Erol Sunat

Erol Sunat

Şehir İçin Koşmanın Neresindeyiz?

Şehir İçin Koşmanın Neresindeyiz?

Bir şehirde insanlar, o şehrin uğruna koştukça, şehirler şenlenir, gururlanır, yücelir, içi içine sığmaz! Koşmak coşmak demektir, koşmak hareket demektir. Canlılık demektir, şehri şevke getirmektir. Renktir, ahenktir.

İnsanlar kadrinizi kıymetinizi bilmese de, şehir vefalıdır, kıymetinizi de bilir, sizi unutmaz da, unutturmaz da…

Lakin koşmayanlar için, koşanları kıskananlar için, çekemeyenler için koşan insan, engellenmesi gereken, durdurulması gereken, önü kesilmesi gereken insandır. Koşanı durdurmak demek, şehrin elini kolunu, yolunu bağlamak demektir.

Bir şehrin durması ise, şehrin ıstırap çekmesidir, için için ağlamasıdır. Feryadının duyulmamasıdır.

Bırakında insanları koşsunlar, şehri uçursunlar, şehrin dinamiklerini harekete geçirsinler deseniz ne çare!

Siyasette, ticarette, sanatta koşan insanları ne kadar sevdiğimizi hiç düşündünüz mü?

Yada takdir ettiğimizi?

Yalandan dahi olsa desteklediğimizi, destek olduğumuzu, destek verdiğimizi…

Koşan için, neden koşuyor? Nereye koşuyor? Durup dururken bu ne koşusu? Buna kim koş dedi?

Koş diyen oldu da bizim mi haberimiz yok!

Diyenlere, yaygara ve patırtı koparanlara hiç kimse çıkıp da,

Koşanın birilerinden izin almaya ihtiyacı mı var?

Yoksa bir mecburiyeti mi, diye karşılık vermemesi, yada böyle bir şeyi aklına getirmemesi sizce de manidar değil mi?

*****

Koşan insanın koştukça nefesinin açıldığını, açılacağını bilen bilir. Ancak o koşu, ne gerek vardı böyle koşuya diyenleri rahatsız eden bir koşudur. Koşanları koştukları kulvarlarda rahat bırakmamak, engellemek, mani olmak, önüne set çekmek koşamayanların, koşmaya karşı olanların marifetidir.

Bu şehrin koşan insanları her devirde vardı, sayıları bazı dönemlerde arttı, bazı dönemlerde parmakla sayılabilecek kadar azaldı.

Ancak engel olanlar, engel olmaya çalışanlar, her devirde hiç eksilmediler.

Şehrin iyiliğine, hayrına kim ne yapsa karşı çıktılar, karşı koydular.

Fakat dediler, ama dediler, ancak dediler, lakin diye her lafın önüne geçtiler, koşanların kulvarlarını değil koşacak, yürünemeyecek hale getirdiler!

Ve bunu bir marifetmiş gibi ortaya döktüler!

Bu kadar eforu, çalışma ve şehre bir şeyler vermek noktasında gösterselerdi, şehrin yolu ardına kadar açılırdı.

Koşan insanların önünü kesmekle, koştukları kulvarları daraltmakla, şehri kilitleyenler, set üstüne set çekenler, ne kazandınız bugüne kadar?

Son pişmanlık ne zaman fayda verdi ki…iş işten geçtikten sonra, çok pişmanım, yanlış yapmışım, engellediğim o insanlar hakkını helal etsin deyince, öbür tarafa huzur içinde mi gidilecek?

*****

Bu şehrin değişik kulvarlarında koşan, koşmaya hazır olan, koş denilmeyi bekleyen, kendiliğinden, hiç kimseden bir şey beklemeden, beklentisi olmadan koşan insanlar vardı. Halende var!

Hangi birini gördük!

Hangisinin elinden tuttuk?

Hangisine gel dedik?

Hangi başarılı insana yanındayız dedik?

Hangisine gel bu şehrin sana ihtiyacı var dedik?

Hangisinin yolunu açtık?

Hangisini teşvik ettik?

Bu soruların cevabı yok!

Bu şehirde koşanlar, engelleyicilere ve engellemelere rağmen koştular!

Neden koşuyorlar, neden engelleyemiyoruz diye hırs yaptık, sinirlerimiz boşaldı, koşanı sevenlere dahi düşman olduk, gönül koyduk!

*****

Bir yere getirdiğimiz insanlara nedendir bilinmez tahammülümüz olmadı!

Çünkü, oturdukları yerde her daim huzursuz ettik onları!

Adamları şikâyet etmediğimiz yer kalmadı!

Yüzüne karşı övdük, ardından hakkında, aleyhinde dosyalar hazırlayıp, yollara düştük!

Kimi işimize gelmedi!

Kimi yarın bizi yerimizden eder diye düşündük!

Kimi pişmiş aşa su katmaya başladı diye aklımızı karıştırdı!

Kimi için bu kadar da dürüst olunmaz, doğru-düzgün olunmaz diye isyan ettik!

Kimini resmen kıskandık!

Sonrası taşlamak, taşlatmak ve çamur atmaktı.

Gözümüzü kırpmadan o işlere de soyunduk!

Üstelik bunu şehir için yaptığımız iddialarında bulunduk…

Sandık ki şehrin haberi olmaz, şehir duymaz, görmez…Ne bilsin ağzı-dili konuşmaz şehrin…Gözü yok, görmez, kulağı yok duymaz diye bildiğimizi okuduk!

Bu arada şehirde ne iş varsa yarım kaldı!

Meydanlar boş kaldı! Issız kaldı! Kulvarlar ise bomboş…

Yalandan göstermelik kulvarları kulvardan sayıyorsanız, ya hiç mi kulvar görmedin, yada kulvar nedir bilmiyorsun demezler mi?

*****

Koşan insanlarla birlikte koşmayı, yanında olmayı neden sevmediğimiz, neden istemediğimiz belli değil mi?

Bugün çektiğimiz sıkıntı, içinde bulunduğumuz açmazlar, boş kalan kulvarlar, yarışları ötelemeler, koşanları kenarlara almalar, biz koşmak isteyene me zaman engel olduk, engel çıkardık ki diye nağme çekmeler!

Bunlar olduğu müddetçe, koşmayı sevenlere imkan tanınmadığı müddetçe, bu şehir istese de koşamaz!

Madem ki bu şehrin koşmasını istiyorsunuz, madem ki bu konuda samimisiniz…

Gösterin o zaman?

Bu şehir kültürde, sanatta, turizmde, hasılı olması gereken cümle alanda ve kulvarda kendini de aşsın, bendini de…Buyurun meydan sizin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR