Ziya Uysal

Ziya Uysal

ALLAH’IN DÜZENİ

ALLAH’IN DÜZENİ

      Önce alçak sesle besmele çekti, gelen ayrandan bir yudum içti. Sonra yine kısık bir sesle, derin bir elhamdülillah deyip, sırtını ağaca yasladı. O samimi şükrün verdiği huzur ve mutluluk, aksakallı ihtiyarın yüzünden okunuyordu.         

       Soluklanarak, yavaş yavaş, yudum yudum ayranı içerken, her yudumda bir nefes alıyor, bir de elhamdülillah diyordu. Bunu söyledikçe sanki tastaki ayran da biraz daha tatlanıyordu.    

       Ayran içmek çoğuna göre sıradan, basit bir olaydır. Ama O, içtiği ayranın kendisine bu tazelikte ulaşmasından, onu sağlık içinde, böyle ağız tadıyla içebilmesine kadar pek çok şeyin sanıldığı kadar basit olmadığını düşünüyordu.  

      Ona göre bu ayranın kendisine ulaşması, sütü ve yoğurdu ilk üretenden, bu ayranı ona getiren torununa kadar, neredeyse bütün insanlığı içine alan, olağanüstü bir iş birliğiyle mümkün oluyordu. Belli ki, bu iş birliğini Allah kurmuş, Allah yönetiyordu.  

      Görünürde bu iş birliği zincirinin ilk halkası sütü üreten besicilerdi. Ama onların arkasında besicilerin sütü üretebilmek için satın almak zorunda olduğu bütün mal ve hizmetleri üreten firmalar, o firmaların da aynı şekilde mal ve hizmet aldığı firmalar ve onların da mal ve hizmet aldığı başka firmalar, kurum ve kuruluşlar şeklinde uzayıp giden, sonu gelmez bir meslekler silsilesi vardı. Bütün bu meslek zincirlerinin tüm çalışanları düşünüldüğünde sanki bütün insanlık bu ayranın ortaya gelmesine katkısı sağlamıştı.            

      Zincirin ikinci halkası olarak yoğurt ve ayran imalatını yapan mandıralar görünüyordu. Ama onların arkasında da mandıraların makine, alet-ekipman ve malzemelerini üretenlerden, ambalajlarını, temizlik ve hijyen malzemelerini üretenlere, nakliye, satış ve denetimlerini yapanlara kadar, sayılamayacak derecede çok firma, kurum ve kuruluşun çalışanları vardı.         

      Bu üretimleri de ilk kez tasarlayıp, icat edenden, teknolojisini geliştirerek bu güne taşıyanlara, kullanılan ham madde, alet ve malzemeleri ilk icat edenlerden, bu güne kadar geliştirenlere, o insanları yetiştirenlere kadar neredeyse gelmiş-geçmiş bütün insanlığın bu ayrana katkı sağladığını düşünüyordu. Bu iş birliği, ilk insandan bu güne kadar bütün insanlığı içine almasının yanında, her devirde sessizce ve tıkır tıkır işleyen en büyük iş birliğiydi.   

      Hatta yoğurdu mayalayan maya kolonilerinden bitkilere, güneşe, havaya, suya kadar bütün doğanın da bu iş için seferber edildiğinin farkınaydı. İşin en ilginç yanı da herkesi ve her şeyi içine alan bu büyük entegrasyonu, bu en kapsamlı organizasyonu kimsenin fark etmiyor oluşuydu. Hem de herkes içinde yer aldığı halde.    

     Allah’ın koyduğu yasalarla bütün insanlar, bir birine böylesine hizmet ediyor olmasaydı şimdi bu ayranı içemezdi. Bütün bu nimetlerin, adeta hiç dikkati çekmeyen o akıl almaz görev paylaşımı sayesinde, kendisine böylece ulaştığını o biliyordu.

    Akılları durduran o ilahi üretim ve hizmet organizasyonu sayesinde terzi ayakkabıcıya, ayakkabıcı terziye, öğretmen doktora, doktor öğretmene ve bir şekilde bütün insanlar birbirine hizmet ediyordu.

    Bir birini hiç tanımayan insanlar, belki de tanımış olsa bir kaşık suda boğacağı, kötünün de kötüsü olarak saydığı kimselere bile bu sayede bilmeden, özenle hizmet ediyordu. Hem de bunu, gücünün yettiği en üst kalitede yapıyordu. Çünkü bu organizasyonda her biri kaliteyi düşürür, müşterilerini memnun edemezse işini sürdüremezdi.

     Allah bize, ilahi iş birliği ve organizasyonları, doğal entegrasyonları iyi anlamayı, orijinal örneklerden yeterince yararlanmayı nasip etsin. Bizi üzen ülkelerin ürünlerine boykot uygulamak çok zor ve gerçekçi değildir. Ama aynı ürünleri üreten kendi firmalarımıza kalite ve fiyatta öne geçebileceği destekler vermek daha akılcıdır.

     Bir de hükümetler dış ticaret anlaşmalarını yaparken, yabancı ülkelerden bizim alacağımız mal ve hizmet tutarı kadar onların da bizden mal ve hizmet almasını sağlamalıdır. Bunun için, yetersiz kaldığımız noktalarda iş dünyamıza bilgi ve teşvik vermelidir. Filistin’e yaptığımız yardımların, resmi kayıtlarımızda İsrail’e yaptığımız ihracat içinde göründüğü haberleri gerçekten doğruysa, bunun sorumluları da açıklanmalı ve cezalandırılmalıdır

 

         YOL VE İNSAN

 

       Yol var insanı şaşırır

       Yol var dağlardan aşırır

       Her yol aydınlığa çıkmaz

       Yol var zindana düşürür

 

       Yol çıkarır selamete

       Şükür gerek bu nimete

       İyi bir yol tutmak gerek 

       Yol götürür felakete 

 

       Aklı olan yol öğrenir

       Buna hayatını verir

       Kimi de tapar kendine

       Yalnız kendini beğenir

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR