Erol Sunat

Erol Sunat

Beklenti!

Beklenti!

Pandemi dönemi hepimizi beklenti hastası yaptı. Beklenti diye tutmaya çalıştığımız bütün dallar elimizde kaldı. Adı beklenti olan, adı beklentiye çıkan hayal kırıklıklarından kurtulamadık.

Biz beklentilerle, beklentilerimize cevap vermesi gerekenler, bir türlü veremedikleri cevaplarla sınandık durduk!

Kendi payımıza düşeceğini umduğumuz, beklentilerimiz pek çoktu.

Şimdi aynı şeyi Temmuz ayı ile birlikte yine ummaya , yine beklemeye başladık.

Kısacası her şeyi unutup yeni beklentilere girdik!

Beklentilere girmemiz yanlış mı?

Değil elbet!

Beklenti, suç mu, günah mı?

Neden suç, neden günah olsun ki…

Bizi türlü beklentilerle hayal dünyasında gezdirenlerin, hayalleri, rüyaları ve hülyaları hâlâ çok zengin, hâlâ çok renkli…

Lakin sıfıra sıfır, elde var sıfır!

Halen, dur bakalım, iyi olacak, daha iyi şeyler neden olmasın diyenlerimiz, sürekli hayal kuranlarımız ve bekleyenlerimiz az değil!

Netice de, bekleye bekleye geldik Temmuz başına…

Pandemi dönemi boyunca başta aşı olmak üzere girmiş olduğumuz beklentileri bir düşünün!

O kadar çok çare aradık ki, o kadar çok beklentilere girdik ki, çare dediğimiz kavram arada biçare olup çıktı. Ancak, Temmuz beklentisi, Pandemi dönemi beklentisinden çok daha fazla….

 

*****

Aylardır kapalı olan sektörler, aylar sonrası kapılarını açacaklar. Neyle karşılaşacaklar onlarda bilmiyor, biraz ümit, biraz endişe, biraz merak, biraz acaba…Hepsi karmakarışık, hepsi bir arada!

Beklentileri yüksek tutmak inanın en azından şimdilik kaydıyla akıl kârı değil gibi.

Daha düşük profilli beklentilere girmek belki de en akıllıca olanı.

Tatil sezonuyla birlikle bazı sektörler patlama beklentisine girebilirler!

85 milyon nüfuslu ülkemizde tatil planı yapanların, yapacak olanların, yapmayı düşünenlerin yüzdesi ne olabilir?

Çok bunaldığımız doğru!

Çok yorulduğumuz doğru?

Ancak Temmuz ayının hemen başında büyük bir meydan savaşından çıkmış gibiyiz!

Bu savaşın galibi değiliz. Mağlup değiliz desek de, hasarımızın çok fazla olduğu da sır değil.

Yaramız, beremiz çok…

Kolumuz kanadımız kırık!

Endişelerimiz oldukça fazla…

Dahası ne mi?

Cep delik, cepken delik bir vaziyet…

Bazı sektörler, Temmuza çıkabildiklerine şükrediyorlar!

Beklenti dediğimiz kavram herkesin dilinde…

Bundan sonra ne olacak, neler olacak sorularıyla birlikte…

 

*****

5 Temmuz’da açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları, çalışanların ve emeklilerin beklentisine ne ölçüde cevap verecek bilinmiyor.

En son yüzde 6.39’da kalan rakamların, yüzde 8’e varamayacağı yolundaki tahminler, sıcak bir yazın kavurucu sıcaklarıyla bu kesimleri beklediğini gösteriyor.

Sokak ekonomisinin, market ve çarşı-pazar ekonomisinin oldukça gerisinde kalan bu rakamların müjde diye takdim edilmesi yine devam edecek görünüyor.

Temmuz ayı beklenti ayı!

Lakin yanan, yanana bir vaziyet…

Bu iş bir tatil kentinde zevkten, keyiften yanmaya, bronzlaşmaya benzemiyor.

Bu yanmak bir başka yanmak!

Bu yanmak, bağrı yanmak!

Bu yanmak, ciğeri yanmak!

Bu yanmak kalbi yanmak!

Bu yanmak, hayalleri yanmak!

Bu yanmak, ümitleri yanmak!

Temmuz zammını duyan, fırsatçılar, bütün Pandemi döneminde dokunuşlar yapmaya doyamadıkları fiyatlara, tekrar dokunacaklar… 

Bir de bakacaksınız ki, Temmuz ortası gelmeden, kimsenin eline bir kuruş geçmeden, verilen zam erimiş gitmiş. Eskiler sıcağa kar dayanır mı derlerdi…Maaş ve ücretlere yapılacak olan zamlar da, fiyatlara dokunanlar yüzünden insanlara ne oh dedirtecek nede bir nefes aldıracak!

Rakamlar müjde diye halay da çekse, enflasyon halay başı da olsa, piyasaların hali ortada…

Gören görmedikten, görmek istemedikten sonra ne çare?

 

*****

Bugün Pandemi sonrasının en rahat günü…

Yasakları olmayan günü…

Lakin, yine de tedbirsizlik yapılmaması gereken bir gün…

Dün, caddelerimiz hareketliydi…

Kadınlar ve erkekler büyük oranda maskesizdiler.

Maskeleri vardı tabide…

Çoğunlukla koluna takmıştı maskesini…

Bu yıl, “maskeli kol modası” olacak derlerse şaşırmayın emi!

İnsanımız yeni bir yıla girer gibi, 30 Haziran’ı 1 Temmuz’a bağlayan geceyi yani saat 24.00’ı bekledi…

Tam o dakikalarda, güle güle Pandemi dedi bazılarımız…

Hoş geldin umut, hoş geldin hürriyet diyenlerde oldu!

Sana da güle güle maske diyenlerde az değil…

İnsanımızın ruh hali karışık…

Sevinmek istiyor artık!

Mutlu olmak istiyor!

Önümüzdeki aylara umutla bakmak istiyor!

Ona verilecek olan desteklerin ayakta kalmasını sağlayacak oranda olmasını bekliyor, beklentisi bu!

Tam anlamıyla ayakta durmak istiyorum diyerek mücadele etti insanımız, Temmuz’u buldu amma, nasıl buldu, birde ona sorun!

 

*****

Temmuz’a çıkan insanlar mağdur insanlar!

Yaralı insanlar!

Boğazına kadar borca batmış insanlar!

Kendi çabalarıyla buraya kadar gelmiş insanlar!

2021 yılının ilk altı ayında;

Hayatın, hayat şartlarının, enflasyonun, ekonominin hırpaladığı,

Hiç acımadığı,

Gözünün yaşına bakmadığı insanlar.

Bu insanlar Temmuz ayına çok şükür çıkabildiler…

Kim mi bunlar?

Esnaflar, çiftçiler, ürünü tarlada kalan üreticiler, işinden olanlar, iş bekleyenler, asgari ücretliler ve emekliler…

Yani beklentisi Temmuz olanlar!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR