Erol Sunat

Erol Sunat

NE İÇECEN DAYI?

NE İÇECEN DAYI?

Geçtiğimiz hafta, Konya dışından misafirim vardı.

Şehir merkezinde bir mekana oturduk.

Az sonra bir delikanlı geldi, bana doğru dönerek sordu.

Ne içecen dayı?

Ardından misafirime döndü…

Sen ne içecen dayı?

Birer sade maden suyu söyledik…

Maden sularını getirdi ve masaya koyarken dedi ki…

Buyur dayı…

Kalkacağız,  hesabı nereye ödeyeceğimi sordum.

Karşı da kasa var dayı dedi, oraya öde…

Ne içersiniz demek yok!

Buyurun demek yok!

Hoş geldiniz zaten yok!

Yine bekleriz, yine buyurun demenin kenarından geçmek yok!

Argo konuşmayı marifet sayan, bu tür konuşmadan vazgeçmeyen, konuşması, hitap şekli, müşteriye yaklaşımı işletme sahibi tarafından kontrol edilmeyen bir personel!

O personele,

Bir daha müşteriye “dayı” dediğini duymayacağım!

Bu ilk ve son olsun!

Değilse burada çalışamazsın diyemeyen işletme sahibi, şehrinin ve mekanının prestijini, imajını düşünmek zorunda değil mi?

Düşünmüyorsa, yarın asabi, sinirlerine hakim olamayan bir müşteri;

Sen ne biçim konuşuyorsun diye bağırsa,

Çağır şu işletme sahibini diye, işletme sahibine bir araba laf saysa ne olacak?

Şehrin merkezinde yer alan mekanlar ve işletmelerde, “emmi-dayı” misali hitaplar kesinlikle olmamalı…

Bu türden muhabbetler devam ettiği takdirde,

İşletmenin itibarı,

Geleceğini olumsuz yönde etkilendiğinde,

Ben bugüne kadar kime yaptım ki,

Kime ne zararım dokundu ki gibi gerekçeler insanları kurtarmaz!

Bu şehrin turizmi, işletmelerin durumu,  gelen misafirlerin memnuniyetsizliğinden kaynaklanan ağır yaralar alır.

 

TURİZM NEZAKET DEMEKTİR!

Turizm şehriyiz diye ortaya çıkmak, övünmek, bizden daha fazla turizm şehri olmayı kimse hak etmiyor diye ahkam kesmek güzel şey.

Turizm şehri olmak,

Şehrimize gelen yerli ve yabancı misafirleri ağırlamak,

Ev sahipliğini müşteri memnuniyetini esas alarak yapmak,

Tatlı dilli, güler yüzlü davranmak turizmin olmazsa olmazı.

Ancak biz bu konuyu fazla ciddiye almıyoruz.

Bu işi bilen insanlara, işinin ehli, erbabı olan insanlara çok fazla rağbet etmiyoruz.

Hemen birçok işletme,

İşini en kestirme,

En ucuz,

Olabildiğince az masraflı ve mali yük getirmeyen,

Az ve vasıfsız personelle yürütme sevdasında…    

Böyle olunca da, gaflar patlıyor!

Devrilen çamların yarattığı memnuniyetsizlik geçiştirilmeye çalışılıyor!

Üç gün sonra unutulur geçer, denmesi çare değil!

İnsanlar gördükleri olumsuz yaklaşımı unutmuyorlar!

Unutmadıkları gibi, anlatıyorlar, paylaşıyorlar!

O işletmelerde, bu yanlışlıkların tekrar etmeme garantisi var mı?

Olacak inşallah denmesi yetmiyor!

Hem müşteri kaybı demek olan, hem de şehrin imajını zedeleyen nezaketsiz tutum ve davranışlardan ders almaya, ders çıkarmaya niyetimiz var mı? Bu sorunun şimdilik kaydıyla cevabı yok!

Turizm nezaket demektir…

Nezaket demektir amma,  bu yaklaşım hissedilmediği ve gösterilmediği zamanlarda şehrimiz kaybediyor.

Nezaketli davranışları gördüğümüzde ise,

Müşterilerine saygıda kusur etmeyen, insanları kapılarda karşılayıp, kapılara kadar uğurlayan,

Vasıflı, kaliteli, nitelikli personel çalıştıran işletmelerimizin var olması şehrin ve turizmin yüzünü ağartıyor, yüzünü güldürüyor.

 

KARŞILAMAK, AĞIRLAMAK VE UĞURLAMAK BİR SANATTIR!

Turizm bir şehrin tarihi ve tabi güzelliklerini gözler önüne seren, ortaya çıkaran, onları tanıtan, şehirleri birer cazibe merkezi, çekim merkezi haline getiren ince ve nahif bir kültürdür.

Bu kültür nezaketle, zarafetle, hoşgörüyle ve anlayışla yoğrulmuştur.

Gelenin, bir daha gelmek için can atması,

Birçok insana sizin şehrinizi,

Sizin işletmelerinizi tavsiye etmesi,

Sizden göreceği yakın ilgiyle yakından alakalıdır.

Gelen insanları, nezaketle karşılamazsanız, kaba-saba davranırsanız, itici bir şekilde hitap ederseniz,

Gelen ziyaretçiler ya transit geçerler,

Ya bir bardak çayınızı içmezler,

Ya da şehirde kalmak için kendilerince bir sebep olmadığını düşünürler.

Çünkü, şehrimize gelen misafirlerle aramızda geçen diyalogların, daha kibar, daha bir zarif olması gerekiyor.

Ne mi diyelim? İşletmelerimizin, mekanlarını tercih eden, mekanlarına gelen misafirleri, ziyaretçileri karşılayan, ağırlayan ve uğurlayan personelleri konusunda daha seçici davranmaları, şehrimizin ziyaretçi trafiğini ve turizmini çok daha farklı ve olumlu bir konuma taşıyacaktır.

 

SEVGİLİ OKURLAR!

İşletmecilerimiz, ucuz maliyet hesabıyla, mekanlarına gelen müşterilere ne söylediğini, nasıl davranacağını bilmeyen, müşteriyle ilgilenmeyen inadına geç gelen, istenilenleri geç getiren, çağrıldığında duymayan insanları çalıştırmayı kendi çıkarlarına uygun gördükleri müddetçe,

“Ne içecen dayı?

Diye soranların sayısında artış gözlenmesi kaçınılmaz olacak gibi diyenler dileriz yanılırlar,

Ve yine dileriz ki,

Şehre yakışan mekanlar kuran işletmeci kardeşlerimiz,

Bu güzel mekanlarda,

Mekanlarına değer katan, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkaran insanlar görevlendirerek,

mekanlarımıza bakış açısını, olumsuzdan olumluya döndürebilirler.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR