Türkiye’de demokrasi şenliği yaşanıyor. Türk halkı tercihini istikrardan yana kullandı. Tarihî Anayasa değişikliğini kabul etti. Aradaki fark küçükmüş zafer değilmiş. İstanbul’da hayır oyları öne geçmiş. İzmir’de fark açılmış, Ankara’da başa baş tablo varmış. Hepsi hikâye.. Maçı kim kazandı siz ona bakın. ‘Evetçi’ler..

Hakem; Yüksek Seçim Kurulu da bu sonucu bir şekilde onayladı mı?

“Evet.”

Mühürsüz oy pusulasına yapılan itirazlar kuru gürültü. YSK’nın kararları Anayasa Mahkemesine götürülemiyor. Kaldı ki; böyle bir uygulama ilk değil. Sonra düşünün zarfın dışı mühürlü olsa ne olur, olmasa ne olur!

İçindeki pusulada yazılı olan önemli değil mi?

Referandum sonrası yapılan itirazlar, oyların birbirine çok yakın olması nedeniyle başlatılan meşruiyet tartışmaları, muhalefetin erken seçim çağrılarının başlamış olması ve Batı’dan gelen ilk tepkiler, gündemin yeniden ekonomi olmasının önündeki engeller olarak görülmeye başladı. Belki de bu nedenle, referandumdan “evet” çıkması halinde kurlarda beklenen hızlı düşüş sınırlı oldu, kurların dalgalı seyri yeniden başladı.

Bunun için atılacak adımların, ancak piyasalara ve iş alemine yeniden güven vermekle başlayabileceğini açıkça söylemek gerekiyor. Ekonomideki aktörlerin yeni bir büyüme hareketine dahil edilebilmesi için, zayıflayan mali dengenin yeniden kurulup, herkesin önünü görebilmesini sağlayacak reformların, yapısal tedbirlerin ve takvime bağlanmış önceliklerin kamuoyuna sunulup ikna edilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Burada özellikle belirtmek istediğim kamuoyunun güvenini kazanacak zemin oluşturulması gerektiğidir. Ekonomi cephesinde, ‘sanayi ve istihdam’ dostu, tarım sektörüne yepyeni bir perspektif kazandıracak köklü bir yeni büyüme modeline yönelik çalışmalarla hızlı bir başlangıç yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin uluslararası yatırımların önde gelen ‘güvenilir’ limanlarından olacağı yeni bir süreç bizleri bekliyor.

Bu referandumla yürürlüğe giren yeni sistemin gerçekleşmesi için kısa ve uzun vadede yapılacak çok iş var... Ayrıca sistemin yenilenmesinin ötesinde, Türkiye’yi bekleyen sayısız iç ve dış sorun var. Tüm gelişmelerin merkezinde ise, referandumla bir nevi güven tazelemiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunması rahatlatıcı bir olgudur. Erdoğan’ın bilinen kararlılığı ve üslubu, bizi bekleyen sorunların üstesinden gelebilmemizde en önemli katkıyı sağlayacaktır. Yeni sistem ülkemize ve milletimize hayırlı olsun…