Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Ülkelerin En Güzeli-1

Ülkelerin En Güzeli-1

Şairin dediği gibi: Güneşin başka doğar, ay’ın bir başka, şehrin başka güzel, köyün bambaşka. Ramazan sonrası projelerimiz için yine yollardayız. Dünyanın en iyi havayolu şirketi ile ilk Şırnak, Şerafettin Elçi Havaalanına iniyoruz. Ziyaretlerimizi yapıp, bilmediğimiz yollardan, hem de terörün yıllardır sıkıntı verdiği dar yollardan Siirt’e, oradan da Batman’a geçeceğiz.

Haritada yol virajları görülüyordu ama yola düşünce daha da bir keskinleşti virajlar. Daha da ötesi yükseklikleri iki bin metreleri geçen geçitler, vadiler, platolar arasından geçiyoruz. Şırnak merkezinin arkasında ki yüksek dağların en tepesinden dar bir vadiden aşağıya iniyoruz. Hedefimizde Eruh var. Eruh kırsalı adını terör ile eşdeğer çok duymuştuk. Oldukça yüksek ve dar vadilerden, yılan kuyruğu gibi kıvrılan yollarda arabamız 60 km yi geçmiyor. Bir iniyor, bir çıkıyoruz. Önümüze bir akarsu yatağında otlatılan siyah keçi sürüsü çıkıyor. Kızılsu denen bu yerde keçi çobanları (sahipleri) ile kısa bir sohbet ediyoruz. “Terör bitti abi, bundan memnunuz, işimize bakıyoruz” diyorlar.  

Bir saat kadar daha yol gidiyor, yine yüksek bir dağdan aşağıya, yeşil bir vadiye sallanıyoruz. Bir süre sonra sağımızda bir tesis beliriyor. Acıktık, duruyoruz. Yan sofrada ki 5-6 kişilik gruba ve yediklerine gözüm takılıyor. İrice, bıyıklı ve keskin bakışlı olanına laf atıyorum: “afiyet olsun, bu kadar da çok yenmez ki”. Niyetimi anlıyor ve gülerek “buyur abim, beraber olsun”. Bu tavır güven veriyor. O bölgenin güvenlik sorumlusu aslan parçası evladımız ve sofrada ki yöre eşrafı ile kısa bir sohbet sonrası “bir emrin olursa bekleriz hocam” hitabı karşısında biraz da duygulu bir tavırla ayrılıyoruz.

Yollar bitmiyor ki. Yine vadiler, yeşil alanlar, bazen de zirvesi çıplak dağlardan geçiyor, Dicle’nin bir kolu Botan’â (Uluçay) ulaşıyoruz. Çok sayıda yeni köprüler, barajlarla karşılıyor, huzurlu yollar uğurluyor. Şırnak-Siirt arası 100 km kadar olan yolu neredeyse 3 saatte alıyoruz.

Siirt’i gezme-görme şansımız yok. Bitki deseni ve iklimi ile Siirt bir başka görülüyor. Kırmızı-siyah verimli toprakları olan bölgede, Siirt fıstığının kalitesinin nereden geldiği anlaşılıyor. Kurtalan üzerinden Batman’a ilerliyoruz. Kurtalan ismi beni çocukluğuma taşıyor. Doğu ve Güneydoğu tren hatlarının tümünün köyümden geçerdi ve Kurtalan Expresine kullandığım trenlerden biriydi. Son istasyon Kurtalan olduğu için trene Kurtalan Expresi denmişti. Bu istasyonu da görüyorum.  

Geceyi Batman da geçiriyoruz. Pala İbo'nun dönerini tadıyoruz. Önceki yazılarımda da bahsettim, zengin ve gelişmiş yöreler burası. Tüm gün boyunda Batman-Diyarbakır arazilerindeyiz. Kuraklığın buralarda da mahsule ne derecede zarar verdiğine yakından şahit oluyoruz. Kuru tarımda hâkim olan buğday, arpa ve mercimeklerin % 50 lere varan kurak zararı ile karşı karşıya olduğu görülüyor.

Akşamüzeri Ergani ve Maden üzerinden Elazığ’a geçiyoruz. Elazığ’a bu hattan da ilk defa geçiyorum. Kıvrımlı, yeni ve keyifli bir yol. Maden sanatçı diyarı. Aklıma sevdiğim sanatçılar Fatih Kısaparmak ve Mustafa Keser geldi. Maden de yol üstünde suyu ile meşhur bir durakta yemek alıyoruz. Yine yeşil, dar ve yüksek dağlarla çevrili yollardan geçerek Hazar Gölü havzasına ulaşıyoruz.

İlk defa gördüğüm bu havza ve göl tam bir tatil cenneti. Yaklaşık 30 km lik göl kenarı tamamen site ve lüks özel evlerle dolu denebilir. Pandemi zannederim en çok onların işine yaramış. Neredeyse tamamı faal durumda. Serin ve tatlı bir esinti vardı. Oldukça da fazla dinlenme ve tamamına yakını balık ikramı olan lokantalar görülüyordu. Her birinin önünde 10-15 kadar araba duruyordu.  

Yolculuğumuz daha bitmedi. Bu bölüme ancak bu kadarını sığdırabildim. Her uğradığım, durduğum yerde ki insanlarla daha çok yöreye ait sorularım ve sohbetlerim oluyor. Sıcak sohbetime karşı candan dönüşler almak çok güzel. Bu arada üreticilerin de dertlerini ve sevinçlerini paylaşma fırsatını buluyor, ülkemi ve insanımı daha iyi tanıyorum. Bu da bana güç, enerji ve tükenmeyen heyecanımı veriyor. Ülkem ve insanımla uğraşan, bizi küçük gören mihraklara “Ülkem ülkelerin en güzelidir” diyorum.

Rabbim huzurumuzu bozmasın dileklerimle, kalın sağlıcakla.

        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR