Hatice Filiz Çelik

Hatice Filiz Çelik

FİKRİN FİKRİM DEĞİLSE…

FİKRİN FİKRİM DEĞİLSE…

Yılın en faziletli ayı Ramazan Ayı; sabır, rahmet, mağfiret ve bereket ayı. Ve en çok da tefekkür ayı. Kendimizle, kendi hatalarımızla yüzleşmemiz gereken bir aylık bir zaman dilimi. Geçip giden bir senenin muhasebesinin yapıldığı, aslında kısacık bir dönem…  

En güzel şekilde değerlendirilmesi gerekli olan mübarek ayda yapmamız gereken aslî ibadetlerimiz malum. Bu ibadetlerin yanında ise Cenab-ı Hakk’ la olan ilişkimizin ve O’na olan yakınlık derecemizin sorgulanması ve kendimizle yüzleşebilmemiz ise en zor olanı. Atâullah İskenderî Hazretleri ”Kendisine ilahi rahmet nasip olanlar, Cenabı-ı Hakk’ın dilediği insanlardır.” diye buyurmuşlardır. Bizi böyle zor bir gerçekle yüzleştirmiş ve bu ilahi lütfa sahip olup olmadığımız ya da sahip olmak için neler yapmamız gerektiği sorularının cevapları ile meşgul olmamız gerektiğinin altını çizmiştir bu cümleyle. Ve bunun yanında malum virüs nedeniyle hayatımız nispeten yavaşlamış iken, zamanın daha da değerli bir hâl alıverdiği bu günlerde.

Tüm bu çetin sorularla karşı karşıyayken bizlerse zamanımızı yine;  “başkaları/ diğerleri” ile geçirmekte ısrar ediyoruz. Derdimiz gündemi kaçırmamak, sosyal medyada en çok tartışılan konunun içinde olup fikrimizi beyan etmek, başkalarını eleştirmeyi kendimize görev edinmek, kendi fikrimizi dayatmak, sonsuz ve haddi aşan eleştirilerde bulunmak, fakat bize yapılan eleştirilere tahammül edememek…ve bunun gibi onlarca “faydasızlığın” içinde günümüzü doldurma peşindeyiz.

Özellikle sosyal medya söylemlerinin, kışkırtma medyası olduğunu göremeyerek, karşı fikre verilen her türlü cevap ile o karşısında olduğumuz fikrin aslında, dalga dalga yayılmasına hizmet ettiğimizin farkında bile değiliz. Düşündüğümüz zaman bunun sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu görebiliriz.

Bu medya türü asla fikrin savunma meydanı değildir. Fikirler ancak ilimle, bilimle ve usulü ile savunulur. Tez veya antitezlerimizi, uygun başka medyalarda, topluluklarda sohbetlerde, yazılarımızda usulünce ve üslubunca savunarak ancak belli bir aşamaya ulaştırabiliriz.

Ayrıca; sosyal medyada yapılan her bir yorumu ve o yoruma yapılan yorumları okuyarak, cevap vererek harcadığımız zaman kaybı da kayıpların en büyüğü…

Kaldı ki karşıt fikre hakkıyla savunma yapabilmemiz için, işin-enini sonunu, söylenme nedenini tam anlamıyla bilmemiz gerekir. Bunun için de karşıt fikre hemen cevap vermek yerine, sorular sorarak altında yatan nedenleri araştırmak, yapmamız gereken en insancıl yolken öfkeyle hareket etmenin, hem kendimize hem başkalarına zarar vereceği muhakkaktır.

Bir insanın ne giydiği, nasıl göründüğü, kimleri takip ettiği, hangi siyasi tarafı tuttuğu gibi kıstaslar asla onun insan olma vasıflarının değerini göstermez. Bu sayılanlar sadece dış görünüştür, surettir, zahirdir.

Yüce fikirlilik - tam tarifiyle insan olma-; bizimle tam karşı fikir ve siyasi görüşü taşısa bile, giyimi alıştığımızın dışında olsa bile, farklı inanış ve farklı ırka ait olsa bile, farklı bir gelenekten gelse bile karşımızdaki kişinin entelektüel düşüncemize  katkı sağlaması düşüncesiyle, candan/ bir olarak onunla fikir telakkisinde bulunabilme becerisinde yatar. Ya da tüm bunlar olmasa bile onun farklı insani vasıflarının bizde oluşturacağı farkındalıklar ile düşünce dünyamızı zenginleştirmesi düşüncesi bile en yüksek kârı oluşturabilir.

Eleştirinin en büyüğünü kendimize yöneltip varlığımıza dair zor sorularla boğuşmak için yeterli zamanımız yokken bile, başka fikirlerin karşısında olup onları eleştirme hakkını ve de vaktini nasıl bulabiliyoruz. Arifler “her nefes  sayısı kadar Allah’a giden yol vardır” derler. Bununla birlikte, her bir nefes sayısı kadar da farklı fikir ve düşünce vardır. Yeter ki bizler o fikirleri ayrıştırarak değil kaynaştırarak  hedefimize ulaşma çabasında olalım…Şayet hedefimiz; gerçek insan ve Cenab-ı Hakk’a hakkıyla gerçek bir kul olmak ise…

Huzurunuz ve sağlığınız daim olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hatice Filiz Çelik Arşivi
SON YAZILAR