Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

GEZ DÜNYAYI, GÖR KONYA’YI (2)

GEZ DÜNYAYI, GÖR KONYA’YI (2)

Seyyahların dilinden ve gözünden eski Konya’yı resmetmeye çalışmak ve o dönemin Konyası’ndaki manzarayı hayal ederek gözlemlemek aslında güzel bir şey.

Fransız şövalyesi seyyah Bertrandon De La Broxuıere, 1804 yılında yayımlanan “Voyage d’Outremer et retour de Jerusalem en France par le voie de terrei pendant le cours des annes 1432 et 1433” adlı kitabında, İvriz, Ereğli üzerinden geldiği Konya hakkında şunları dile getiriyor:

Larende’den ayrılıp Yunanlıların Quhongnopoly dedikleri Konya şehrine geldim. Memluk’le birlikte bu güzel ülkede iki gün boyunca at sürdüm; birçok kasabadan geçtim; ama buralarda su kıtlığı vard, çünkü bu Quhongne şehrine kadar hiç akarsu yoktu; hiç ağaç görülmüyordu; yalnız şehrin çevresinde meyveleri için dikilmiş ağaçlar vardı. Ticareti gelişmiş, etrafı sağlam surlarla ve düzgün meyilli hendeklerle çevrili, surları kulelerle tahkim edilmiş bir kentti.”

 

***

Fransız seyyah Pırre Bellon da, 1553 tarihine ait Gezi notlarında, Konya ve çevresi hakkında ve birde İngiliz yarış atlarının atası “Byerley Türk” ile alakalı şu bilgileri veriyor:

“Adana ile Ereğli arasındaki Toros dağlarını üç günde açtık. Dağdan inerken pek uzaktan görünen Ereğli, mükemmel bir biçimde tezyin edilmiş ve etrafına küçük köyler saçılmış bir ovanın ortasındadır. Bizdeki meyve ağaçlarının her türlü ile donatılmış bahçeler ile çevrilmiştir. Üzerinde çok sayıda haralar kurulmuş olan bu ovanın atları pek makbuldür. Bunlar Karaman adıyla meşhurdur…

……………..

Konya (Coğne) civarındaki bağlar gayet iyi yetiştirilmiştir. Bunlardan üretilen nefis şarabı Yahudiler satıyordu. Konya’nın surları, Konstantinopolis’in surları gibi çeşitli türlerden taş kullanmak suretiyle inşa edilmiştir. Şehri çevreleyen dağlar bir halka oluşturduğu halde kuleler dört köşe biçimde inşa edilmişlerdir; bu da az görülen ve seyrek rastlanan bir şeydi. Şehrin doğu yönü kırlara açılıyordu. Ahalisi Rumlar, Türkler, Araplar ve Ermenilerden oluşuyordu.”

 

EVLİYA ÇELEBİ (1649)

Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’nin 1649 yılında Konya’ya geldiği ve uzunca bir süre şehirde kaldığı biliniyor. Evliya Çelebi, şehir ve Konya Kalesi hakkında bize şu bilgileri veriyor:

“Konya Kalesi’nin yapılışı, Yunanlılardan Yenvan Tarihi’nin sahibinin yazdığına göre, Nişan oğlu Aleksandır oğlu Harkılan’dır. Sonra, Hazret-i Ömer ile mektuplaşmış olan meşhur Kayser ikinci defa tamir ettirmiştir. Buraya Müslümanlardan ilk olarak gelen, Selçuklulardan Alâeddin Keykubâd’tır. Bunlar Anadolu Selçukluları’ndandır. Selçuklular, Mahan diyarından Danişmendoğulları ile gelerek Azerbaycan ülkelerini fethetmişler ve amca oğulları Çobanbay’ı buraya hakim tayin etmişlerdir. Sonra bunların (Danişmendliler) yardımı ile Selçuklular Konya’yı ele geçirip burada bağımsızlıklarını kazandılar. Bunlardan sonra da Osman Gazi bayrak ve mehter sahibi oldu. İçte Konya kalesinin üçüncü yapıcısı da Selçuklulardan Sultan Alâeddin’dir.

Konya Kalesi’nin şekli: 569 tarihinde, yontma taş ile Sultan Mesud’un oğlu Sultan İzzeddin Kılıç Arslan inşa ettirip sağlamlaştırarak, dördüncü yapıcısı olmuştur. Bir eyvan ve sultan divanhanesi yaptırmıştır ki, o asırda Kisra eyvanından daha üstündü. Zelzeleden yıkıldığında Keykubâd tarafından onarılmış ve bir hendek kazılmıştır ki, derinliği on bir, genişliği elli ve surların yüksekliği otuz melik ziradır. Dış kısmındaki hisar duvarının çevresi on bir adımdır. Atpazarı kapısı üzerine zincirlerle asılmış bir kuru at kafasına gem vurup, gösteriş için koymuşlardır. Binici olan bu memleket halkına nasihat için konmuştur. Yani avrata ve ata güvenmeyip, at kuru kafa olsa da ağzından gemi, başından dizgin ve yuları eksik etmeyesin demektir. İç kalenin avlusu belli değildir. Bu kale Selçuklular zamanında on iki kapılı idiyse de Osmanlıların eline geçtikten sonra, dördü bırakılıp diğerleri kapatılmıştır. Kalenin her tarafı çeşitli sanat eserleriyle süslenmişlerdir. En son olarak, Sultan Alâeddin Keykubâd’ın oğlu Gıyaseddin yeniden yaptırmıştır…”

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Evliya Çelebi, Konya şehrini öylesine güzel anlatıyor ki, ben eski Gonya’ya doyamadığım için güzel şehrimizi Çelebi’nin gözünden görmeye devam edeceğim.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR