Erol Sunat

Erol Sunat

Nihayetin de!

Nihayetin de!

Ancak, nihayete erdiğinde içimizi huzur kaplayacak olan, her geçen gün daha da artan ve eksilmeyen dertler ve sıkıntılarla boğuşuyoruz! Geçim derdi diye özetleyebileceğimiz bu dert yumağı bir çoğumuzu kaldırdı yere vurdu! Nihayetinde bu dertten yakamızı kurtaramadık!

Yakamıza öyle bir yapıştı ki, silkeliyor, yerden yere çarpıyor, ölürsen öl diyor adeta. Dinlediği yok! Gördüğü yok! Sorduğu yok! Söylenenleri dikkate aldığı yok! İnsanların durumuna, haline ahvaline aldırdığı yok! İnsafsız, merhametsiz, vicdansız bir şey!

Her gün kapımızda! İyi gün dostu olduğunu çoktan ispatladı! Ne güven duyulacak bir yanı kaldı, nede itimat edilecek bir tarafı!

En nihayetinde bizimde yapacağımız belli denen bir noktaya gelindi!

Ben yandım eller yanmasın boyutlarını da aştı! Biz yandık, eller de yandı, yanmayan kalmadı!

Yanmayanların ise, yananları görmek gibi, bir düşünceleri olmadığı da ayan-beyan ortada!

Bazılarımız nihayet gerçekleri görebildiler!

Bazılarımız ise değil nihayet, en nihayetinde diyebileceğimiz noktaya da gelinse, gerçekleri görmek gibi bir dertleri yok!

Bakmak ve görmek arasındaki o ince çizgi bazılarımız için çokta geçerli değil anlaşılan.

Nihayetinde gerçek gerçektir!

Doğru ise yalnızca bir tanedir!

Yalan söyleyen için, doğrulara ve gerçeklere yalandır diyen için, var mı söylenecek bir şey?

*****

Şimdi efendim, nihayet var, en nihayet var, en nihayetinde var! Nihayet kelimesiyle birlikte başlayan ve devam eden temennileri bekletiyoruz!

Keşke hiç bu kadar beklemeselerdi!

Beklettiğimiz nihayetleri söylemek için sabırsızlandığımız da sır değil!

En nihayet bu dertlerden, bu sıkıntılardan kurtulduk çok şükür diyeceğiz, ancak diyemiyoruz!

Sarmal yani dolana dolana oluşmuş, içinden çıkılmaz bir durumla karşı karşıyayız!

Adına ister faiz sarmalı deyin!

Dolar sarmalı deyin!

Enflasyon sarmalı deyin!

Zam sarmalı deyin!

Fatura sarmalı deyin!

Borç ve haciz sarmalı deyin!

Nihayetinde sarmal işte!

Bu sarmalların içinde debelendikçe, sarmal bizi sarmalayıp atıyor ateşlerin içinde!

Bu yanmak değil, kavrulmak gibi bir şey…

Bu sarmallar arasından yok mu bizi kurtaracak, yok mu ver elini diye bir çekip çıkaracak?

*****

Mesela, nihayet virüs varyantlarıyla birlikte çekti gitti diyebildik mi?

Henüz hayır! Böyle bir ihtimal var mı?

Sağlık haritalarımız neredeyse tamamıyla mavi renge dönmek üzere…

Resmi açıklamalara göre vefat sayıları yüzün altında…

Nihayet virüs denen bela, virüs denen kabus tehlike olmaktan çıkıyor gibi!

Ancak rehavetle başımız dertte…Maskeler çıktı! Geliş-gidiş aksesuar niyetine kola takılanları da göremeyeceğiz! Maske olmayınca, mesafe ve hijyende sizlere ömür!

Bu arada nihayet virüsten kurtulduk diyen diyene…

Sırada nihayet diyerek rahatlayamadıklarımız o kadar çok ki…

Virüs gitti her şey bitti mi?

Keşke bitseydi, bu hüzünlü keşke girişleriyle hiç başlamasaydık söze!

Başımızda, virüsten başka Demokles’in kılıcı gibi sallanan enflasyon ne rahat veriyor, ne huzur.

Mutfaklar alev alev! Tezgahlar alev alev! Cepler alev alev! Yana yana kül olduk!

*****

Meşhur kantocu Nurhan Damcıoğlu, “ Yangın vaaaaaar!” demeye başladığında, sahneler hop oturup hop kalktı.

Sonra, “Karagümrük yanıyor” dendi geçti.

Millet en nihayetinde bu yanma sevdadan dedi, ciğer yanmış, kalp yanmış, dile vurmuş söyletiyor!

Bizim yanmalar başka, sönmek bilmiyor! Bizim beklediğimiz itfaiye falan değil!

Kusura bakmasın itfaiyeci kardeşlerimiz! Onlar bizim yangınımızı söndüremez! Nihayetinde bizim gibi yanan neden itfaiye çağırsın ki?

Nihayetinde, bizi yakan ateş, bizi saran alev, itfaiyeci kardeşimizi pas mı geçiyor, onların mutfak yangınlarının, harcının borcunun alevlerini kim söndürecek?

Biz yangın var dedikçe, yanıyoruz dedikçe, bu ateşi kendi başımıza söndüremiyoruz, gücümüz yetmiyor, takatimiz kafi gelmiyor dedikçe, geldik geliyoruz diyenler meydanda yoklar, ortalarda görünmüyorlar!

Bu arada fırsatçılar, aç gözlüler daha çok yanalım diye, kucak kucak odun atmaya devam ediyorlar!

Nasıl mı? Ramazan ayı fiyatlarını gören yok mu?

Pazar tezgahları, market tezgah ve rafları yanıyor! Onlar yandıkça can sıkıyor, can yakıyor!

Cüzdan çaresiz, cüzdanın içinde ki para, benim oralara gücüm yetmez, ne beni çıkar ver, ne de sen mahcup ol diyor! Nihayetinde insanlar cimrileşmedi, ceplerindeki para, tezgah fiyatlarıyla baş edecek durumda değil!

*****

Fiyatlar aldı başını gitti deniyor ya…Bu alıp başını gitmeler pek hayra alamet değil! Gitti de, nereye gitti bu gidenler? Bize gitmediği, bize gelmediği, bizim mutfaklara girmediği aşikar!

Ne diyorduk yangın var!

Bazıları diyor ki, nihayetinde yangın bu, yanar-yanar söner gider!

Söner sönmesine de, bizden geriye ne kalır, onu kestirmek mümkün değil!

Bu yangın, öyle-böyle yangın değil, basbayağı yanıyoruz işte diyorsunuz, o zamanda yananı Allah görür diyorlar!

Yananı gören Allah, nihayetinde yakanı da görür, ah edenleri de, feryat edenleri de!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR