Ziya Uysal

Ziya Uysal

“DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN…”

“DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN…”

Çanakkale seyahatinden yeni döndüm. Bütün aile oradaydık. Şehitlikleri ziyaret ettik ve orada şehit olan dedemizin ve tüm şehitlerimizin ruhu için Fatihalar okuduk. “Çanakkale ruhu” deyince ne anlatılmak istendiğini orada daha iyi anladık. Gördük ki kahraman ecdadımız, yüce değerlerimizi korumak için, Allah yolunda seve seve canlarını vermiş. Allah’a şükür ki, bugün de aynı heyecan, aynı ruh ve özveriyle milli ve manevi değerlerimiz için canını vermeye hazır, milyonlarca gencimiz ve her yaştan insanımız vardır, inşallah ilelebet de olacaktır. Bu büyük millet, 15 Temmuz akşamı bunu bir kez daha ispatlamıştır. Aslında bu haftaki yazımda o günkü düşmanla bugünkü düşmanı karşılaştırmak istiyordum.

 

Ancak ülkemizde acil çözüm bekleyen birçok konu var. Bunlardan biri de süt krizidir. Bu kriz başta sütü üreten besiciler olmak üzere mandıralar, süt fabrikaları, kalkınma kooperatifleri, damızlık sığır-koyun-keçi yetiştirici birlikleri, süt birlikleri gibi geniş bir kitleyi zor duruma düşürdü. Bunlara mal ve hizmet satışı yapan çok sayıda firma da satış ve tahsilatta zorlanıyor. Bu durum böyle uzun süre devam ederse zararı yarın bütün halkımıza yansımaya başlayacaktır.

 Son günlerde süt toplayan firma ve kooperatiflerin bir kısmı topladıkları sütü verecek yer bulamıyor. Çünkü sütün tek müşterisi olan mandıralar ve süt fabrikaları pazar daralması sebebiyle üretimlerini kısmak zorunda kaldılar ve aldıkları süt miktarını azalttılar. Bazıları süt ödeme vadelerini de eskisine göre aşırı ölçüde uzattılar. Süt dayanıklı bir gıda olmadığı için şu anda çok sayıda müstahsil sağdığı sütü ne yapacağını bilemez durumdadır.

 Sütte bu tür krizler, geçmişte de ara sıra yaşanıyordu. Kâh sudan ucuz fiyatlara düşüyor, besici zarar ediyordu, kâh -bugün olduğu gibi- iç tüketim fazlası süt ürünleri dış ülkelere ihraç edilemiyor, müstahsilin sütü elinde kalıyordu. Böyle problemlerin önlemi ve çözümü daima vardır. Ama bunu hükümetlerden başka organize edecek bir merci ülkemizde henüz yoktur. Bence şimdi hükümetin yapması gereken de küçük ama isabetli bir müdahaleyle ihracatı ve dâhildeki süt tüketimini arttırmaktan ibarettir. Kişi başına yıllık ortalama süt tüketimi AB ülkelerinde 343 Kg. iken, ülkemizde bu rakam 146 kg’dır. Yayınlanan bunca kamu spotu içinde bir tanesi bile süt tüketimini özendirici mahiyette değildir. Maalesef Tarım Bakanlığı bu konuda çok pasif ve yetersiz kalıyor.  

 Ne üzücüdür ki, zaman zaman yaşanan bu problem yüzünden besicilerimiz böyle kriz zamanlarında damızlık ineklerini de kasaplara kestirmek zorunda kaldılar. Şimdi yine böyle bir durumla karşı karşıyayız. Böyle bir olay yaşanırsa bunun telafisi uzun yıllar alır ve ülkeye çok zarar verir. Ayrıca böyle bir durum ülkemizi ette dışa bağımlı hale de getirir. Çünkü eti için beslenen erkek hayvanlar da bu dişi damızlıklardan doğuyor.

 Epeydir süregelen bu problemi çözebilecek bir ekibin, şu anda Tarım Bakanlığında olmadığı anlaşılıyor. Süt mandıraları ellerinde bir ürün yığılması olduğu halde Bakanlığa sattıkları süt tozu bedellerini de zamanında alamadıklarını söylüyorlar.

 Sayın Başbakan çok güzel yatırım teşvik paketleri açıklıyor, Allah razı olsun. Ama yeni yapılacak yatırımları özendirirken mevcutları da mağdur etmemeliyiz. Bizde “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye bir deyim var. Mevcutları ihmal edersek yarın onları da yerinde bulamayabiliriz.

Yem fabrikaları da Maliye’den KDV iadelerini halâ alamamışlar. Üstünden 8-9 ay geçti, bunun tebliği bile hâlâ yayınlanmamış. Maliye, KDV iadelerini geciktirmek için yem fabrikalarının önüne bir yığın da zorluk sıralarsa şaşırmamak gerek. “Maliyeye elini veren kolunu alamaz” sözü bence bir haksızlık ifade ediyor. Daha adil, daha akılcı yürüyen bu günün genç kadroları, bu sözü unutturacak uygulamalar içinde olmalıdır.   

Rahmetli Özal’ın döneminde, ekonomisi ileri gitmiş ülkelerin uyguladığı Serbest Piyasa Ekonomisine geçtik. Bu işin geri dönüşü olmaz, aksi halde et ve sütte olduğu gibi sıkıntılar yaşarız. Yetiştirmek için kendisi de her türlü imkâna sahip olduğu halde sebze ve meyveyi Rusya niçin bizden alıyor hiç düşündünüz mü?

 Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Uysal Arşivi

SAPMA

16 Eylül 2019 Pazartesi 00:01
SON YAZILAR