Erol Sunat

Erol Sunat

MADEM Kİ VEFA VAKTİDİR!

MADEM Kİ VEFA VAKTİDİR!

Hz. Mevlana’nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri 7 Aralık 2019 Cumartesi günü başlıyor.

Hatırlarsanız, Anma törenleri sön dört yıldır temalarla tanınır ve anılır oldu.

2016 yılında Birlik Vakti temasıyla, 2017 yılında Kardeşlik Vakti temasıyla, 2018 yılında Selam Vakti temasıyla, 2019 yılında ise Vefa Vakti temasıyla bugünlere geldi. 

Madem ki, vefa vaktidir!

Birlikten, kardeşlikten, selamdan sonra vefa vaktine erişmiştir şehrimiz. Öyleyse, baştanbaşa vefa kesilmeli bu şehir!
Mevlana aşkına, vefa kesilmiş çok mu?

Bu şehirde ki vefayı nasıl anlatsak ki… Anlatılmaz yaşanır diye çok kullandığımız bir cümle var ya…

Konya, işte o türden bir vefa duygusuna sahip!

Bu vefa, bu şehre Selçuklu gibi kutlu bir medeniyetten emanet!

Birinci Kılıçaslan’ın devletine payitaht yapmasının bu şehre yüklediği o yüce misyondan emanet!

Haçlı Seferlerini durduran, Kudüs’e kalkan olan, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olmanın mührünü vuran Miryakefalon gibi bir zafer kazanan, Kılıçaslanlardan ve Sultan Mesud’dan emanet!

Başta Mevlana olmak üzere, mana postlarını bu şehre seren gönül erlerinden emanet!

Türk İstiklal Mücadelesinin sırtını dayadığı bu şehrin o günlerinden, o atmosferinden emanet!

Hz. Mevlana, “kendi toprağına vefa tohumu ek” demiş ya, yüzyıllardır bu şehre vefa tohumları ekiliyor!

Madem ki, vefa vaktidir;

Vefa çiçekleri açmalıdır bu şehrin sokaklarında, caddelerinde, semtlerinde, her köşesinde, bucağında.

 

VEFA HİÇ KİMSENİN TAPULU MALI OLMADI!

Vefa üzerine konuşanlar vefa kavramına nazire yapmışlardır hep. Vefa Bozacısından, İstanbul’un meşhur Vefa semtinden,  bir zamanlar Türkiye Birinci Futbol liginde fırtına gibi esen, şimdi Bölgesel Amatör Lig 9. Grup’ta mücadele eden Vefa futbol takımından dem vurulur.

Hatta sorarlar…

Vefa nereye düşer Abi?

Muhatabı, kimlere ve nerelere düşmez ki diye cevap verir.

Ve ekler…

Yere düşmesin yeter!

Ah vefa ah!  Bizler, vefa gösterenleri az aramadık!

Sonra da, işimiz çok, zamanımız yok, bir derdimiz vefa mı, diyerek, vefayı, vefalıyı, vefakarları aramaktan vazgeçtik!

Vefa, işgüzarlara göre, o akıllı geçinenlere göre,

Elini taşın altına koyamayanlara göre,

Vefasızlığın kol gezdiği her yerde, ben geldim diye o vefasızların karşısına çıkmalı, vefasızlar pılısını-pırtısını toplayıp alıp başını gitmeliydi!

Madem ki vefa vaktidir!

Dillerinden vefayı düşürmediği halde, vefaya vefasızlık yapmaktan keyif alanlar!

Katı kalpleri yumuşamayanlar,

İnsanlara bir sağ ol demeyi gururuna yediremeyenler, vakit vefa vakti denmiştir!

İşte o vefa, döndü dolaştı, “vakti vefa” olarak geldi şehrimize.

Vefasızların, vefalı gibi görünenlerin, vefaya sözüm ona sahip çıkanların gerçek vefayı görmeleri için geliyor!

Vefasızlar,  vefa bizimdir, bizim gösterdiğimiz duruş vefanın ta kendisidir deseler de,

Vefa hiç kimsenin tapulu malı olmadı, olması da söz konusu dahi değil!

Vefa, samimi insanların, Vefakârların yanında oldu hep.

 

 

 

VEFA PAZARLARDA SATILMAZ!

Vefalı insanlarla, vefasızları ayırmak zor değil dense de,  vefasızları vefalı olarak gösterenlerin sesi hep gür çıkar!

Siz, siz olun, hiçbir kimseye vefa göstermedikleri halde,  vefa bekleyenleri ve alınganlık göstermeye kalkanları iyi tanıyın! Vefayı,  şiir diye okuyanlara, şarkı olarak dilinden düşürmeyenlere,  vefa türküleri söyleyenlere de aldırmayın.

Vefa üzerine edebiyat parçalayanlara, gözlerinden yaşlar dökenlere, sözde duygu sağanaklarını vefa adına kelimelere, cümlelere yüklemeye özen gösterenlere kanmayın.

Vefa,  böylelerinin semtlerine değil uğramak, onlara selam da vermez, selamlarını da almaz!

Vefa, vefalıları, vefa gösterenleri, vefa gösterdiğini belli etmeyenleri arar!

Vefasız olduktan sonra, vefa ile barışık olmadıktan sonra, vefaya sevgi ve saygıyla yaklaşmadıktan sonra; Vefa ile başlayan, vefa ile biten cümlelerin süslediği afiş ve pankartlarla, şehri bir baştan bir başa donatsanız ne olacak?

Madem ki, vefa vaktidir!

Ben vefalıyım, biz vefalıyız, bizden başka vefalı tanımıyorum demek, vefalı olunduğunu göstermez, hele birde sayfalarında kendini vefalı gösterip, bunu yoruma açanlara ne demeli? Vefa yorumlara, beğenilere kurban olmayı sevmez, kaldırmaz!

Menfaatlere, açıkgözlüklere, alaverelere tavrı nettir. Bir seferliğine vefa olmaz! İş bitinceye, maksat hasıl oluncaya kadar geçerli kabul edilen vefa, vefa değildir!

Vefa göz boyamaya gelmez! Bir anlığına, üç beş dakikalığına, birkaç saatlik, birkaç günlüğüne geçerli olan vefa da olmaz!

Vefa pazarlarda satılmaz! Vefayı pazarlarda, kapalı kapılar ardında,  arayanlar varsa, nafile ararlar!

Vefanın en büyük özelliği nedir bilir misiniz?

Vefa taklit edilemez! Göz boyayanların, vefası olmayanların foyası bir süre sonra ortaya çıkar.

Günümüz gerçek vefa sahibi insanlara, vefakar insanlara en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir zaman diliminin içinden geçiyor.

Hemen yanı başımızda olan vefayı göremeyen gözlere sahibiz. Onun için,  vefayı yitirdiğimizi, kaybettiğimizi sanıyoruz!

 

KULA VEFASI OLMAYANIN HAKK’A VEFASI OLMAZ..!”

Vefayı gün ışığında elimizde kandille, gözümüzde mendille arar hale geldiğimizi, vefalı bir dosta yıllardır hasret gittiğimizi, vefalı bir davranış görmeyeli bayağı uzun bir zaman olduğunu anlatanlar, ne oldu o güzelim vefaya?

Madem ki, vefa vaktidir!

Nerede vefa? Neden hiç kimsede vefa kalmadı diye seslenenlerdeniz?

Kime sorsalar, vefa yok diye vefasızlıktan şikayet eder durur! Vefa sırra kadem basmadı ya…

Madem ki, vefa vaktidir!

Ey vefa! seninle bu şehrin bir sokağında, bir caddesinde, bir bucağında yeniden karşılaşacağız, yeniden buluşacağız, yeniden tanışacağız demektir.

Ve elbette sana soracağız ve diyeceğiz ki…

Bizi sensiz kim bıraktı! Bizi senden kim uzaklaştırdı? Seni bize kim yabancılaştırdı?

Hiç kimsede vefa kalmadı diyen yalancılar! Felaket tellalları! Ya sizlerde? Sizlerde vefa var mı, vefa kaldı mı?

Madem ki, vefa vaktidir! Aynı zamanda Hz. Mevlana’yı dinleme vaktidir !

Bakın o ne diyor, ”Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen.  Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz..!”

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR