Erol Sunat

Erol Sunat

İşte o gündü bugün!

İşte o gündü bugün!

Anadolu’nun vatan olduğu gün bugün. Vatan olarak kaldığı gün bugün! Öyle şanlı, öyle anlamlı, öyle derin manası olan bir gün ki bugün!

Anlatmak kolay değil, yazmak da öyle…

Hani kelimeler kifayetsiz kalıyor denir ya…

26 Ağustos öyle bir gün…

Destanların yazıldığı, isimsiz kahramanların her birinin ayrı-ayrı destan yazdığı gün!

İşte o gündü bugün!

Anadolu kapılarının ardına kadar Türk Milletine açıldığı günün adıdır bugün!

Anadolu toprakları nasıl savunulur? Nasıl geri alınır?

Nasıl haddini bilmeyene haddi bildirilir?

Nasıl bu topraklara geldiğine-gelmişine pişman edilir?

İşte o gündü bugün!

Aylardan Ağustos’tu!

Ve Ağustos’un yirmi altısıydı!

Roma hep mağrurdu, hep tepeden bakandı, hile, entrika ve tuzak konusunda Çin’den geri kalmazdı.

Malazgirt’le birlikte Türk Milletini Anadolu’dan çıkarmayı düşündü…

Bu teşebbüsten hiç vazgeçmedi…

Ne dünkü Roma, ne de o Roma’nın izinden halen yürümeye devam edenler!

Roma; Malazgirt’te Romanos Diogenes’in başaramadığını, Haçlı seferleriyle kökünden söküp atmayı denedi…

Ne Alpaslan’ı geçebildi, ne de Kılıçaslanları….

Ne de Mustafa Kemal Atatürk’ü!

Son bin yıldır Roma ve onun izinden yürüyenlerin karşısına Türk Milletinin bağrından öyle savaş dehaları çıktı ki, Roma’nın kurduğu oyunları, tuzakları bozdu…Kazdığı kuyulara kendi düştü Roma!

*****

Haçlı seferlerinin ardından niceleri düzenlendi ardı ardına…Ne bittiler ne tükendiler! Amaç Anadolu’yu Türk Milletine yâr etmemekti!

Sevr’e dayandılar, işgal etti Anadolu’yu İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar!

Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanlıyı üzerimize saldılar!

15 Mayıs 1919’da İzmir’e ayak bastı Yunanlı.

Yunan Kralı Konstantin, kendini Romanın varisi olarak görmüş ve 12. Konstantin olarak gelmişti İzmir’e…

Bir 26 Ağustos daha gelip çatmıştı!

İşte o gündü bugün!

Anadolu benim dedi Türk Milleti!

Ben bu coğrafyaya mührümü basalı yüzlerce yıl oldu!

Bu coğrafya bana vatan oldu!

Çık dedi topraklarımdan! Çık dedi vatanımdan!

Çıkmadılar!

Ne mi yaptı Türk Milleti?

Yunanı, İngiliz’i, Fransız’ı, İtalyan’ı ve daha ötesini sürdü çıkardı Anadolu coğrafyasından…

Şimdi ise, her defasında Roma’yı bu coğrafyada ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.

Çarpıp yere kapaklandıkları duvar 26 Ağustos duvarı!

Bu duvarı bir Ağustos ayında ördü Türk Milleti, Ağustos’un yirmi altısıydı!

Unutana, hangi tarihti o tarih diye bilmezden gelene diyoruz ki;

İşte o gündü bugün! Aylardan Ağustos’tu! Ve Ağustos’un yirmi altısıydı!

*****

İki 26 Ağustos arasında 851 yıl vardı. Her ikisi de aynı coğrafyada cereyan etmişti. Birincisi Anadolu coğrafyasının doğusunda, diğeri batısında…

İlkinin üzerinden tam 951 yıl geçmişti…

Diğerinin yüz yıl.

26 Ağustos 1071 Malazgirt!

26 Ağustos 1922 Kocatepe!

Türk Milleti için zafer ayı olan Ağustos ayı iki ayrı önemli olaya şahit olmuştu.

Malazgirt destanını anlatan, “Malazgirt Marşı” isimli o güzel şiirine şöyle başlamıştı rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu;

“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma / Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a”

Sonrasında akıp gitmişti mısralar coşkuyla…

“Yeni bir şevk ile gürledi gökler / Ya Allah...Bismillah... Allahuekber”

Diye nakarat oldu cümleler, kelimeler…

Ve ardından şöyle haykırdı şair!

“Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, / Anadolu başlar, vatan olmaya.../ Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!”

Kızılelma ne miydi?

Kızılelma Türk Milletinin başındaki Hakanların, Kağanların, Hükümdarların, Sultanların Padişahların onları götüreceği yerdi!

Kızılelma Malazgirt’ti! İznik’ti! Konya’ydı! Bursa’ydı! Edirne’ydi! İstanbul’du!

Konya’nın ileri gelenlerinden Hoca Hasan Efendi’nin torunu, Mühendis Süleyman Sami Bey’in oğlu şair rahmetli Yusuf Ziya Ortaç, “Akdeniz’e” adlı şiirinde; Her anı destan olan Kocatepe’yi, Büyük Taarruzu ve İzmir’e ulaşan kahraman ordumuzun zaferini, şiirsel bir destanla ölümsüzleştirmişti.

O harika şiir şöyle başlıyordu;

“26 Ağustos, gece sabaha karşı, / Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.”

“Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar, / Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar.”

*****

Bin yıla uzanan bir kapının önündeyiz!

Bu bin yılda, Anadolu coğrafyasında; Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın kurduğu Türkiye Selçuklu Devleti, Ertuğrul bey oğlu Osman Bey’in kurduğu Osmanlı Cihan Devleti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti var!

26 Ağustos o günlerden bugünlere birer nişane!

İşte o gündü bugün dememiz o sebepten!

Anadolu gibi bir coğrafyayı elinde tutmak her milletin harcı değil. Bu coğrafya üzerine oynanan oyunların haddi hesabı yok!

Türk milleti üzerine oynanan cümle oyunları bozan bir millet! Çin Seddini aşan, aşılmaz İstanbul surlarını yerle bir eden, Haçlı ordularını tarihin her döneminde dize getiren dizlilere diz çöktüren, başlılara baş eğdiren, mazlumları zalimin ve zulmün elinden kurtaran bir millet!

26 Ağustos dirilişin tarihi, direnişin tarihi! Yeni sayfalar açmanın, yeni kapılar açmanın, vatanın bağrına hançer dayayanların bileğinin büküldüğü, belinin kırıldığı tarih.

İşte o gündü bugün! Aylardan Ağustos’tu! Ve Ağustos’un yirmi altısıydı!

Her iki 26 Ağustos Türk Milletine kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR