Erol Sunat

Erol Sunat

Ufuk!

Ufuk!

Güzel Türkçemizde çok güzel kelimeler ve kavramlar var. Bu zenginliği, diğer dillerde bulabilmeniz mümkün değil.

Bu kelimelerden bir tanesi de “ufuk”.

Şehirlerin gözbebeğidir ufuk!

Hayalidir!

Zümrüdüanka’sıdır!

Peşine düşülenidir!

Ufku olanın, hayali olur.

Hayali olanın hedefi!

Ufku olanların, zengin bir ufka sahip olanların peşine takılan şehirlere yetişemezsiniz.

Eğer ufku olan, hayalleri olan evlatlara sahip bir şehirseniz…

Ve bu evlatlarınıza kol kanat geriyor…

Engellemiyorsanız…

Yürüyün yürüyebildiğiniz kadar!

Koşun koşabildiğiniz kadar!

Hatta kanatlanın uçun, uçabildiğiniz kadar!

Ufuk böyle bir şey!

Ufku olanda;

Kıskançlık olmaz…

Hasetlik olmaz…

Sen-ben olmaz!

Sizden-bizden hikayeleri önem arz etmez!

Ufku olanları, birileri seçmez, birileri tayin etmez!

Çünkü, ufku olmak, Allah vergisidir.

*****

Bir insana o ufku bağışlayan Allah, ona sevgi dolu bir kalp bağışlar. Engin bir hoşgörü bağışlar. Anlayış bağışlar. Önsezi bağışlar. İleri bir görüş bağışlar.

Benim ufkum geniş demekle ufku geniş olunmaz diyelim de laf ortaya düşsün!

Yaşadığımız şehir de ufku geniş olan insanlar elbette var!

Konya bir Başkent!

Bir Başkentte tarih boyunca her ne olduysa, her ne yaşanmışsa bu şehirde de onlar yaşandı…

Bu şehir, Emir Sadettin Köpek gibi, hırsını yenemeyen, hırsının önüne kendi dahi geçemeyen Emirler, Vezirler gördü.

Hatiroğlu Şerafettin Bey gibi ülkesi uğruna gözünü kırpmadan, ülkesine hayatını adayan kahramanlar gördü.

Uluğ Keykubad’lar, Kılıçaslanlar gördü…

Konya; Hz. Mevlana’yı gördü. Şeyh Sadrettin Konevi’yi gördü…Enbiyalar ve Evliyalar şehri olma şerefine erişti. Onun içindir ki bu şehir, ufku olan insan sıkıntısı çekmez! Yeter ki, engelleyen, önünü kesen olmasın!

Konya’yı Anadolu’nun diğer şehirlerinden ayıran en büyük özellik, ufku olanlarla, ufuksuz olanların hikayelerini, gerçeklerini ve sırlarını dolu-dolu yaşayan bir şehir olmasıdır.

*****

Bu şehrin meydanlarında çok nutuklar atıldı. Bu şehrin gözünü kimse boyayamaz! Gözünün içine baka baka yalan söyleyemez. Ben yaptım oldu diyemez!

Derse kendi kaybeder. Yalan söylerse, oyun oynarsa foyası çabuk ortaya çıkar!

Konya anlayana, idrak edene, bakmakla görmek arasındaki o ince çizgiyi yakalayanlara tam anlamıyla bir sınanma şehridir!

Bu şehir nice ayakları yere basmayanlar gördü…

Nice ben-ben diye koşturanlar gördü…

Nice kendini ön plana çıkaranlar, ben olmazsam, bu şehir olmaz diyenler gördü…

Nice adam seçenler, taraf tutanlar gördü.

Ne oldu?

Şehir hangi birine itibar etti?

Konya gibi şehirler, ufku olanın, şehir üstüne bir hayali olanın peşi sıra yürür.

Bir Başkente yakışanı yapar yani…

*****

Eğer bu şehrin tarihine uzaksanız, kültürüne aşina değilseniz, değerlerini pas geçmek gibi, es geçmek gibi düşünceleriniz varsa, gelin yol yakınken bu işlerden vazgeçin!

Hele hele bu konularda edebiyat parçalamayı da düşünmeyin.

Başkentler, ey şehrim seni çok seviyorum, senin için ölüyorum diyen yaygaracıları, yalancıları, göz boyayanları ve goygoycuları hiç sevmediler!

Çünkü, seven sevdiğini reklam etmez! Sevdiğini anlattırmaz. Sevgisini ilanı aşk eder gibi ifşa etmez, şehir onu sevenleri bilmez mi, görmez mi? Siz bu şehri sevgileri, sevdaları görmezden gelen bir şehir mi sanıyorsunuz?

Her kimin ufku varsa, şehir bilir. Şehir takdir eder. İnsanlar o ufuk zenginliğini nesilden nesle değişik bir şekilde anlatır. Sonra birde bakmışsınız efsane gibi olmuş o anlatılanlar.

Ufuk insanlara verilen unvan sanılıyor! Ufku olanlar toplanmışlar, şehrin ufkunu açacaklar, ufkunu açmak için çalışacaklar gibi havalar esiyor. Şaşırdınız galiba? Böylesi toplantılarda ve topluluklarda olsa olsa ufuksuzluktan başka bir şey bulunmaz!

Beni bu havalar mahvetti diyen Orhan Veli haksız mı?

Şehirlerin önündeki engel, önündeki handikap işte bu havalar, bu havalanmalar, bu ayakları yere basmamalar!

*****

Ufku olan, benim ufkum var demez, haya eder. Ben şehrin ufkunu açacağım demez, varsa ufku, açar şehrin ufkunu, sonrasında şehir de yaşayanlar konuşur onun ufkunun var olduğunu…

Ah ufuk ah!

Ufku olanın peşinden gidilir cümlesini unuttuk biz!

Ufku olanın değerini, kıymetini, fırlatıp kenara attık biz!

Bizim ufkumuz geniş, geniş ufuklu arkadaşlarımızı topladık, şehrin ufkunu açacağız, bizden başka kimse bu şehrin ufkunu açamaz diyenlere, yaşa, var ol diyoruz, işte bizim ufkumuzu açacak olanlar diye alkış tutuyoruz!

Bunlar kim mi?

Kürsü ufku açıkları!

Gerçek ufku açık olanları bulduğumuz ve onların peşi sıra yürüdüğümüz gün göreceksiniz, ufuk ne, ufku olmak ne, şehrin ufkunun açılması ne?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR