SADECE MEVZUATTA GÜVENLİK
TLC kanalında bir program. Katılımcı küçük ev yapıyor kendisine. Kesime başladı, kulağında kulak tıkacı değil, muhteşem bir kulaklık. Vidalamaya geçti, gözünde gözlük. Gözümün önüne bizim sanayi çalışanları geldi. 100 desibel gürültüye rağmen kulaklık takmayan, kaynak yaparken tedbirleri almayan, boya yaparken maske kullanmayan, inşaatta çalışırken paraşüt tipi emniyet kemerini gereksiz bulan kıymetli çalışanlarımız… Gece yarısı iş makinesiyle ters yola girip asker adaylarının minibüsüne çarpan iş makinesi operatörünü, etrafı çevrelenmeden bırakılan inşaat kanalizasyon çukuruna düşüp yitirdiğimiz çocuklarımızı, tedbir almadan yolda çalışma yaparken araç çarpmasıyla yitirdiğimiz belediye çalışanlarını… Kısaca, kaza demeye dilimizin varmadığı tedbirsizlikler zinciriyle yaşanan acı olayları hatırladım.
30 Haziran 2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Devletimiz hemen hiçbir eksiği olmayan mevzuatı düzenledi ama mevzuat kendi başına sahadaki eksikleri gidermeye yetmedi. Birçok firma risk analizini önemsemedi, kişisel koruyucu donanımları temine yanaşmadı, ortalama elli lira değerindeki paraşüt tipi emniyet kemerlerini çalışanlarına sağlamadığı için inşaattan düşmeler devam etti. İşi önemseyen ve iş sağlığı profesyonellerinin desteğiyle çalışanlarına kişisel koruyucu donanımları teslim eden firmaların çoğu da çalışanların gerekli tedbirleri almasını, koruyucu malzemeleri kullanmasını sağlayamadı. Ustaları kullanmamıştı ki çalışan kullansın. Daha da kötüsü “yılların ustaları” bu araç-gereçlerin gerekliliğine inanmıyordu. Yanlış davranışları düzeltecek eğitim kısmını çoğunluk önemsemedi, zaman kaybı kabul etti. Sonuçta, yasa çıktı. O günden bu yana hiç yol alınmadı denilemez fakat sahada her şeyin düzeldiğini söylemek de mümkün değil.
Milletçe “bize bir şey olmaz” düşüncesinden uzaklaşamıyoruz. Mevzuat uyumlama pratikte iş yaşamına yeterince yansımıyor, güvenlik kültürü içimize işlemedikçe sorunu kısa vadede çözmek de mümkün olamıyor maalesef. İş yapma metodunda, bireysel çalışma kuralları değil, çalışma yaşamına yön verecek risk değerlendirme, yasalar ve evrensel kurallar hâkim olmadan yol alamayız. “Önce İş Güvenliği” tabelâları duvarda kalıyor genelde ve “Önce Daha Fazla Üretim” gönlümüze daha hoş geliyor.
Çok önemli gün ve haftalarımız var. 4-10 Mayıs tarihleri “İş Güvenliği Haftası”. Elbette bu önemli konu sadece yılda bir hafta üzerinde durularak geliştirilemez. Hayatımızın her dönemine güvenlik kavramını yerleştirmeliyiz. Güvenlik kültürü ders olarak ilkokullardan itibaren çocuklarımızdan başlanarak verilmeli. Son zamanlarda bir çok olumlu çalışması ile umut veren Milli Eğitim Bakanımız Sn. Ziya Selçuk İş Sağlığı Güvenliği Koşullarını İyileştiren Projelere 40 milyon lira hibe desteği sağlayacağını ilan etti ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sn. Zehra Zümrüt Selçuk ile protokol imzaladılar. Sivil Toplum Kuruluşları, Sanayi, Ticaret ve Meslek Odaları, Üniversiteler ve Meslek Liseliler proje geliştirme çalışmalarına katılacak. Milli Eğitim Bakanımızın deyişiyle “Çalışanlar için güvenlik lüks değil hak, işverenler için güvenli çalışma ortamı sağlamak lütuf değil zorunluluk.
İş Güvenliği haftasına yaklaştığımız bu günlerde hepimize kazasız belâsız çalışma ortamı diliyorum. Ülkem için çalışan üreten kıymetli vatandaşlarımız umarım bu çalışmalardan yararlanır, güvenlik kültürü bir an önce yaşamımıza yerleşir ve kaza demeye dilimizin varamayacağı, adeta “geliyorum” diyen felaketler artık mazide kalır. Saygıyla.
.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Sn. Duayen rumuzlu okuyucum;
Yanıtla (0) (0)Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. İş kazalarının % 98'inin önlenebilir olduğu bilimsel bir istatistik. Bu rakamlara erişmemiz için almamız gereken maalesef çok yolumuz var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın işbirliği çalışmaları beni umutlandırıyor. Sagıyla
iş kazalarının çoğunluğu işçilerden kaynaklı oluyor. iş yükü üretim sıkıştırılması felan bahane zaten yapılacak önlemler çoğunluğu tabela ile uyarı.... eskiden beri olan düzenlemeler zaten mevcutta işletmelerde yapılıyor. merdiven altı işletmelerde malesef hala 1800 yıllar sistemi uygulanıyor. iş güvenliği yasası gelmesi için çok zaman geçmesi gerekiyor o yerlere... ilk okuldan başlayan bir eğitimle çalışma hayatına hazırlamdığımız zaman çocuklarımızı asla bu sistem düzelmez. ünivesiteden çıkanlarda 5 yıl deneyim istenir.. o deneyimde asla özelde fırsat bulmaz zaten.... bakanlık müfettiş naapsın iki günde güvenlik mi sağlasın... baret takmayı dahi iş zanneden çalışanlar işverenler olduktan sonra ceza nereye kadar.... gazete köşeleri yazısı nereye kadar yorumlar nereye kadar..
Yanıtla (0) (0)