Erol Sunat

Erol Sunat

“Hakkımı Helal Etmiyorum!”

“Hakkımı Helal Etmiyorum!”

Kurban Bayramının ikinci günü ikindi vaktiydi. Adam evinin balkonuna çıktı. 25 yıldır aynı mahallede oturuyordu. Balkondaki sandalyelerden birine tam oturmuştu ki, ağır bir koku sardı, bulunduğu yeri. Balkondan aşağıya baktı bir şey göremedi. Ne olmuştu, nereden geliyor bu koku diye, aşağıya indi.

Apartmanın hemen karşısında yere gömülü çöp konteynırları vardı.

Onların yanına yaklaştığında o ağır koku daha da kendini hissettirmeye başladı.

Kurban kesenler, kurban etinin alacakları iyi taraflarını almışlar, işlerine yaramayan ne varsa çöp konteynırına atmışlardı.

Birazda meraklı gözlerle etrafa baktı ki, ne görsün?

Kaldırım da ki ağaçların su vermek için çukurlaştırılan bölümleri, işe yaramayan kurban etleriyle dolu.

Koku ise dayanılacak gibi değil.

Hemen evine vardı. Çocuklarına, bana dedi Belediyenin bu işle ilgili bölümlerinin telefonunu bir bulun.

Çocuklar internetten telefonu buldular.

Adam ilgili numarayı aradı.  Karşısına güvenlik görevlisi çıktı. Durumu ona anlatınca, abi dedi seni sorumlu arkadaşa bağlayayım.

Görevli çıkınca adam durumu anlattı. Adı soyadını, adresini verdi. Saatler geçti, gelen giden olmadı. Saat akşam dokuz oldu. Gelen giden yine yoktu.

Adam tekrar aynı numarayı aradı.

Bir başka güvenlikçi çıktı. Ben sizi sorumluya bağlıyorum dedi.

Adam yine derdini anlattı.

Görevli, bayram olduğunu, her tarafa yetişemediklerini anlatmaya başlayınca, adam dayanamadı.

Böceklerle, çiçeklerle, kelebeklerle uğraşırsınız, çöpleri toplamaya adamınız kalmaz dedi, ne olacak buranın hali?

Görevli, bakacaklarını söyledi.

Belli ki hemen talimat vermişti.

Ekipler geldiler, adamı aradılar çöp Konteynırlarını boşaltılar, içine ilaç sıktılar. Adam da balkonundan durumu izah etti.

Her şey tastamam bitmiştir diyeceksiniz değil mi?

Adam ağaçların altındaki etlerini alın diye defalarca söylemişti. Her defasında tamam, hallediyoruz demişlerdi.

Ağaçların altı yine o feci görüntüsüyle olduğu gibi kalmıştı.  

Adam tekrar aldı telefonu eline, durumu bir daha anlattı, görevli, yine kendi usulünce savunmaya geçince, “size dedi vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum”  kapattı telefonu.

 

NEREDE KALDI BİZİM İNSANLARA SAYGIMIZ?

Görüldüğü üzere sadece kurban kesmiyoruz, kestiğimiz kurbanların kendimizce işe yaramaz, sokak hayvanlarının dahi yemediği etlerini oraya buraya fütursuzca atarak, insan sağlığını tehdit etmekten çekinmiyoruz.

Yaptığımız yanlışlığa o sokakta oturan insanları da kurban ediyoruz!

Kurban bir ibadet midir?

Madem ki, bir ibadettir, ibadetin en önemli şartı temizlik değil midir?

Nerde kaldı bizim temizliğimiz?

Nerde kaldı insanlara saygımız?

Nerede kaldı çevreye olan hassasiyetimiz?

Büyük şehirlerimizin sokakları, özellikle kenar mahalleleri yıllardan beri mezbahaya dönen görüntüleri ile zaten imdat sinyalleri veriyordu.

Bugün geldiğimiz nokta, çokta farklı değil.

İnanın şehrin merkezinde, böyle bir olay yaşanmamalıydı.

Madem yaşandı, görevli kardeşlerimiz, bayramın ilk günü haricinde diğer günler, kendilerine daha sonra izin verilmek kaydıyla, tam kadro görevlerini yapabilirlerdi.

 

BÜYÜKŞEHİRDE YAŞAMANIN BİR SORUMLULUĞU YOK MU?

Kurban kesme, kurban kesim yerleri belirleme konusunda geçtiğimiz yıllardan itibaren çok önemli adımlar atıldı. Kurbanlar, kurban kesim yerlerinde kesiliyor kesilmesine de…

Kurbanını eve getirenler, kurbanın kendilerince iş yaramayan kısımlarını, ne yazık ki, en olmadık yerlere atabiliyorlar.

Nasıl olsa temizleyecek birileri var, işleri ne, görevleri zaten bu değil mi, temizlesinler diye işin içinden sıyrılmak adil ve doğru bir davranış değil.

Toplum olarak, eğer bir Büyükşehirde yaşadığımızı düşünüyorsak, Büyükşehirde yaşamanın kuralları arasında, karşılıklı saygı ve anlayış gelmeli.

Bizler görevli kardeşlerimizin işini kolaylaştıracağız, onlarda bizlerin…

Ancak görevli kardeşlerimizde, bugün bayram, eksik personelle çalışıyoruz, her tarafa yetişemiyoruz, elimizde olmayan gecikmeler yaşanıyor demek zorunda kalmayacaklar!

Eksik personelle çalışıyoruz demek hoş değil!

Yetişebildiğimiz yere kadar yetişiriz, değilse başınızın çaresine bakın demek gibi bir şey bu cevap…

O insanları, o işe görevlendirenler, bayramlara özel hassasiyet göstermeyeceklerse ne zaman gösterecekler?

Değilse, kendini bilmez olanlar, getirir o etleri gece karanlığında sizin evinizin bahçesine de kapınızın önüne de atar gider.

 

BANA DOKUNMAYAN YILAN…

Olayı görenler, bilenler kimseyi aramazsa, nasıl olsa benim evin önüne atmıyorlar, öyleyse beni ilgilendirmez diye yaklaşımlar sergilerse, benden olmasın, benden duyulmasın, benim adım geçmesin, beni şahit tutmasınlar bu bayram gününde denirse, mevzu “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diye kesinlikle bize ait olmayan bir sözün etrafında döner durur.

Bayramlarda toplanmayan çöplerin yarattığı sıkıntıları geçmişte çok yaşadık. Üç gün, dört gün toplanmayan çöpler dağ gibi yığılır, gazetelere manşet olurdu.

Şimdi de hikayemizde yaşanan olaylar yaşanıyor.

Sizce de, pek bir şey değişmemiş gibi değil mi?

İyi olacağımıza her geçen yıl, daha sorumsuz, daha vurdumduymaz, daha saygısız davranıyoruz.

Komşular rahatsız olur, mahalleli rahatsız olur diye bir inceliğimiz bir hassasiyetimiz neden yok?  

Bu yaptığım doğru değil diye neden düşünemiyoruz?

 

BİZ BU HALE NASIL GELDİK?

Kendini kurtardığını sanırken, tehlikeye attığı insanları düşünmeyenlere ne demeli?

Bencil mi?

Egoist mi?

Vicdansız mı?

Ne yaptık?

Kurban kestik!

Kestiğimizi duyurmadığımız kimse de kalmadı.

Allah kabul etsin diye yüzlerce beğeni ve yorumda aldık.

Lakin, işe yaramayan etleri de, kimseler görmeden, ağaçların altına, çöp konteynırlarına attık geldik.

Rahatladık.

Bizden gitti, varsın başkası düşünsün dedik, oturduk kavurmamızı yedik!

Mevzu bundan ibaret olmamalı. Biz bu hale nasıl geldik? Böyle yanlışları ve vicdansızlıkları nasıl kolayca ve düşüncesizce yapar hale geldik, diye artık bir vicdani muhasebe yapmamızın zamanı geldi de geçiyor bile… 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR