Ziya Uysal

Ziya Uysal

MOSKOF ZULMÜ

MOSKOF ZULMÜ

Dünyada Rusya saldırgan, işgalci ve zalim bir devlet olarak tanınmıştır. Çarlık zamanında yönetici elit kesim, köylü ve işçilerin insan sayılıp sayılmayacağını bile tartışma konusu yapmıştır. (Tolstoy, Anna Karenina). 1917 Komünist ihtilali sözde işçi ve köylülerin yönetime geleceği şeklinde sunulmuştu. Ama başta işçi ve köylüler olmak üzere tüm Rus halkına, hatta bu yetmiyormuş gibi işgal ettiği başka birçok ülkenin de halkına yine en büyük eziyet, işkence ve aşağılamayı o komünist idarenin yöneticileri yapmıştır. Önceleri Rusya vatandaşları arasında eşitlik yoktu. Büyük çoğunluk horlanıyor, insan bile sayılmayacak kadar aşağılanıyordu. Komünizm, yöneticiler dışındaki halka bir eşitlik getirmiştir ama bu eşitlik de halkın tümünü birden eşit şekilde aşağılayan, herkesi eşit bir şekilde ezen, zulmeden bir eşitlikti.

Rus halkına sorulsaydı büyük çoğunluğu onaylamazdı elbette ama Rusya yönetimi cebren Afganistan’a girdi, zulüm üstüne zulüm yaptı. Orada tutunamadı ama Afgan halkının arasına fitne sokarak çekildi. Halen dahi bu yüzden Afgan halkının iki yakası bir araya gelmemiştir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Kafkas ülkeleri, Balkan devletleri, Doğu Almanya, Çekoslovakya diye devam edip giden çok sayıda ülke Rus istilasına uğramış ve Rus zulmünü yaşamıştır. Bu ülkelerin halklarına Rusya tarafından görülmedik haksızlık ve zulümler yapılmıştır. Özellikle o insanlık dışı komünist dikta rejimine karşı çıkanlara çok acımasız işkenceler yapılmıştır. Ukrayna’nın tamamı dünyanın da desteğiyle tekrar Rus işgaline uğramaktan kurtulmuştur. Ama Ukrayna’nın bir bölümü olan Kırım, Ruslar tarafından tekrar işgal ve ilhak edilmekten, hem de bu devirde kurtulamamıştır.   

Rusya’nın kendi yöresinde eşit statüde iki devlet gibi ilişki kurduğu hiçbir devlet yoktur. Tarihte de bu olmamıştır. Bütün ülkeler ya onun hegemonyası altında olmalıdır, ya da zaman içinde kimyası değiştirilerek o kıvama getirilmelidir. Çevresindeki devletlerin birçoğu bu yüzden Rusya’nın uydusu durumundadır. Dünya devletleri dostluk ve işbirliği anlaşmalarıyla dünyayı fethetmeye çalışırken, Rusya’nın başı çektiği az sayıdaki devlet de hep saldırganlığı, işgali ve zorbalığı tercih etmektedir. Bunlar dünyanın karanlık kutbudur. Bunlar şeytan gibi, her devirde kötülükten hiç vaz geçmemektedir. Gözüne kestirdiği ülkeleri kendine bağlamak üzere sürekli bir hesabın, fitnenin ve oyunun içindedirler. İnsanca ve bilgece değerler onlar için anlamsızdır. Örneğin kendi toplumlarındaki din ve ahlak çöküntüsü, kokuşmuşluk onlara göre bir tehlike değildir. O koskoca Rusya haritasına, tarih boyunca Rusya bir türlü kendini sığdıramamıştır. Ona göre başka ülkeleri işgal ve ilhak etmek için her şey mubahtır.

Ruslar, Kars, Ardahan, Erzurum gibi bazı doğu illerimizi zaman zaman işgale yeltenmiş veya bizden istemiştir. Oysa oralarda yaşayan insanlar bizim insanımızdır, Rus halkından değildir. Ama bu onların hiç umurunda olmamıştır. Adeta sadece işgal etme ve biraz daha çok sayıda insana zulmetme hevesi gibi sadistçe bir davranış göstermişlerdir. Bütün halklar gibi elbette Rus halkı da masumdur. Ama ne hikmetse yüzyıllar boyunca Rusya’da yönetimi ele geçiren kadrolar insanlıktan uzak kimseler olmuştur. Son zamanlarda Gorbaçov gibi Putin de biraz ümit veren icraatlar yapıyordu ama Ukrayna, Kırım ve Suriye konusunda sergilediği yönetim biçimi onun da eski yöneticilerden farklı olmadığını gösterdi.

Kırım’ın ilhakı, Rusya-İran ittifakı, Rusya’nın güneydeki tutumuyla birleşince bir kuşatma taktiği gibi gözüküyor. Doğu ve güneydoğu Anadolu’da fitne çıkarıp, bölücü terörü o başlattı. Marksist-Leninist PKK’nın beynini Lenin ideolojisiyle yıkayan da odur. Bilindiği gibi Lenin, kendi halkına da zulmeden, dünyaca ünlü, zalim bir komünist Rus diktatörüdür. Kürtçe sözlüğü, Kürtçe harfleri ve yazıyı da Türkiye’yi bölmek için Rusya uydurmuştur. Eski tarihlerde hiçbir yerde Kürtçe harflerle yazılmış eser ve yazıtlar yoktur. Aslında Kürt aşiretleri de Orta Asya kökenlidir ve Türk boylarındandır. En azından son bin yıllık kardeşliğimizi herkes bildiği halde Kürt kardeşlerimizden bir kısmını terörist yapmaya Ruslar muvaffak olmuştur. Çünkü bölücülüğü iyi biliyorlar.

Ruslar, Kafkasya ve Orta Asya Türkleriyle karadan irtibatımızı kesmek için aramıza Ermenistan’ı yerleştirmişti. Şimdi de Ortadoğu’daki İslam ülkeleriyle irtibatımızı kesmek için Suriye ve Irak sınırımıza PKK ve oralardaki uzantılarını yerleştirmeye çalışıyorlar. Rusya,  aslında hep var olan düşmanca, gizli emellerini ve çalışmalarını uçak krizi vesilesiyle kısmen açığa vurmuştur. Türkiye’yi çepeçevre kuşatma, bölücü terörü destekleme, sonunda bizi de kendine bağlama çalışmalarını gittikçe artan bir hızla sürdürüyor. Rusya’da bir değişme yok. Bu yine bizim hep bildiğimiz, tarih boyunca mücadele ettiğimiz, kaba-saba haksızlık ve saldırganlıklarına sürekli şahit olduğumuz, baş belası, zalim Rusya’dır. 

Her türlü bölücülükten korunmayı öğrenmeliyiz. Rusya’nın, ülkemizi kuşatmasına engel olmalıyız. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini uyandırmayı ve kaynaştırmayı başarmalıyız. Çeçen direnişini daha güçlü desteklemeliyiz. Özellikle Bayır-Bucak Türkmenlerine saldırması manidardır. Hiç olmazsa onlara Rus ve Suriye uçaklarına karşı kesin netice alacakları, stinger füzeleri gibi hava savunma silahları vermeliyiz. Allah’a emanet olunuz.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR