Erol Sunat

Erol Sunat

Yine gücendirdik Mevlâna’yı

Yine gücendirdik Mevlâna’yı

Konya için aslında bir vefa günüydü 30 Eylül. O vefa Mevlâna’ ya olan vefasıydı şehirde yaşayanların. O var diye o bu şehirde yatıyor diye geliyordu insanlar dünyanın her yerinden.

30 Eylül o mübareğin doğum günüydü

Vefa böyle günlerde sınanırdı. Sınandı yine vefa, hem de Mevlâna Meydanında…

Aşk ile koştu geldi onu sevenler…

Protokolden kimse yoktu.

Mevlâna sağlığında da ne Sultanlara aldırdı ne Vezirlere ne de Selçuklu Emirlerine…

Gönül sultanları sarayların, kaşanelerin, köşklerin dışında birçoklarına göre virane sayılan gösterişsiz, mütevazi hanelerde ömürlerini geçirmişlerdi.

Gönül ehli bulunmaz kaşanelerde, aransa bulunur viranelerde denildi, anlayan anladı anlayacağını.

Hz. Mevlâna’nın tek gözlü mütevazi bir hanesi vardı. Köşklerde, saraylarda oturmamıştı. Halkın hep içindeydi. Onu gönülden sevenler yüzyıllardır halkın içinden insanlardı.

Bu sayılanlar sır değildi o zamanlar.

Mevlâna'yı neden halka sormuyorsunuz?

Sorarsanız çok zarifane, çok arifane cevaplar alacaksınız. Sorun, sorun korkmayın.

Mevlâna halkın gönlünde yer tutmuştu. Halkın sevgisini reklam etmekle işi olmadı bu zamana kadar. Bundan sonrada olmaz... Sevmek için kendini zorlamaz. Sevdiği için sever.

Mesnevi'nin kapağını kaldırmadan ahkam kesenler hangi aşkı anlatacaklar size?

Mevlâna’nın sözlerinden birkaçını yarım-yamalak bilen her nedense ezberleyemeyen, insanlara tepelerden kuşbakışı bakanlar mı, Mevlâna’ dan söz edecekler?

Fikrini almadığınız o halkın içinde pervane misali gerçek aşkla yananlar var. İşte onun içindir ki köre ne? Görene denmiştir

Aşk’ın reklamlarla, afişlerle, billboardlarla işi olabilir mi?

Mevlâna onun için onu gerçekten sevenlerin yani halkın gönlünde.

Yine bir 30 Eylül’de halkla beraberdi Mevlâna…

Halkın içinde, Mevlâna’nın 22. Batından torunu Esin Çelebi Bayru Hanımefendi vardı ve Mevlâna’yı sevenler…

Dünyanın birçok ülkesinden Hz. Mevlâna’nın doğum günü diye koşup geldi insanlar. Şerbet kazanı dualarla açıldı, Büyükşehir Belediyemiz kavurmalı pilav ve helva dağıttı.

Mevlâna Meydanı oldukça hoş bir güne şahitlik etti, Selçuklu payitahtı Konya ve Mevlâna ‘yı sevenlerle birlikte…

*****

Şerbet-i Veladet’e protokolden, siyasilerden, Başkanlardan, Oda Başkanlarından, Üniversitelerden dört dörtlük bir katılıma şahit olmadım.

Bu yılda manzara aynı…Diyarı Mevlana’da üstelik Mevlana’nın doğum gününde…

Hatırlarsanız Şerbet-i Veladet’e alternatif olarak, aynı güne denk düşürülen bir “Mâzi’den Âti’ye Ticaret Kervanı Yürüyüşü” programı vardı. O yıl çakıştı. Protokolün yarısı Şerbet-i Veladet’e, diğer bir yarısı Kızılören’e Ticaret Kervanı yürüyüşüne gitmişlerdi. Allah’tan sayın Valimiz Şerbet-i Veladet programındaydılar.

Ertesi yıl, tarihinde bir değişiklik yapıldı da bu tarih çakışmasının, çakışan program faciasının önüne geçilebildi.

*****

O kadar etkinliğin içinde yine garip kaldı Şerbeti Veladet.

Kültür Yolunun yolu yine uğramadı semtine bile…

30 Eylül aynı zamanda Kültür Yolu etkinliğinin de son günüydü.

Mistik Müzik Festivalinin de…

0 günde program zengindi.

İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğunun konseri vardı…

Yılmaz Erdoğan’dan Sineyi Şiir vardı…

El sanatları Workshop vardı…

Sokak Müzikleri vardı…

Sokakta Resim vardı…

Çocuk Etkinlikleri vardı…

Geçmişten Günümüze Konya sergisi vardı…

Mevlevi Müziği Sazları sergisi vardı.

Selçuklu Kostümleri Sergisi vardı.

Bu saydıklarımızın hepsi 30 Eylül’de tastamam vardı…

Ne yoktu Kültür yolunun üzerinde?

Mevlâna’nın doğum günü…

Neden mi yoktu?

Yoktu işte…

*****

Efendim 30 Eylül 1207 Mevlâna’nın doğum günü. Bu yıl 816. Yılı.

Ne denmişti onu anma etkinliklerine?

Şerbeti Veladet…

Gönül isterdi ki; Mevlâna diyarında, Kültür yolu, 30 Eylül’de nihayete erdirdiği programını Mevlâna’nın doğum günü etkinliği olan Şerbeti Veladetle kapatsın.

Neden düşünülmediği, neden akla getirilmediği dilerim ciddi olarak tekrar gözden geçirilir.

Konya gibi bir şehirde kültür Yolu Mevlâna’nın doğum gününü ıskalamamalıydı, pas geçmemeliydi…

Münasip olanı da yakışanı da bu idi.

Kültür Yolu Mevlâna ’dan yine geçmedi sevgili İl Kültür Müdürlüğü…

Kültür Yolu yine Mevlâna’ dan geçmedi sevgili Konya Büyükşehir Kültür Daire Başkanlığı…

Kültür Yolu yine Mevlâna’ dan geçmedi Meram, Karatay ve Selçuklu Kültür Müdürlükleri…

Kültür Yolu yine Mevlâna ’dan geçmedi adı kültürle anılan Sivil Toplum Kuruluşları…

*****

Garip ve mahzun bir doğum günü….

Aynı zamanda olabildiğince buruk ve hüzünlü…

Yol varsın geçmesin, varsın unutmuş olsun, uğrayacağı, geçmesi gereken, uğraması gereken yerlere…

Gün gelir, devran döner.

Nihayetinde su akar mecrasını bulur denmiş…

Ancak o su, yatağına kırılır dostlar…

Hele o geride kırgın olarak bırakılan, gücendirilen Mevlâna ise…

O yol gün olur Mevlana’nın doğum gününü içine alır geçer geçmesine de Mevlâna’nın gönlünü almak size nasip olmaz. Böyle bir güzelliği elinizde her şey varken nasıl kaçırmış olduğunuzun pişmanlığı da size yeterde artar bile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR