Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

İnsan ne için yaşar?

İnsan ne için yaşar?

Rus-Ukrayna savaşının sürdüğü bugünlerde Müslüman aleminin düşünmesi ve düzeltmesi gereken pek çok mesele var. İbret almasını bilene ziyadesiyle hayır ve müjde, haslet var.

Çeçenlerin Rus saflarına katılıp Ukraynalılara karşı savaşmalarına bazılarımız şaşırıyor, dünün kutlu komutanlarını hatırlayınca. Halbuki Fransız, Alman ve pek çok ülke saflarında savaşan, ölen veya yaralanan Müslümanlar, hatta Türkler hep vardı.

Batının içinde bulunduğu savaşlar ve karışıklıklar beraberinde zulüm getirir. Allah’tan korkmayanın, Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyenin insanlardan korkması ve onlara merhamet göstermesi beklenemez. Hiç çekinmeden ve sözü tartmadan, “onlar sarışın ve mavi gözlü Hristiyan çocukları, 3. Dünya insanı değiller” diyerek Hristiyan bireyin Suriye’de Yemen’de Irak’ta dünyanın dört bir köşesinde ölenlerden değerli olduğunu duyuruyor yedi düvele.

Asırlardır iliklerine kadar sömürdükleri, varlık içinde yokluk çektirdikleri Afrikalıları bile sivilleri, kadın ve çocukları savaş bölgesinden uzaklaştıran trenlere almadı övgülere boğduğumuz Ukraynalılar. Suriye’de; Afganistan’da savaştan kaçan pek çok Müslümanı topraklarına sokmayan, ölüme terk eden, her türlü acımasızlığın ve vicdansızlığın destanını yazanlar söz konusu kişi kendisinden olunca ‘kapılarımız sonuna kadar açık, her türlü desteği vermeye hazırız, başvuru yapmalarına bile gerek yok’ nameleri düzüyorlar. Hani 15-20 göçmen ancak alabiliyordunuz, hani vatansız ve yurtsuz kalan mazlumlara bakma imkânınız yoktu?

Mağduru seven bunun yanında geçmişini ve düşmanlarını çabuk unutan bir milletiz. Medyamızda ve halk arasında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye destanlar düzülüyor, ‘vatanını kurtaran kahraman’ diye lanse ediliyor. Halbuki bu komedyenin hem Yahudi, hem Türk ve İslâm düşmanı olduğunu, daha dün mübarek dinimize, Başkomutanımıza ne denli ahlaksızca lâflar ettiğini, kendince mizah bizce şarlatanlık olan komediler sahnelediğini, İsrail’in Filistinlilere zulmü alkışladığını unutuyoruz. Yazık!..

Tarihi boyunca kadınları ve çocukları savaşta dahi öldürmeyen, fethettiği ülkelerin askerlerine/halkına ve mimari yapılarına dokunmayan, topraklarında yaşayan her milletten ve her dinden vatandaşa ayrım gözetmeden kol kanat geren, huzur içinde yaşatan asil milletin çocukları; gözünü kırpmadan çoluk çocuk katleden, kadını insandan saymayıp cadı diye telâkki eden, para için ruhunu dahi satmaktan imtina etmeyen Batıya ve onun medeniyetine hayranlıkla bakıyor, onlar gibi olmak ve yaşamak için her şeyini feda edebiliyoruz birçoğumuz, bir an tereddüt etmeden; vatanını, dinini, değerlerini, gelenek görenek örf ve ananelerini, kısaca bizi biz yapan her şeyi… Neden böyleyiz biz, neden celladımıza aşığız? Ve neden hep ezik, aşağılık kompleksi hallerindeyiz. “Biz kimiz, nerden geldik nereye gidiyoruz, bizi biz eden değerlerimiz ne, düşmanlarımız kim, amacımız ne?” soruları üzerinde bir kafa yorabilsek, bir düşünebilsek!..

Başta da belirttiğim gibi savaşın her türlüsü acıdır/istenmeyen bir şeydir, savaşanlara acımak ve esenliğe kavuşmaları için dua etmek ‘ben insanım’ diyen herkesin boynunun borcudur. Bununla birlikte kendi dininden yahut kanından kardeşlerine asırlardır eza çektiren, onları her türlü temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakan, kutsallara ağza alınmayacak sözler eden batının özünü ve kimliğini hiçbir zaman unutmamak gerekir.

Hep söylediğimiz gibi; hata vardır, yanlış vardır; hatanın telâfisi vardır, yanlış ise dipsiz bir kuyudur. Günümüz dünyasında insanlığın geldiği nokta en küçük zaafiyeti affetmiyor, yukarda ismini andığımız ülkelerin başına gelenler de ispatı.

Artık toparlayalım… Ukraynalılar için ardı ardına yardım kararları aldılar, almaya devam ediyorlar; dünya Rusya’yı protesto eden kitlelerle dolu. Peki on yaşında savunmasız bir kız çocuğuna dahi beşi onu birden salya saça saça saldıran İsrail askerleri, Yemen’de açlığa ve ölüme terk ettikleri kundaktaki bebekleri, yerinden yurdundan ettikleri ve belirsiz bir hayata sürükledikleri, kamplarda dinlerinden ve dillerinden uzaklaştırılan ve hayatta kalma mücadelesi veren Müslüman ve Türklerin sesini kim duyacak, duyuracak? Bunu bu Batı mı yapacak, yoksa yazması bile zul gelen ‘Suriyeli göçmenler geleceğine Ukraynalı kadınlar gelsin, onlara biz bakar, evlerimizde misafir ederiz’ diyen ahmaklar mı? Hafazanallah!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR