Uğur Özteke

Uğur Özteke

SALLA, SALLA, SALLAYABİLDİĞİN KADAR SALLA, MEYDAN BOŞ…

SALLA, SALLA, SALLAYABİLDİĞİN KADAR SALLA, MEYDAN BOŞ…

Mutlu, huzurlu, sağlıklı, hür ve hayırlı haftalar dileyerek yeni bir haftanın ilk yazısı ile siz gönül dostları ile birlikteyiz.

Bugünkü esas yazmak istediğimiz ana konumuza girmeye fırsat bulacağımızı sanmıyorum. Ama yine de şu RUMİ yani Mevlana Votkası denilen illet ve iğrenç konu ile küçük bir giriş yapalım.

Cumartesi günü saat 12.32’de Afrika’da bulunan bir dostumdan önce şu fotoğraf geldi

foto-1-577.jpg

Dostum şöyle yazıyordu altına “Uğur abi Afrika’dan selamlar. Bunun nasıl haberi yapılır bilmiyorum ama içim sızladı inan can abim…” tabii arkası var daha.

Biz Konya ve Konyalılar olarak etli ekmeğimizi yiyip, üzerine nargile fokurdatıp göbeğimizin üzerinde yatarken elin oğlu (!) Rumi diye bir votka üretmiş. Avrupa’dan Afrika’ya kadar satılıyormuş da yani. Elin oğlu (!) üretiyor pazarlıyor satıyor ve parasını kazanıyor biz ise yeni uyanıp viyaklamaya başlıyoruz.

Afrika’dan bize bu haberi ve fotoğrafı üzülerek gönderen abimiz sonra da bir link attı.

Meğer Konya olarak bizim popomuzu büyütüp şov peşinde vatanı milleti ülkeyi kurtarırken (!) Türkiye’de bu durumdan haberdarmış yaaa. 

Murat Bardakçı HaberTürk’te şunları yazmış

“Böyle bir edepsizlik karşısında hiç çekinmeyin, ağzınıza ne gelirse söyleyip rahatlayın!

Burada, üzerinde semazen çizimi bulunan bir şişenin fotoğrafını görüyorsunuz…

foto-2-475.jpg

Şişede “votka” var, yani alkol bakımından en sert içkilerden biri! Hollanda’da sadece 1001 adet imal edilmiş, piyasaya birkaç ay önce çıkartılmış ve şişesi 30 eurodan satılıyor.

Fiyat bakımından daha kalitelilerine göre hayli ucuz olan bu Hollanda işi müskiratın bizi alâkadar eden tarafı ismi ve logosu: Adı “Rumi”, yani “Mevlânâ”; logosu da bir semazen!

Başlıkta “Ağzınıza ne gelirse söyleyebilirsiniz”, yani “Atış serbest!” dememin sebebi, işte bu! Gözünü para bürümüş birileri “Ne yapsak da keseyi doldursak” diye düşünmüş ve yeni bir içki markasında karar kılmışlar; votka imal etmiş, içerisine şişenin alt tarafında yazdığına göre İran’a mahsus baharat, kendi sitelerine bakarsanız safran vesaire gibisinden bir şeyler koymuşlar. Sonra dikkat çekecek bir marka aramış ve buram buram İran kokan votkanın ismini hem Anadolu hem de İran ile bağlantılı çok önemli bir şahsiyetin, Mevlânâ’nın adının Batı’da bilinen şekli olan “Rumi” koymuşlar!

Bir de logo bulup şişenin üzerine resmetmek lâzım ya… Semazen figürü ne güne duruyor? Çizdirmişler, gerçi semazenlerin giydiği bembeyaz tennûre simsiyah olmuş ama ne gam? “Rumi” sözünün tepesine logo niyetine bu kapkara semazeni koymuş, altına da Mevlânâ’ya atfedilen ve “Onları olduklarından başka hâle koyar” yani “içki, içeni değiştirir” mânâsına gelen “On çunân ro on çunânter mîkoned” mısraının Farsçasını İngilizcesini yazmışlar; nihayet buyurun sizlere “Rumî”, yani “Mevlânâ” votkası!

ASIL KABAHATLİ BİZİZ!

İşin bu hâle gelmesinin suçunu sadece Mevlânâ’yı votka markası haline getiren edep fakirlerine yüklemeyin, bu işte asıl kabahatli biziz!

Mevlânâ’yı ticarî metâ haline getirdik! Kebapçılara, hamamlara, seyahat şirketlerine ve daha bin türlü mekâna ismini verdik, Mevlânâ’nın eserlerini tepe tepe kullanan okuma-yazma özürlüleri “Aman ne büyük âlim, neler de biliyor!” diye hiç durmadan pışpışladık ve “Mevlânâ aslında Moğol ajanıdır” diye saçmalayanların da “ilim adamı” olduklarını zannettik. Raks yahut ritüel değil, basbayağı bir ibadet olan semâ sâyemizde davetlerin, defilelerin, sünnetlerin, restoranların ve turistik mağazaların süsü oldu, semazenler de birer “döner sermaye”!

Bu kadarla kalsak, âmenna! Müşterisi azalan lokantacı iki semazen kiralayıp masaların arasında döndürünce giden müşteri geri geldi, halıcı dükkânın cazgırı turiste kahvenin yanında bir-iki de semazen getirince halılar hemencecik satılıverdi!

Türkiye’yi şereflendiren Yeni Zellandalı oyuncu Russel Crowe için Hocapaşa Hamamının kurnasında Mevlevî Âyini tertip ettik, Amerika’da düzenlediğimiz Türk Günü’nde dansöz oynatıp Tarkan’ın şarkılarının refakatinde semazen döndürdük. Fransız şampanya markasının Esma Sultan Yalısı’ndaki tanıtım davetinde ortaya çıkıp tepinen pembelere bürünmüş, omuzu saçaklı bir herif “modern semazen” diye magazin sayfalarının manşeti oldu.

Mevlânâ’dan daha bir şeyler elde edebilme uğruna daha neler neler ettik, saymakla bitmez!

Devrinin en önemli din âlimlerinden olan ve eserleri sekiz asır sonra bile “en fazla okunan kitaplar” listesinde yer bulan bir zâtı, bu şekilde pazarlama vâsıtasına çevirip yurt dışında da aynı maksatla kullanmamız üzerine birkaç uyanığın Mevlânâ’nın ismini olur-olmaz şeylere vermesi zaten kaçınılmazdı ve Mevlânâ’yı işte böyle votka markası yapıverdiler!

Bazı dostlarım Mevlânâ, Mevlevîlik ve semâ ile alâkalı ne varsa artık tamamının devlet tarafından kontrol altına alınması gerektiğini söylüyorlar ama ben aynı kanaatte değilim; zira bu işi zapturapta almanın yolu yönetmelikten, yasaktan, denetimden, izinden vesaireden değil, sadece “edep”ten geçer.

Ama edep perdesi bir yırtılmaya görsün: “Rumi” ismi votkanın ardından daha nelere verilir, başka nerelerde kullanılır kim bilir!”

…………………

foto-3-328.jpgfoto-4-206.jpg

Bardakçı üstadın yazılarını okurum. Okumaya çalışırım.  Kendimce bir şeyler çıkartmaya çalışırım. Ama bu yazının bir noktasına katılmıyorum. Şöyle ki “Bazı dostlarım Mevlânâ, Mevlevîlik ve semâ ile alâkalı ne varsa artık tamamının devlet tarafından kontrol altına alınması gerektiğini söylüyorlar ama ben aynı kanaatte değilim; zira bu işi zapturapta almanın yolu yönetmelikten, yasaktan, denetimden, izinden vesaireden değil, sadece “edep”ten geçer.”…

Hocam; izninizle sizden çok çok özür dilmeyerek şöyle düşünüyorum; elin oğlundan (!) edep mi bekleyeceğiz? Bence de bu iş kesinlikle devlet kontrolünde olmalı.

…………..

Hani yakın geçmişte Hollanda yine Türkiye’ye ve Türk siyasetçilere karşı bir terbiyesizlik yapınca sokakta kameraların önünde bir elimizde bıçak bir elimizde portakal boyuna portakalı bıçaklıyorduk(!) yaaa. Şimdi de o şişelere hem para veririz hem de kamera karşısında şişeleri yolda kırarız…  

Neden mi?

Şöyle düşünüyorum. Bu olay cumartesi günü Konya’nın gündemine de düşer düşmez bizdeki şak şakçılar yeniden o sahtekarlık kostümleri yalakalık yarışına girdiler.

Uğur Başkan tweetini attı “Hollanda’da “Rumi” ismiyle üretilen alkollü içecek hususunda gerekli girişimleri yapacağız. 

….

Hazreti Mevlana sadece Konya’mızın değil ülkemizin ve dünyanın önemli bir değeridir. Bu değeri korumak bizim önceliğimizdir.”

Uğur İbrahim Altay son derece olgun ve anlamlı bir mesaj gönderiyor. Derken ucuz kahramanlar Allah Allah nidaları ile sosyal medyada akıllarınca ortalığı yıkıyorlar.(!)

Yuh olsun size yaaaa. Rumi’yi üretenler siz böyle klavye kahramanlığı yapınca öyle korktular ki yatağın altına sindiler.

Derken Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk bir tweet atıyor, “Hollanda’da alkollü içeceğe Rumi ismini veren firmayı ve buna izin veren Hollandalı yetkilileri değerimiz olan Hz. Mevlana’ya karşı sorumsuzca davranışından dolayı kınıyorum. Konya olarak kabul etmeyeceğimiz bu duruma karşı her türlü hukuki hakkımızı kullanacağız”…

Evet, Selçuk Başkan da tecrübeli bir devlet adamı düşüncesi ile çok güzel ve yapabileceğini anlatan bir tweet atıyor.

Bunlar çok güzel ve doğru cümleler. Yani şehri yöneten belli isimler ellerindeki imkanlar ile hukuka ve Ankara’ya dikkat çekiyorlar.

Beyler bu iş Mengene’de kahvede oturup çay içerken, Meram’da köfte yerken, Selçuklu’da AVM’lerde falaca yabancı markalı kahvenin dumanı altında cep telefonundan sosyal medyada sallama ile olmuyor ki…

………….

Bırakın Avrupa’yı, Amerika’yı, Afrika’yı hatta hatta Türkiye’de falan ile falanca ilçeyi siz Konya’da ne yaptınız?

En son 2007’de dönemin Selçuklu Belediye Başkanı Prof. Adem Esen Bey bilinen en son ciddi adımı atmış ve ilçe sınırları içerisindeki 32 KTO’ya kayıtlı, 52 Esnaf Odalarına kayıtlı Mevlana isimli işyerinin isminin değiştirilmesini sağlamış.    

Sonra….

Sonra, haydi Bismillah deyip bir daha başlamışız. Mevlana oto yıkamacısından tutunda aklınıza ne gelirse para için MEVLANA’yı kullanmışız.

Beyler lütfen Allah rızası için biraz dürüst olun Konya’da Mevlana’yı para için kullananlara ne yapıyoruz? 

Bu zıkkım para ve menfaat bize gelince mubah elin oğluna (!) gelince günah mı? Allah onu ya da onları zaten kahredecek; ya bizi??? 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Gönül yaptığı işte değilse bedenin çektiği hep eziyettir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yayalar polisin gözünün önünde kendilerine kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçmek için araçların önüne atlamadıkları zaman üstelik de sürücülere tepki vermedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR