Erol Sunat

Erol Sunat

Kemer!

Kemer!

Eskiden kemer sıkma, kemerleri sıkma vardı. Şimdi, onun yerine geçen, onun yerini alan kavramlar, ifadeler, süslü cümleler moda!

Kim ne derse desin, yaptığımız iş kemerleri sıkma işi.

Kemerleri sıkmak demek, dişimizi de sıkmak demek!

Ne o kemeri tutacak bel, ne de ağzımızda sıkacak diş kaldı diyenleri görelim!

El eden, el kaldıran, ses eden, bizim vaziyette aynen öyle diyen yok mu?

Efkar bastı gönlümü yine feryat ediyor şarkısını mırıldananlar nereye gittiler?

Kemer sıkmak demek, ayağını yorganına göre uzat demek!

Tasarruf et demek!

Fuzuli harcamaları bıçakla kesercesine kes at demek!

Toplumun neredeyse yüzde yetmişi bildik bileli kemer sıkar durur!                       

Bu işi yaşama biçimi yapmasa, hayatı şaşar, cehennem olur çünkü.

İçimizdeki bazıları var ki, kemer sıkmaya hiç niyetli değiller.

Bu daire içinde kalanlar, ben standartlarımdan taviz vermem, borç harç dahi olsa, o hayatı yaşarım diyenler azımsanmayacak kadar çoklar!

Bunların bir çoğunun önüne Pandemi geçti! Yasaklar geçti…Karantinalar geçti…Yoğun bakımlar geçti…Solunum cihazlarına bağlanmalar geçti…Ölümler geçti…

Bunlar kafelerin değişmez müdavimleriydiler! Her gece o kafelerde  kendilerine göre renkli yaşantılarını sürdürürlerdi. İnsanlara olan borçlarını vermezler, ancak, kafelerde ne kadar bonkör olduklarını ispata devam ederlerdi. Hiç kemer sıkmadılar! Kemer sıkanları aciz gördüler, ezik gördüler, daha aşağı tabakadan insanlar olarak gördüler. Bu insanlara kemeri Pandemi sıktırdı!

En çok bunalanlar, en çok şikayet edenler, en çok bunalım geçirenler bu kesim oldu.

Pandemi engel olunca, borcunu-harcını ödemedikleri akıllarına geldi mi? Keşke gelseydi!

İnsafa ve merhamete gelip de, dünyanın hali ahvali pek karışık , şu insanları hiç değilse bu dönemde hatırlayalım dediler mi?

İnanın demediler! Diyen olduysa da, istisnalar kaideyi bozmadı.

Evde kalmayı, eve tıkılıp kalmak olarak yorumladılar. Hafakanlar bastı her birini. Harcayamadıkları paraya, yaşayamadıkları hayata isyan ettiler.

Buna rağmen insanların yükünü hafifletmek gibi bir gayretin içinde de olmadılar.

İstisnalar olduysa da, o istisnalarda kaideyi bozacak rakamlara ulaşamadı.

 

*****

Eskiden kemer sıkmak deyince, yeni bir şey alınmazdı. Mevcut gömleklerin yakaları ters-yüz edilir, o gömlekler bir süre daha giyilir, yeni bir gömlek alınmazdı. Ailenin bütün fertleri uyardı bu işe. Yeni ayakkabı alınmaz, pençe yaptırılır, tamir ettirilir, eski entariler, ters-yüz edilir, aile kendini kemer sıkmaya hazır hale getirirdi. Bize kemer sık diyenlere gelince, onlar kemer sıkmadılar. Kemer sıkıyormuş gibi yaptılar. O kemeri bildik bileli hep bizler sıktık!

Son yılların, en büyük kemer sıkma hareketi Pandemi döneminde yaşandı.

Kemer sıkarken, kimi virüsten, kimi kalpten, kimi şekerden, kimi tansiyondan, kimi yokluktan, kimi ağır borç yükünden bu hayattan koptu.

Kim gördü, kim durdu, kim ne durumdasınız dedi? Üstelik her şey ortaydı!

Dağıldık, savrulduk, gönüllerimiz yangın yerine döndü, kimse görmedi, anlamadı!

Bizim neslin çocukluk döneminde öğretmenlerimizin yamalı pantolonla gezmeyi özendirdiklerini bilmeyen yoktur. Yırtık pantolonla gezmek ayıp derlerdi. O yıllarda “el işi” dersi vardı. O derste, yama nasıl yapılır gösterilirdi.

Günümüzün çocukları yamayı da bilmez, yamalı pantolonu da…

Cep delik, yama küçük tabirini bilenin olduğunu da düşünmüyorum.Cep deyince, cep telefonu mu diyorlar. Bizse Orhan Veliyi hatırlıyoruz, cep delik, cepken delik diyerek!

  

*****

Kemer sıkma kararı alanlar, sadece karar aldılar ve hiç uygulamadılar. Kemer sıkma bildik bileli sana-bana, size-bize kaldı. İnsanımız kemer sıkıyor, emekli kemer sıkıyor. Mecbur çünkü!

Hayat pahalı, fiyatlar uçtu. Cebimizdeki paranın neye yeteceğini paranın kendi bile bilmiyor!

Dün iki lira olan bir ürün, yarın ya 3.5 ya 4 lira olmuş.

Yine eskiler evdeki hesap çarşıya uymaz derlerdi.

Şimdi evdeki hesabın tadı kaçtı. Çarşıya uyması artık söz konusu bile değil. Çünkü, çarşı seyirlik oldu.

Vitrinleri seyretmek bedava, pazarları dolaşmak bedava, market içinde tur atmak bedava der gibi…

Zaten kemer sıkılıyordu, yetmez, az daha sıkın demeye getirilen söylemler ve manzara var!

Neredesin TÜİK, birde kemer nasıl sıkılır onu anlat!

Getir o rakamları, vur sokağın, çarşının, marketin ekonomisine ve fiyatlarına, verelim o parayı sana, doldur o meşhur TÜİK sepetini diyeceğiz, semtimize uğramıyor!

Benim bulduğum rakam bu diyor sadece!

O rakamların uyduğu bir tane yer yok, onu söylemiyor.

2020 yılından beri hep sormuyor muyuz!

Nereden buldun o fiyatları birde biz varalım, rahat edelim, sana dua edelim diyoruz demesine de, anlaşılan ne bizi görmek istiyor, nede duamıza ihtiyacı var!

 

*****

Bir çoğumuz kemerleri kaldırdık attık! Neredeyse kemer racona ters diyeceğiz! Kemere ihtiyaç olmayınca, herkesin görünümü bayağı bir fit oldu!

Hatta öyle-böyle değil!

Yakında fitness Hocaları, gelen yok- giden yok diye kapatacaklar dükkanları!

Kemer sıkma konusunda insanımız 2018 yılının Ağustos ayından bugüne, içine Pandemiyi de alarak master yaptı, doktora tezi hazırlayanlar dahi var!

Kemer sıkma dalında derecesi olan insanımız, daha da kemer sık denilecekse, Guinness rekoruna adayız diyor.

Kemer sıkmanın mucizesini gerçekleştirenler, bin lira ve altında gelirlerle ayakta duranlar, ayakta kalanlar, hayata tutunanlar olarak dikkat çekiyorlar!

Bunu nasıl başarıyorsunuz diye soru soranlar, neredeyse, tasarruf da ediyor musunuz diye soracaklar! Kemer sıkmanın bile cılkını çıkarmak gibi bir huyumuz var!

Gözümle görmezsem yeminle inanmam diyenlerin dahi, gördükten sonra öküz altında buzağı aramaya kalkmasına ne demeli?

 

*****

Her kemer sıkma döneminde adettendir. Derler ki, merak etmeyin, kemerleri sıkacağız amma, bir süre sonra çok rahatlayacağız çok, bütün bu çektiklerinizi unutacaksınız!

Kemer sıkanlar bu lafları az duymadılar. Çektikleri de yanlarına kâr kaldı!

Rahatlama olduğunda, söz verenler sözlerini unuttuklarından, kemer sıkanlar ne hatırlandı, ne dikkate alındı.

Hiç ihtiyacı olmayanların, hiç kemer sıkmayanların sağı solu, önü arkası doldu taştı amma, kemer sıkanlar kuru ekmeğe talim ettiler. Pazar ekmeğinin arasına helva bile koyamadı garipler!

Birçoğu o hayal ettiği günleri göremeden bu dünyadan çekti gitti.

Daha iyi olacak diyenler ise, kalbimizden geçen bu değildi demeye devam!

Neydi o kalbinizden geçen, lafın gelişi değil mi?

Bütün ömrümüzce şöyle bir duyuru hiç yapılmadı;

Ey Ahali, bundan böyle kemer sıkmanıza gerek kalmadı., sizin kemer sıkmanıza sebep olan, Fırsatçıları, sülükleri, tufeylileri, vampirleri, ayrık otlarını, zehirli sarmaşıkları tek tek aradan çıkardık. Geçmiş olsun, gözünüz aydın olsun!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR