Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

GENÇLİĞİN ONURLA SAVAŞI

GENÇLİĞİN ONURLA SAVAŞI

Tüm dünyanın kendi öz gençliği ile meselesi var. Kimi uyuşturucu ile kimi terörist eğilimleri ile kimi çapraz sexüel ilişkileri ile. Kimi de hayvanların dahi yapmadığı EYLEMLERİN tümü veya birkaçı ile eğilimlerinden dolayı gençliği ile terbiye olmakta. 

Ülke olarak bizim de gençlikle meselemiz var. Çoğu gençlik aldırmazlık, vurdumduymazlık ve hedefsizliğin içinde kıvranmakta, bunların verdiği duygusal sıkıntılarla boğuşmaktadır. Gençliği bunlara, boş duruşa sevk edecek o kadar çok alan var ki, tüm otoriteler bunlarla mücadelede yenik düşüyor. Sosyal ağlar ve medya tüm gençliği bitirmek üzere birileri tarafından kodlanmış sanki. 

Dünyada savaş isteyen tarafların en büyük hedefi de genç kuşaklar olsa gerek. Bu duruma göre bir ülkeyle sıcak savaş yerine gençliği ellerine geçirmek yetiyor savaş severlere. 

Bunlara yenidünya gençliği mi demek gerekir. Bu sosyologların işi ama durum ortada. Adamda milli, tarihi, kültürel değerler bir anlam ifade etmiyor. Bu değerlerin bir anlam ifade etmemesini anladık ta insanlık onurunun da bir anlamı yok onlar için. Hani nerede hedef ve dava adamıdendiğinde çoğu çapraz çapraz bakıyor. İçlerinden birkaçı sessizce homurdanıyor, ne dediği de anlaşılmıyor. 

Bu sadece İslamcı, ülkücü ya da milli gençlerde değil, solcu, komünist, seküler veya ulusalcı gençlikte de yok. Bunu söylerken her kesimin hedef veya dava adamları birbiri ile mücadele etsin demiyoruz. Bunu biz 80 li yıllara kadar yaptık ve hep kaybeden olduk. Kaybettik ama savaşı kaybettik; onurumuz, dava adamlığımız, hedeflerimizi değil. O zamanın komünisti veya seküleri de kendi çapında onurlu bir duruş sergilerdi; tek hedef EMPERYALİZM KARŞITLIĞI İDİ. 

Sayın Cumhurbaşkanım, ne olur milli kalkınmayı ekonomide, sosyal alanlarda, yeşili artırmada veya hastane, yol, bina yapımlarında değil, gelin insanlık onurunu koruyan sahalarda özellikle her kesimden gençliği ayakta tutacak “DAVA ADAMLIĞI zemininde yapınız. Bunu yaparken çözümü bol diploma almalarda değil, daha çok adam yetiştirme okullarının açılmasında arayınız.  

Son okuduğum bir makaleye göre insanlar davranış, yönetim biçimlerini aldıkları eğitimleri değil, daha çok çevrelerinden gördükleri davranış biçimlerini taklit ediyorlar. Yani bir evlat anne veya babasının sözlerini değil, onların davranış biçimlerini kopyalıyor ve onları uyguluyorlar.

Hafta sonu Ramazan ayı münasebetiyle çarşı pazarda şöyle bir dolaştım ve gözlemler yaptım. Özellikle gençlik ilişkilerinde ok yaydan çıkmış, 13-15 yaş aralığında çocuk dediğimiz yaşlarda gençliğin birbiri ile olan ilişkilerinde ve davranış biçimlerinde uç noktalara varıldığını gördüm. Elbette kimsenin hayata bakışı ve davranış biçimlerine karışılamaz veya sınırlandırılamaz ama hiç değilse ahlak, maneviyat veya edep gibi evrensel değerlerinde önemli olduğu bilinmelidir. 

Geçmişte olan ve insanlığı ve devlet olmayı biçimlendiren ilim, aile ve ahlak kavramları gençliğin beyninden ve zihninden siliniyor galiba. Bu değerlerin silinmesi hiçbir insanın, ailenin, kabilenin veya o devletin işine gelmez; sadece emperyalistlerin işine gelir, bu bilinmelidir. 

İnsanımızı ve gençliğimizi hatta dünya gençliğini onurlu bir hayatın, ailenin, kabilenin veya devletin içine çekmek için mücadelenin yeniden başlatılması gerekir. Bu dönem gençliğihiçbir sıkıntı görmedi ve de sıkıntının ne olduğunu da bilmiyor. O yüzden de mevcut alışkanlıklarında bir tık geriye adım atacak davranış biçimleri gösterilmesinin istenmesionları isyan noktasına getirebilir. Konuşmasında mangalda kül bırakmıyor, hal ve hareketlerinde çakallarla dans ediyor. Bunu söylerken tekraren ifade ediyorum ki, günümüz gençliğini kendilerinden olmayanlarla mücadelenin içine çekmeyi değil, onurlu olmanın ve onurlu durmanın öğretilmesi esası alınmalıdır. 

Güçlü gençlik onurlu duruş da; zayıf gençlik en azından onurlu sıvış da olmalıdır. Gençlik gelecektir, canımız daha fazla yanmadan bu yozlaşmaya dur denilmelidir.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR