Erol Sunat

Erol Sunat

Seçim Hikayesi

Seçim Hikayesi

Seçimler mihenk taşıdır denmiştir. Aday olanlar, ne kadar oy varsa hepsine birden talip olsalar da, oy bu, çantada keklik değil ya, verileni olur, verilmeyeni olur, gideni olur, dönüp geleni olur, adam seçeni olur, seçmeyeni olur. Bir kızgınlığa verileni olur.

Netice de, adaylar seçildiklerinde onlara oy verenlerinde vermeyenlerinde seçileni olmuşlardır.

Böyle durumlara ne mi demek lazım?

Kiminin oyu, kiminin duası diyelim de, laf ortaya düşsün.

Önemli olan seçilenlerin insanların yüzünü güldürmesidir.

Siyaseti adayların yüzünden, oturup kalkmasından, konuşmasından, hatta hal hatır sormasından bilen insanlar vardı bir zamanlar. Onlar derlerdi ki;

“İnsanların yüzünü güldürenin, Mevlam’da yüzünü güldürür.. Amma günümüzün adayları bir tuhaf. Elini sıktığın, selam verdiğin, halini hatırını sorduğun her insanı oy olarak görmeyeceksin. Oy olarak gördün mü, vatandaş adamın yüzünün ekşimesinden, gözünün ferinden, adım atışından, çalımından bilir, ne niyette olduğunu.”

Bundan elli yıl kadar öncesi, yol yok, yol olan yerde asfalt yok. Stabilize yol dahi az mı az. Adına şose denilen o yollar oldu mu nimet bilindiği zamanlar.

Yolların bir çoğu yazın tozlu topraklı…

Kışın çamurdan geçilmez bir vaziyette…

Geçmişte Belediye Reisliği de yapmış Vekil adaylarından biri, onu Reislik yaptığı dönemde yalnız bırakmayan iki arkadaşıyla birlikte düşmüş yollara…

Seçilecek bir sıradaymış amma, rakipleri de hatırı sayılır insanlarmış.

Kendini en fazla destekleyen bir bölgeye biraz da moral kazanmak, moral depolamak için uğramaya karar vermiş Vekil adayı…

Arabaya binerken, direksiyon başında olan arkadaşı;

Reis Bey demiş bugün nereye uğrayalım?

Valla demiş, azıcık moral kazanalım diye, kendi köyümün olduğu ilçeye doğru bir uzanalım, derim.

İsabet demiş iki arkadaşı…

Tam şehirden çıkıyorlarmış ki…

Yol üstünde karı koca yaşlı bir çift el kaldırmışlar.

Adayın yanında oturan arkadaşı, Reisim demiş ben öne geçeyim, şu ihtiyarları alalım sevaptır.  Bu insanlar her tarafta sizi anlatırlar, siyaseten beklemediğiniz bir dönüşü de olabilir.

Reis Bey az biraz düşünmüş!

Tamam dur demiş dur, bu yoldan kolay kolay ne kamyon geçer, ne de bir araba!

Al şu insanları…

Araba az ileride durmuş, ihtiyarları çağırmışlar.

Yaşlı insanlar, oturmuşlar adayın yanına.

Araba tekrar yola koyulmuş.

Adayın önde oturan arkadaşı, bir şeyler sormaya çalışmış cevap veren yok.

Reisim demiş belli bu ihtiyarlar duymuyorlar.

Muhtemelen sağır olabilirler.

Aday, işaretle sor bakalım demiş, gidecekleri köy hangi istikamette?

Adam eliyle bir şeyler söylemeye çalışmış.

Arkadaşı, yakın bir köymüş Reisim demiş, on kilometre filanmış. Eliyle öyle demek istiyor, ben öyle anladım.

İhtiyarların el işaretleriyle tarif ettikleri yoldan başlamışlar ilerlemeye.

Birkaç köy geçmişler, adam her defasında başıyla burası değil diyormuş.

Bu arada yarım saat filanda geçmiş.

Adayın sıkkın olan canı daha da sıkılmış.

Ulen arkadaş demiş uyduk senin aklına…

Sevaptır Reisim!

Sevaptır anladık da, iki oy kazanacağız diye, dünya kadar oy ve zaman kaybettik bu arada! Çoktan ilçeme varmıştım. Orada bir karşılama heyeti bizi bekliyor.

Yapma reisim!

Ne yapması be… Bunlar bana oy verse ne…vermese ne…

Hem verecekleri ne malum!

Varsın iki oy olmayıversin!

Ayıp oluyor Reisim!

Bak kızdınız diye üzüldü insanlar,

Allah bilir korktu insanlar…

Başlatma ayıbından!

Sen demedin mi bunlar sağırmış diye…

Duymadıkları bir şeyi anlatamazlar!

Hem anlatsalar da kimse inanmaz! Arabamıza almışız götürüyoruz köylerine kadar.

Yapma Reisim, yaptın bir iyilik, başına kakma insanların, günahtır!

Reis söylenmeye başlamış;

Şeytan diyor ki, indir şunları şuracıkta, nasıl giderlerse gitsinler, dön git seçim mahalline!

Az biraz sabır Reisim, belki de geldik geleceğiz, kiminin oyu, kimin duası demişler.

Biraz daha gitmişler, bir köye doğru yaklaşırken ihtiyar adam, eliyle şoföre dokunmuş.

Gelmişiz Reisim demişler öndekiler

İhtiyarların köyü burasıymış!

Aday, oh be demiş, çok şükür!

Size kalsa akşama kadar gitsek gideceğiz!

Köyün içine girmişler.

Arabayı kullanan adam aracı durdurmuş.

Reis yine başlamış konuşmaya;

Nihayet gelebildik demiş, neredeyse bir saat oldu! İyilik yapacağız diye kim bilir neler kaybettik haberiniz var mı?

İhtiyar karı koca arabadan inerlerken…

Reis kendi kendine söyleniyormuş...

Şu talihe bak demiş. Sabah sabah iki yolcu al, hem sağır olsunlar, hem de benim seçim bölgemin dışında otursunlar!

İyilik meleği misin arkadaş?

Ne işin var kuş uçmaz kervan geçmez bu köylerde!

İşte o an, yaşlı adam geriye doğru dönmüş!
Sağ ol Reis Bey demiş, sayende köye geldik, geldik amma, dünya kadar da laf yedik!

Reis Bey şaşkın gözlerle yaşlı adama bakarken…

Yaşlı adam sözlerine devam etmiş;

Hanımın kulakları duymaz amma demiş, evvelallah benim kulaklar sapasağlam, Hadi hoşça kal.

Ha… bir şey daha söyleyeyim, bu köy senin seçim bölgenin içinde. Hadi hoşça kal!

Zaman zamana, Yol yola, seçim seçime, huy huya, yaklaşım yaklaşıma, köy köye, aday adaya, oy veren oy verene benzer demişler.

Bir kıssadır anlatılan. Kıssalar gerçeklerden hareket eder.  Her kıssadan bir hisse alına denmesi bu sebeptendir.  Geçmişten esintiler vardı kıssalarda. Onun içindir ki, hiç kimse ne üzerine alına, ne gönül koya…

Sürçü lisan etmiş isek affola…

Bir başka sefer daha güzel bir hikaye anlatırız inşallah.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR