Uğur Özteke

Uğur Özteke

Artık ne yaparsan yap, derleeerrrr

Artık ne yaparsan yap, derleeerrrr

Bugün yazımıza izninizle pek çok erkek okurumuzun bildiğini tahmin ettiği bir fıkrayı sansürleyerek bilmeyenler için paylaşarak yazmak istiyorum.
Fıkra bu ya;  
Bir zamanlar İstanbul’da Sarayburnu ile Büyükada arasında iki kişilik kayığıyla bir nevi taksicilik yapan Ali isminde yiğit mi yiğit, yakışıklı mı yakışıklı, çapkınlığıyla da dillere destan bir kayıkçı varmış Adam o kadar çapkınmış ki hikaye bu ya kayığına binen her hatunla bir macerası olurmuş.
Müşterileri çoğunlukla son vapura yetişmesi asla mümkün olmayan, Büyükada’da ikamet eden Kumkapı meyhanelerinin gayr-i müslim konsomatrisleriymiş.
Günlerden bir gün, Çukurova’nın güzelliği ve dirayeti dillere destan, uğrunda bıçaklar çekilen kursunlar atılan, mekânlar basılan Afet-i Devran Neriman’ı Kumkapı’nın en ünlü meyhanelerinden birine transfer olmuş. 
Bu Neriman’ın bir gece Büyükada’ya gitmesi icap etmiş. Çevresindekiler acele etmemesini, sabahın ilk vapurunu beklemesini önermişler. Dinlemeyip ısrar edince de Ali’nin namını anlatmışlar. Şuh bir kahkaha savurmuş Neriman, araştırıp sormuş ve bizim meşhur Ali’yi bulmuş. Hemen kayığına binmiş ve denize doğru açılmışlar.
Kayıkçı bir kürek çekmiş ve
- “Derleeerrr” demiş.
Bir kürek daha çekmiş yine 
- “Derleeerr” demiş,
Bir kürek daha çekmiş  
“Derleeerrr” diyerek devam etmiş..
Neriman dayanamamış sormuş; - “Bey söylesene Allah aşkına ne derler”
Ali şöyle bir bıyığını burmuş ve
- “Sen bu kayığa bindin ya... artık ne yaparsan yap derleeerrrr...”
...........
Adına ister “kalkışma” isterseniz “başarısız darbe girişimi” deyin ama ne derseniz deyin bu ülkenin ve milletin nasıl ipten döndüğünü her geçen gün biraz daha büyük şaşkınlıklar içerisinde izlemeye devam ediyoruz.
Allah beterinden saklasın durun daha neler duyup neler okuyacağız bakalım.
Bu şartlar altında biz de sözüm ona yerel gazetecilik görevimizi en doğru şekilde yapabileceğimiz kadar yapmaya çalışıyoruz.
Dün öğle saatlerine kadar üç ayrı ziyarette toplam 9 kişi ile sohbetler ettik. Konu tabi ki Türkiye’nin bu gündemi idi. Ve bize gelen telefonlara, mesajlara şahit olan samimi insanlar hep aynı cümleyi söylüyorlardı;
“Abi vallahi hepimizin işi zor ama senin işi hepimizinkinden daha sor.”
............
Bakın bugün bir STK Başkanımız olan dost ismin bize yazdığını harfiyen sizlerle paylaşacağım. Ama şu küçük hatırlatmayı da yapayım. Bu abimiz bir Başkan. Demokrasi nöbetinde elinde mikrofon on binlere hitap etti. Televizyonlara demeçler verdi, bizim gazetede dahil yerel yazılı basında açıklamalar yaptı. Açık söyleyeyim samimi, dürüst ve de inançlı bir isimdir.
Ve bu abimiz dün bize şu notu gönderiyordu;       
“Abi selamünaleyküm ciddi bir sınavı başarı ile atlatıyoruz. 
Çok şükür gazamız mübarek olsun fakat herkesin homurdanmaya başladığı bir sorun var. 
Nöbet konusunda gösterilen hassasiyeti takdir ve memnuniyetle karşılıyoruz. 
Ancak korna ve konvoy konusunda duyarlı olmamız gerektiği kanaatindeyim. 
Bu konuyu bir dile getirmenizi rica ediyorum.”
.............
Ahhhh abim ah nasıl diyeyim?
Kayıkçı Ali misali bu şehirde bize demedikleri bugün itibari sadece PKK’lı çamuru kaldı. Korkarım yarın onu da derler.
Şu gazetelere, televizyonlara, sosyal medyaya bakıyorum. Bakıyorum ve kendimden utanıyorum.
8 yıl önce idi. 
Bir ramazan sabahı idi. Sahur sonrası evimize baskın yapıp didik didik edenler. O anda apartmana ve mahalleye ailecek bizi sözüm ona rezil edenler. Minibüsle hastanelere götürüp sözüm ona sağlık kontrolünden geçirenler. O gün için kullandıkları meslektaşlarımıza polislerin arasında bizi manşet yaptıranlar. Sanık gibi boy boy fotoğrafımızı çekenler. Ardından sorgusuz sualsiz demir parmaklıklar arkasına atanlar. (Haklarını yemeyelim akşam ezanı okunurken orucumuzu açmamız için yemek vermişlerdi) Ertesi güne kadar kimseyle görüştürülmeyip tuvalete gitmemize bile izin vermeyenler. Bu arada Türkiye’de TRT dahil tüm özel televizyonların ana haber bültenlerinde bizi gösterip başarılı operasyonlar yaptıklarını savununlar ve gece yarılarına kadar hâlâ demir parmaklıklar arkasında tutanlar. Tüm bunların ardından da “teknik takipti” diye salıverenler... Şimdi Amerika’da kaçaklar.
Oysa biz tüm telefon dinlemelerine, MOBESA kameraları ile takip edilmemize rağmen yasa dışı hiç bir hareket ve sözde bulunmadığımız için alnımız açık görevimizi yapabiliyorduk. 
Yakın zamanda bunun adı “kumpas” olmuştu.
8 yıl boyunca yine bildiklerimizi samimiyetle haykırırken sohbetlerde hep “derler... derler” türküsünü çalıyorduk.
Dün sabah binlerce okuyucumuz arasından 365 gün yazı yazıp altına yorumlar aldığımız on binlerce yorumlarda, en ağır hakaretlerde bile duymadığımız şok bir çamur ile daha karşılaştık.
“Halkı gezi saçmalığında koruyanların yazı işleri müdürlüğü”....
Evet 41 yılda, bir gezicileri koruyan olmamıştık dün bunu da duyuyorduk.
Şimdi bir tek şey için yatıp kalkıp dua etmeliyim yarın biri de çıkar “PKK’lı, DHKP’lisin” derse...
Der mi der... 
“Derler de derler”
............
Şimdi Konya’da on binler haklı olarak en güzel demokrasi nöbetinde. 
Ama şimdi biz dörtlüleri yakıp elinde Türk bayrağı var diye ana caddenin ortasında tekerleklerini yakan, zik zaklar yapanlara bir şey yazarsak Allah korusun o zaman ne derler?
Vallahi yukarıdakini bir STK Başkanı yazmam için rica etti bende yazdım.
Demokrasi nöbeti adına hür türlü yasak, çirkin, utanç verici davranışta bulunanlara vallahi de billahi de ben bir şey demiyorum!!!

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz
NE ZAMAN ADAM OLURUZ? 
Büyük AVM’lerin kapanış saatine yarım saat kala bazı mağaza yetkilileri “kapatıyoruz” demedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
  • Hacer / 21 Temmuz 2016 10:26

    Hep dogruları yazdınız ugur bey. Allah vatanımızı ve milletimizi bunlardan korusun

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Konyevi / 21 Temmuz 2016 Perşembe 15:48

    Boş ver abi ne derlerse desinler. Sen seni bil ve seni bilen zaten biliyor. Haydi, senin yazmadığını da ben yazıyım da bana ne derlerse desinler.
    Feto terör örgütünün kalkışma girişiminin ilk günü gerçekten bir vatan müdafaası vardı. Ben demokrasi müdafaası, demokrasi nöbeti diye adlandırmadım hiç. Hep vatan müdafaası, vatan ve bayrak müdafaası olarak gördüm, görmek istedim. Birlik olalım, birlik olma zamanı dedim ve o ilk gün zaferden Mevlana alanına kadar birliği gerçekten gördüm. Herkesin dilinde tespihler, tekbirler vardı.
    Herkes yan yanaydı. Bir başka zaman olsa aralarına sızmış provokatör diye linç etmeye kalkıştıkları kendi fikrinin işaretini yapan, omuz omuza Türk bayrağının altında yürüyen insanlar. İşte bu dedim. İşte buydu olması gereken. Bizi birbirimize ancak bir musibet getirir, ancak bir musibet birlikteliğimizi sağlar, cenabı Hakk'ın, "her şerde bir hayır vardır" buyurduğu gibi şer gördüğümüzün hayra dönüştüğünü fark ettim.
    Bizi biz yapan değerler ölçüsünde nasıl bir araya gelip yekvücut oluyoruz tüm dünyaya duyurduk.
    Ama maalesef her şeyi abarttığımız gibi bu nöbetleri de abarttık. Halk olarak abarttık, yerel yönetimler olarak abarttık. Halk olarak arabaların korna seslerini geçtim, kamyonlarla gecenin bir saatinde havalı klasonlarla küçük çocukların korkuyla yataklarından fırladığını gördük. Yerel yönetimlerle de öyle bir abartı haline getirdik ki, hangi akla hizmettir bilmem ama şölen havasına döndürecek hareketlere giriştik. Tamam, amenna ve saddakna, insanları o meydanlarda uyanık tutmak, diri tutmak gerekir. Ne de olsa balık hafızalı olduğumuz için çabuk unutur, bir müddet sonra o meydanlardan bitti diye nöbetlerden uzaklaşırız.
    Amma velâkin, bu Mevlana meydanını taş meydan haline getiren zihniyet, basiretsiz bir şekilde burada konser düzenlenmesine ve müzikler, halaylar çekilmesine mahal verdiler. Bize çocukluğumuzdan bu yana öğretilen, manevi değerlerimizin, mezarlıkların yanından geçerken bırakın oynamayı, müzik çalmanın günah, ayıp ve saygısızlık olduğu öğretildi ki daha oraya metrelerce uzaktan teybin sesini kapatır, müziği keser, duaya başlardık. Mevlana meydanında yapılan bu saygısızlığa, şu rezalete bakar mısınız? 50 metre karşın Hz. Pir’in Türbesi, yine karşında Selimiye camii ve yine 50 metre ileride evliya ve enbiyanın meftun bulunduğu bir kabristan var. Ayıptır, günahtır. Bu saygısızlık niye? Hayırdır, kalkışmacılar türbeye mi, kabristana mı saldıracaklarmış da nöbeti oraya almışlar, platformu oraya kurarak müziklerle koruma altına almışlar? Madem ilk günden sonra platform kurup insanları diri tutmak istiyorsunuz, ya öncelikle korunması gereken valilik binasının önüne ya da kent meydanı diye yine taşlaştırdığınız eski adliyenin oraya kuramazmıydınız bunu?
    Allah hepimize akıl vermiş ama maalesef bu aklı kullanacak ferasetten mahrumuz.
    Yaz abi sen yaz.
    Ne derlerse desinler, sen doğru bildiğini yaz. Biz senin doğruluğuna, aklına ve bazılarında olmayan ferasetine inanıyoruz. Ben yazmam, o yazmaz, sen yazmazsan kim yazacak doğruları.
    Bu vatan bizim. Ne tek başına Alevilerin, ne Sunilerin ne Türklerin ne de Kürtlerindir. Biz biriz, biz tek vücuduz. Biz ümmetiz. İşte biz bir olunca ne yapacağımızı, nasıl bir güç olacağımızı bildikleri için ayrıştırma, sen sensin, o o diyerek bölmeye çalıştılar. Elhamdülillah bir olunca tankın durduramadığı insanlar, mermiyi sapandan çıkan leblebi gibi görüp ilerleyen 7 den 70’e bir vatan sevdalıları olduğumuzu gösterdik, vatanı müdafaaya geçtik.
    Rabbim hepimize akıl ve onu kullanacak feraset versin. Birliğimizi, dirliğimizi bozmasın. Bana şunu derler diye doğruyu söylemekten bizleri mahrum etmesin.

    Yanıtla (0) (0)
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR