Hatice Filiz Çelik

Hatice Filiz Çelik

İnsanın Gafili Olmak

İnsanın Gafili Olmak

Geçen haftaki yazımda ötekileştirme kavramının daha çok anlamı üzerinde durmuştum. Peki neden bir diğerini yargılama ya da kötüleme isteği yatar bilinçaltımızda? Ötekinin düşüncesine, yaşam tarzına neden bu kadar tahammülsüzüz? Sosyal ve psikolojik çok fazla nedeni var elbette bu tahammülsüzlüğün.

Burada bu nedenin sadece bir tanesi üzerinde durmak istiyorum: Güzelin yerine aksi istikametteki çirkini, kötüyü görme eğilimi…

Günümüzde kötülük ve zulüm içeren haberler daha çok “satıyor”. Bunu hem reklam camiası hem de haberleri hazırlayan yayıncılar gayet iyi biliyor. İyiliğe dokunuş, nezaket, nezahet davranışları yerine kavga, cinayet, haksızlık içeren görüntüler... Hepimiz aşinayızdır bu tür haberlere hem gazete sayfalarından hem de televizyon ekranlarından. Hatta bir “uyuşturucu” etkisine sahip dizi filmlerde de en çok seyredilen (reyting alan) bölümlerin de bu tür sahneler içerdiği bir gerçek. Sanki sürekli hayatın ve insanlığın kötü yönünü ağırlıkla göstermeye çalışan bir çaba var ortada. Ve maalesef bu şekilde çok küçük yaşlardan itibaren zihinlere kötülük ve çirkinlik imgeleri ağırlıklı olarak yerleştiriliyor.

Böyle olunca da karşımızdaki insan ağırlıklı olarak kötüdür, kötü niyetlidir hatta günahkârdır diye düşünür ve bu nedenle sürekli kendimizi karşımızdakinden sakınma ve ondan uzak durma eğiliminde oluruz.

Halbuki karşımızdakini daha tanımadan yargıya varma “kötü zan”a girer. Kötü zan; bir kimseyi tanımadan onun gerçeğini bilmeden bize anlatılan olasılıklar üzerine hüküm verme anlamına gelir. Ve bu hükme ise; dinlemek ve anlamak gibi bize zor görünen yollarla değil de daha kolay olan görünüşü, konuşması, giyinişi gibi oldukça yüzeysel ölçeklerle, kanaatlerle sahip oluruz. Çünkü hayatımız zaten yüzeysellik ve hızla geçmektedir. Bir konuyu ince ayrıntısı ve tüm olasılıkları ile çok kısa sürede irdeleme yeteneğini elde etme çabasına da girmemişizdir hiçbir zaman. Hem bu pratiğe alışmış olsaydık zaten iyiyi ve kötüyü, bize zarar verecek olanı veya hâlis niyetliyi de kolayca ayırt edebilir olup gerçek kötülük karşısında da kendi savunmamızı kurmuş olabilecektik.

Bunu yapamadığımız için herkes herkesi kendine düşman ve tehlikeli atfediyor ve öyle bakıyor. Ve bu düşünceler karşılıklı olunca da sonu gelmez bir öfke dalgası sokakları, caddeleri, şehirleri, ülkeleri hatta evimizin içini bile sarıyor.

Tüm bu kargaşanın ilacı olarak Hz. Mevlânâ’nın; “Güzel bakan güzel görür.” düsturu en güzel yol göstericidir. Yine Hz. Mevlânâ konu hakkında Mesnevi’sinde şöyle söyler: “Dedim ki: Eğer güzelsem bu güzelliği Onun lütfu olarak kabul ederim. Değilsem, zaten çirkinler bile bana güler! Çaresi şu: Kendime bakayım, kendime çeki düzen vereyim. Bakalım ona lâyık mıyım, değil miyim? O güzeldir, güzelliği sever, güzelliği ister.”

Yüce Allah(c.c.) güzelken ve güzelliği severken ve de güzelliği isterken bizlerin ise çevreye, insanlara kötü oldukları zannıyla yaklaşmamız fikrinin taban tabana zıtlığı net bir şekilde görülür.

Bu konuyu Sâmiha Ayverdi bir eserinde şöyle dile getirmiştir: “İnsanların vefasız, bencil, menfaatçi olduklarına mı darılıyorsun? Bunun, ateşten yakmamak, kılıçtan kesmemek hassalarını istemekten ne farkı var? İnsan kâh zulümdür, kâh fesattır, kâh ateştir, kâh ise veba…Gene o insan hikmettir hem salâhtır hem kâinat hem maksut…Lâkin sen gözlerindeki illetten birincileri görüyor, ikincilerin gafili bulunuyorsun.”

Yaşadığımız kötü tecrübeler, yenilgiler, aldatılmaların bu düşüncelere etkisi olabilir fakat yine de insanlığın halisane duygularından ümidi kesmemek, çağın bize nakşetmeye çalıştığı kötücül fikirlerle savaşmak da görevimiz gibi görülüyor. Hem böyle yaptığımızda yani sürekli güzeli, iyi niyeti görmeye çalıştığımız zaman belki de güzellik ve iyi niyet de gerçekten bizi bulur…

Sağlığınız ve umudunuz daim olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hatice Filiz Çelik Arşivi
SON YAZILAR