bir devre ışık tutuyor. Yarın da nasıl Türkçü olduğunu, “İslam’ım ilk emri Oku” dergisi, Şafak Gazetesi ile Anadolu’da Hamle Gazetesi’ne yazdığı makalelerinden bahisle bu sayfayı kapatalım.

 


agazade-osman-hoca-ve-h.-huseyin-varol.jpgaksehir-muftusu-suleyman-efendi.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR