Uğur Özteke

Uğur Özteke

DEVLETİ KİM HACZEDEBİLİR Kİ?

DEVLETİ KİM HACZEDEBİLİR Kİ?

Yeni bir haftaya farklı konularla girmek istiyorum. Yine biraz kendimizin yaptığı gözlemler biraz da sizlerden gelenlerle şehrimizi yazmaya devam edelim.

AHMET BAŞKANIM SİLLE

PERİŞAN, BİR EL ATIN…

Dün sabah saatlerinde Sille’de idim. Gezmek görmek için değil. Eskişehir Anadolu Üniversitesinden sadece Sille’yi görmek için tanımak için şehrimize gelen bir grup akademisyen eşleri ve çocukları bir de onlara mihmandarlık yapan Konyalı aynı zamanda Sille ile ilgili çalışma yapan bir üniversite öğrencisi için orada idim.

Hava kapalı hatta sürekli ince ince yağan bir yağmur vardı. Ama buna rağmen aileler, gelin ve damatlar yine Sille’de idiler. 

Aynı zamanda Eskişehir’de üniversite öğrencisi olan mihmandarlık yapan Konyalı genç Sille’nin girişinde Ak Cami’nin orada anlatmaya başladı.

O anda gördüklerimden inanın utandım.

Allah aşkına şu anda Sille’nin en büyük ve bilinen camisi Ak Camii’nin tam karşısındaki manzaraya bir bakar mısınız?

foto-1-489.jpgfoto-2-411.jpgfoto-3-287.jpg

……………….

Tarihi olsun olmasın Avrupa’da ve dünyanın diğer noktalarındaki ülkeler tarihlerini en iyi şekilde pazarlarken, olmadık yaşanmamış hikâyeleri, efsaneleri yazıp milyonları ağırlayıp para kazanırken biz üzerinde oturduğumuz tarihin dahi kıymetini bilmiyoruz.

Bu bölgeyi, Sille’yi  bizlerden daha iyi bilen Selçuklu Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Pekyatırmacı’dan rica edeceğim.

Sayın Başkanım, bu yıkık virane binaların yıkıntıların hiç değilse önlerine paravanlarla Sille’nin eski yeni fotoğrafları ve Selçuklu Belediyesi’nin çalışmaları ile perdeleme yapılabilir. Hiç değilse buralara gelenler Suriye gibi savaştan çıkmış yıkık dökük virane görüntüleri görmezler. Çünkü şehrimize dışardan gelen insanların gözüne ilk olarak elbetteki bu çirkin tablolar çarpıyor. Mutlaka gittikleri zamanda zihinlerinde buralar kalabilir.

Selçuklu Belediyesinin bunu en iyi şekilde yapacağına inanıyorum.   

KONYA NİYE KAZANSIN Kİ?

Bu şehrin en başarılı eğitimcilerinden alanında Türkiye’de sayılı isimlerden olan ve benim de aile dostum bir eğitimci sosyal medyada cumartesi günü aşağıdakiler gibi pek çok kare fotoğraf paylaşmış altına da şunları yazmıştı.

foto-4-182.jpg

foto-5-114.jpgfoto-6-071.jpgfoto-7-042.jpg

“Burası Konya merkeze 50 km uzakta bulunan Meram Gökyurt mahallesinde bulunan Kilistra Antik Kenti.

2200 yıl önce Hellenistik ve Roma çağında yerleşiminin başladığı tespit edilen yer ve şu anki İncil'de 3 defa adının geçtiği Kilistra Kilisesi.

Ne bir tabela var. Ne bir açıklama var. Ne bir koruma var. Ne bir tanıtım var.

Yok olmaya mahkum edilmiş ve için için ağlayan koca bir tarih...

Halbuki şu an Katoliklerin taptığı İncil'de 3 kez Kilistra adı geçtiğini ve dünyanın ilk kilisesi Saint Perre Kilisesi değil şu anki fotoğrafları olan Kilistra Kilisesi olduğunu anlatabilseydik ve Allah rızası için iş yapanlar olsaydı buralar güzel bir tanıtımla dünyanın turizm odağı olur ve turist akınına uğrardı.

Hem bölge insanı kazanır hem de Konya’mız kazanırdı.

Yazık...”

……………..

Bu hocamız dün de ben de Sille için ağlarken özelden bize şunları yazıyordu (Çünkü hocanın paylaşımına ben de küçük tek kelimelik bir yorum yapmıştım) ;

“Canım abim günaydın dün ilk kez Kilistra’ya gittim koca bir tarih ve zengin bir hazinenin burnunuzun dibinde olduğunu gördüm. Tam Avrupalının turizm kalbinden vurulacak bir yer çok üzüldüm ona istinaden biraz sitem dolu paylaşım yaptım gazete ve size sıkıntı olma ihtimali varsa hemen kaldırırım.

Burası turizme kazandırılırsa Mevlana Müzesine gelen Hıristiyanlar kesinlikle burayı ziyaret etmeden gitmezler. İncil’de Pavlov papazının 3 kez ziyaret edildiği yazıyor ve dünyanın ilk kilisesinin Hatay’daki kilise değil buradaki kilise olduğu söyleniyor, öptüm canım abim”

………………

Evet hocanın yazdıkları iyi niyetle samimiyetle şehir ve ülke için güzel bir bakış acısı idi. Ama artık malum doğruyu söylemek suç. Hele hele yazmak Allah korusun. Adamı asarlar. (Ele geçen ilk fırsatta) hocamız da memur. Sırf bu yüzden tek kelimelik bir uyarı yapmak istemiştim. Kilistra için bu durumu yazmayanımız mı var? Görmeyenimiz mi var? Şehir sevdalısı her kesimden insan görüyor ama sadece görmek görevleri olanlar görmüyor göremiyor. Durum bu kadar basit işte.

MİLLET YAVAŞ YAVAŞ

İÇİNDE HİSSETMEYE BAŞLADI

İster tarih konuşalım isterseniz kültür ama çaktırmadan yavaş yavaş herkes, kadını erkeği, memuru esnafı  “bu iş nereye gidiyor?” diyerek konuşmaya başladı. (İçinde bulunduğumuz bu ekonomik krizi bir an önce atlatmamız lazım)

Bu bölümde ekonomiden söz edeceğiz. Ben önce izninizle şahsi görüşümü söyleyeyim.

Para ile büyük iş yapan iş adamlarının dışında hiç kimse neyin olduğunu nereye gittiğimizi bilmiyor. Dahası kimse hiçbir şeyin farkında değil.

Baksanıza herkes daha geziyor. Uzun bayram tatilinde sahillerde kumların üzerinde yer yokmuş. Demek ki bu insanlarda daha para çooook.

Ancak tehlikeyi görenler ve hissedenler de görmeye görüyorlar.

Mesela şehrimizin başarılı aktif sosyal hukukçularından Özkan Öztürk hafta sonu sosyal medyada şöyle bir paylaşım yapıyordu;

foto-8-022.jpg

İşte bu fotoğraf karesindeki cümleler bizi ve durumumuzu en güzel şekilde ifade ediyordu.

Teşekkürler Özkan abicim.

Ekonomi deyince bir iki kelime daha yorum yapalım da yazımızı noktalayalım.

Sade vatandaşlar olarak bizler içinde bulunduğumuz durumu pek anlamasak da hâlâ har vurup harman savurmaya devam etsek de resmi kurumlar, üniversiteler, belediyeler istemeyerek frene basıyorlar. Frene basmasalar da ayaklarını gazdan çekmiş durumdalar. Eğer devlet bu işte devam ederse özel sektör ile nereye nasıl gidilir onu da bilmiyoruz.

Bu kurum görevlileri vitesi boşa almanın ötesinde zamanı gelmiş ya da ödeme zamanı aylar hatta yıllar geçmiş paralarını da iş yaptırdıkları insanlara ödemiyorlarmış.

Bunun sebebini de yeni öğrendim.

Diyelim ki bu kurumların birisi ile iş yaptınız. Yani ihaleye girdiniz ve kazandınız. İşinizi yaptınız teslim ettiniz. Aradan aylar yıllar geçiyor. Ama sizi alacağınızı alamıyorsunuz. Ya da şöyle diyelim hayatta ticaret yapmamış sadece oturdukları yerden aybaşı geldi mi hazır paralarını alanlar bu durumda kıllarını dahi kıpırdatmıyorlarmış.

Niye mi?

Siz alacaklı olduğunuz için tek yapacağınız şey hukuka adalete başvurmakmış.

Bunu yaptığınız zaman zaten kara listeye giriyormuşsunuz ve bir daha sizi bu kuruma sokmazlarmış.

Canınıza tak dediği için zaten kar bile zarara dönüştüğü için gözünüzü karartıp diyelim ki o kurumu mahkemeye verdiniz.    

Kurum adalet sürecinde dahi hiç müdahil olmazmış.

Adalet en sonunda diyelim ki hakkı teslim etti ve sizi yüzde yüz haklı buldu. Bu haklılığınız yanınıza kar kalırmış. Çünkü siz devleti haczedemezmişsiniz. Böyle bir kanun varmış. Devlet haczedilemediği için de aradan yıllar geçse bile o yetkili ve etkili ya da bir başkası insafa gelinceye kadar 1 kuruş bile alamazmışsınız.

Haaaa belki devreye vekil bakan sokarsınız.

O zaman paranızı alabilirmişsiniz.

Bir şey daha öğrendim. Sıkıntı başlamadan sıkıntı edenler olmuş bile.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Ulaşamayacağınız kadar yüksekte sandığınız kişiler, aslında eğilemeyeceğiniz kadar alçaktır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bazı kurumlarda bazı bölgelerde elektronik bariyerle kapatılmış ve sadece görevlilerin araçları ile girebildiği yerlere, vatandaş olarak o bariyerin ötesine geçmek için şartları zorlamadığımız ve kabalaşmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR