Erol Sunat

Erol Sunat

Bir yalanı bir yılanı sevmem amma!

Bir yalanı bir yılanı sevmem amma!

Yalan dünyaya geldim geleli diye başlayan şiirler, yazılar ardından ne mi demişler, bir yalanı sevmem, bir de yılanı!

Bir yalanı bir yılanı sevmem amma…

Demiş bulunduk gayrı ne çare diyene ne diyeceksiniz?

Yalancı mı?

Yalancının şahı mı?

Hem yalancı hem de yılan gibi mi?

Daha neler?

Yalan sözün özü, yılan kulağı gözü olmuş bazılarımızın.

İşin içine mecaz girdiğinde, yılan tabiat olmuş, huy olmuş, yaşantı şekli olmuş!

Kelam yalan, selam yalan!

Yalan söyleyenlerin tatlı dilleri, yüksek ikna kabiliyetleri, usturuplu kışkırtmaları, aralara nifak sokmaları, insanları birbirlerine takmaları dünya var olduğundan beri devam ediyor.

Bu işlere kapılanlar var, takılanlar var, takılmayanlar, kapılmayanlar var!

Yalan son yıllarda kendini fena güncelledi.

Espri oldu, şaka oldu, gel gıybet yapalım oldu, dedikodunun gözüne-gözüne vurmak oldu, iki lafın belini kıralım oldu. Gel biraz falancaya takılalım oldu.

İşin içine yalan girdi, hakikat adına ne varsa yalan oldu!

Hakikatlerle yani gerçeklerle yüzleşmeye hazır değilim gibi cümleler de yalanın ekmeğine yağ sürdü.

Ne mi yaptık?

Gerçeklerle aramıza duvar ördük!

Hem de kendi ellerimizle ve bile-isteye!

Ardından da; Vur patlasın çal oynasın, nerde akşam orda sabah, gittiği yere kadar gitsin, yarın mı dedin yarın olsun bakarız benzeri bir yığın söz icat ettik!

*****

Yalanlı yılanlı muhabbetlerle, yalanlarla kurulan dünyamızda, yalandan yaşamaya, yalandan koşmaya, yalandan mutlu olmaya devam ettik!

Deniz bitti, kara göründü!

Karaya vurduk!

Bir de baktık ki, ipin ucunu fena kaçırmışız!

Kimimiz battı balık yan gider dedi!

Kimimiz bundan böyle yalan yok dedi, dün söylediğim yalan son yalandı!

Kimimiz yalan aramaya çıktı, adı üstünde dedi yalan dünya olurda yalan olmaz mı?

Kimimiz hâlâ düşünüyor, yalanla hakikat arasında gidip geliyor!

Bize söylenen yalanlar, maruz kaldığımız yalanlar, doğru sandığımız yalanlar, doğrunun ta kendisi budur diye ikna olduğumuz yalanlar yüzünden çıkmazdayız!

Hakikat denilen ne?

Yalanların tam tersi mi?

Oldukça uzun zaman önce, dokuz köyden kovduklarımız mı?

Görmeye ve duymaya tahammül edemediklerimiz mi?

Gerçeği aramak derler ya hani!

Gerçeği aramanın, hakikati aramanın neresindeyiz?

Yalanı bırakıp, yılanla yolumuzu ayırmadık mı daha?

*****

Yalan dünyanın işleri denir ya hep. Yalandan kim ölmüş diyen biz. Nihayetinde küçücük bir yalan, masum bir yalan, iyilik olsun diye söylenilen bir yalan diye diye yalanların içinde kaldık gitti.

Neyimiz doğru?

Hangi sözümüz?

Hangi halimiz?

Hangi duruşumuz?

Yalanları koymuşuz üst üste…

O yalan…

Bu yalan…

Şu yalan…

Yalanların içinde oyalan dur…

Debelen dur…

Yalan diye başlayan cümle şarkılar bizim şarkımız!

Yalancılardan az çekmediğimizin bir göstergesi o şarkılar!

Yalan mı?

Orhan Veli, beni bu havalar mahvetti demiş, bizi de yalanlar kahretti!

*****

Yalandan ağlayan kim?

Ya yalandan üzülen?

Yalandan kara yaslara bürünmüş yalancılar beri gelsin!

Hz. Mevlânâ “Yemin yalancıların siperidir” diyor.

En çok yemin edenler kimler?

Yalancılar!

En çok verdiği sözden dönenler kim?

Ya verdiği sözleri unutanlar?

Üçten dokuza şart olsun ki diye başlayan yeminler vardı bir ara…

Ne uyan vardı, ne o yeminde duran!

Yalanın doğruların üstesinden bu kadar çabuk geleceğini düşünmüyorduk diyenleri dinlediniz mi?

Yalana bayılmamızın ardında ne var?

Neden bizim doğruyla, gerçekle, hakikatle işimiz olmaz?

Neden olsun ki!

Yalana yüz veren, yılana yüz veren, şımartan kim?

Hangi yalancılar onlar?

*****

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarmıyor artık. Tatlı dile karnımız tok diyor yılanlar. Yalan zaten hakikatin düşmanı. Gördüğünde nevri dönüyor.

Yalanla hakikat nasıl bir arada dursun?

Yalanla hakikati bir çuvala koysanız, yalan bağırıyor, çıkarın beni, çuvalda hakikat var diye…

Sonra da diyor ki, yılandan korkmam, hakikatten korktuğum kadar!

Dur bakalım biraz daha bekleyelim, tatlı dille yılan, hakikatle yalan bir şekilde asgari bir müşterekte buluşacak diyorlar ve ekliyorlar çünkü bu işin esaslı bir formülü var!

O formül ne mi?

Güncelleme….

Ne olacak güncellemeyle?

Güncellemeyle neler olmuyor ki diyenler, sonuçtan oldukça eminler!

Bir yalanı bir yılanı sevmem amma diyenler ya siz ne diyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR