Erol Sunat

Erol Sunat

Bahane Olsun Çamurdan Olsun!

Bahane Olsun Çamurdan Olsun!

Bahane, gerçek amacı gizlemek için ileri sürülen neden olarak anlatılır. Ayrıca bahane, noksan, kusur anlamlarına da gelir.

Bahane bulmak kolaydır, yaratmak kolaydır, fazla aramaya gerek kalmadan bulunması bahane arayanların vazgeçilmezidir.

Bahanelerin arkasına sığınmak gibi, bahaneler sıralamak gibi eşsiz yöntemler geliştirmişiz! Bazen kendimizi, bazen karşımızdakileri adım atamaz hale getirmişiz.

Kızdırmışız…

Küstürmüşüz…

Sabrını zorlamışız!

En sakin insan bile dayanamamış patlamış!

Bahanelere kendimizi inandırma özelliğimizde lüzumundan fazla geliştiği içindir ki, ileri sürdüğümüz bahaneleri kabul edenler dostumuz, kabul etmeyenler hasmımız olmuş.

Bahane icat etme konusunda ise günümüzde elimize su dökecek olan da yok, bizi geçecek olanda…

Bahane bulanlar ve bu konuda aşırı davrananlar için, kendileri hariç, bahane bulunmayacak insan yoktur.

Hemen herkese bir kulp takanlar, olmasa da icat edenler, ekleyenler, yoksa da, varmış gibi gösterenler için bahane bulmak en kolay iştir.

Bahane arayanlar için vebal, Allah korkusu, şu da şunun hakkıydı gibi konular, sıralama dışıdır. Bahane arayan için en düzgün, en akıllı, en pratik, en zeki insan kendisidir.

Kendisine erişilmez olma özelliği yükleyenler, seçici pozisyonun da iseler, yöneten durumunda iseler birileriyle çalışmaya, ekip olmaya mecbur kalsalar da, kendi dışında kalanları arkalarından, gittiği her yerde yerden yere vurmaktan çekinmemişlerdir. Neden böyle yaparlar, neden böyle yapmaktan kendilerini alamazlar, bu özellikte onların zaafı ve zayıf tarafıdır!

 

BAHANE ARAYA YALNIZ VE HUZURSUZ İNSANDIR!

Bahane arayanlar, kendilerini ön planda tutmak adına yapmadığını bırakmaz.

Dış görünüşleri ne kadar sempatik, ne kadar neşeli, ne kadar esprili görünse de, iç dünyaları sıkıntılı insanlardır.

Yalnız insanlardır.

Huzursuz insanlardır.

Çok hoş kabiliyetleri olabilir.

Lakin, gönül almasını bilmezler, dostlukları göstermeliktir.

Arkadaşlıkları karşılıklı menfaatlerin başlangıç ve bitiş süreleri arasında gider-gelir.

Sırdaş olamazlar.

Çünkü, sır tutmazlar, tutamazlar!

Sende kalsın diye anlatılan bir konuyu birkaç saat içinde duymayan, bilmeyen kalmaz.

Bahane arayan, karşısındakinde devamlı bir kusur ve noksan arama havasındadır. Bahane arayanların önemli bir mevki ve makamda olduğu bir işletme, şehir resmen kilitlenir.

İşler yürümez. Aksar, tökezler, bekler, her şey sürüncemede kalır.

Kendilerini engelleyecek, frenleyecek birini hissettikleri an, onun önünü kesme tedbirlerini süratle alırlar. Ne de olsa ikna kabiliyeti yüksek insanlardır.

 

NELERİN YAPILMASINA MANİ OLMADILAR Kİ…

Makam sahipleri bu insanları yeterince tanımıyorsa, hayır öyle değil, böyle yapacaksın demiyorlarsa, bahanelerle reddedilmiş birçok dosya ile karşı karşıya kalırlar.

Bahane bulucular bugüne kadar neleri geri çevirmediler ki…

Neleri engellemediler ki…

Nelerin yapılmasına mani olmadılar ki…Bahane bulunanlara sormadan bilemezsiniz!

Buldukları bahane karınlarının şişini indirdi sadece…

Ancak olan, engel oldukları insanlara ve engel oldukları bir çok güzel projeye ve düşünceye oldu.

İşletmeler, şehirler onların yüzünden rahat nefes alamadılar, soluklanamadılar, bir çok konu ve mekan atıl olarak kaldıysa bu bahane bulanların, kulp takanların yüzünden oldu.

Bahane bulmanın en kolay olduğu toplumumuzda armudun sapı, üzümün çöpü diyerek nelere engel olunmadı ki,

İnsanlar bazen bahane bulma konusunda ihtisas yapmış insanların özellikle bazı yerlere getirildiğine inanmaya başladılar.

Çünkü, bahane aranmaktan, elindeki işe bakamayanlar, onlara verilen zamanı tıpkı bir mirasyedi gibi harcayıp tükettiler.

Zaman bana yetmiyor, ben zaman fakiri bir yöneticiyim diye ahkam kesenler de bu insanların içinden çıktılar.

 

İNSANLAR CANINDAN BEZDİ, PES ETTİ!

Bahane arayanlara başvuranlar yanıldıklarını çok sonra anlasalar da iş işten geçti hep. Her kim onlara başvurduysa, olacak işleri olmadı. Bahane aramadan, aradıkları bahaneleri başvuranlar getirdi önlerine koydu.

Onlarda iplere un serdiler, ötelediler, oldu olacak, oluyor dediler, beklettiler, ümitlendirdiler ancak sonunda bir kulp takıp, keşke şunlar şunlarda olsaydı diye geri çevirdiler.

Makamlara gidemeyen, ulaşamayan ne varsa bahane bulmak için yaratılmış insanlar tarafından engellendi.

İnsanlar canından bezdi, pes etti, vazgeçti!

Bahane bulanların eline ne geçti?

İşte bu nokta hiç araştırılmadı. Üzerine gidilmedi…

Neden bu kadar bahaneyle bana geliyorsun, bunun sebebi ne denilmedi?

Bahane üzerine kendini yetiştirmiş olanların, makam sahiplerine karşı olan saygıları, onları müdafaa etme şekilleri, değme yağcıları ve yalakaları fersah fersah geçmiş olduğundan çoğunlukla geri döndü.

Makam sahipleri hep dediler ki, Allah var çok saygılıdır. Bir günden bir güne izin almadan konuşmaz. Otur demeden oturmaz, bir dediğimizi iki etmez, mesai kavramı yoktur. Hafta sonları çağır, beni niye çağırdınız demez, itiraz etmez, bu devirde böyle insan bulmak kolay mı?

Onlar böyle deyince, böyle düşününce, bahane konusunda uzman kesilenler gemilerini havada, karada, denizde yüzdürdüler.

En güvenilen, en itimat edilen insan oldular. Makam sahipleri onları yanlarından ayırmadı.

 

BULUNMAZ HİNT KUMAŞI GİBİLER!

Bazen de, kendilerini iyice güvende hissettikten sonra, makam sahiplerinin de ardından sağda solda konuşanları oldu. O zaman yaptıkları hatayı anlayanlar, onlarla yollarını ayırdılar. Neler yaptıklarını da herkese anlattılar.

Ne mi oldu?

Hiçbir şey!

Daha da kıymete bindiler.

Adeta bulunmaz Hint kumaşı gibi oldular.

El üstünde tutuldular.

Yaptıkları göz ardı edildi.

Sahip çıkanları tahminler ötesi oldu.

Doğru, dürüst insanlar için kılını kıpırdatmayanlar, herkese kulp takan, dedikoduları gerçekmiş gibi anlatan, çok yalan söyleyen, insanları birbirine takan, küfürbaz, ancak herkese sempatik gelen davranışlara sahip olan bu insanlardan vazgeçemediler.

Onlara özenenler, onlar gibi olmak isteyenler türedi.

Onlarla bir arada olmak için randevu isteyenler, akıl almaya gelenler, dostluk kurmaya çalışanlar, tanışmak için yarışanlar az değildi.

Bahane olsun çamurdan olsun demişler ya…Çamur at yapışmasa da izi kalır demişler ya…Bahane buluculuk böyle bir şey işte…

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR