Erol Sunat

Erol Sunat

Herkes her şeyden muzdarip!

Herkes her şeyden muzdarip!

Kendini bilen Rabbini bilir, Hakkı bilir, hakikati görür. Hile bilmez, hile yapmaz, oyun kurmaz. İnsanları aldatmaz. Kandırmaz. Tuzak kurmaz. Sırtından geçinmek gibi yollara tevessül etmez!

Hak geçiyor diye korkar, endişeye kapılır!

Yarın Hakkın divanında ne derim ne yaparım diye uykusu kaçar!

Bu anlattıklarımız olması gerekenler!

Kavlimizde durduğumuzu gösteren önemli işaretler!

Ancak bu konulardan oldukça uzak durmak gibi, kalmak gibi yeni huylar ve alışkanlıklar edindik!

Günümüz, açıkgözlerle, arsızlarla, yüzsüzlerle, fırsatçılarla dolu bir dünya…

Her köşe başında, her sokakta varlar!

Eskiden malını, ürününü fahiş fiyata satanlara “kazıkçı” derlerdi!

Zamlar dahi, kazıklarla anlatılırdı.

O yılların üzerinden neredeyse kırk yıl geçti. Hatta birazda fazla…

O kazıkçılar çoktan dünya değiştirdiler.

Eskiden burası Kazıkçı bilmem kimin dükkanıydı denilenler kaldı.

Çok hakkınıza girdim, çok haksızlık ettim diye içlerinde helallik isteyenler vardı.

Bu sayfalar kapanalı çok oldu!

Şimdilerde, vicdan yok, merhamet yok, acımak yok!

Pişman olmak yok, geri adım atmak yok!

Yalan çok! Yalan yere yemin çok!

Aldatanlar, kandıranlar, yaptığımı kamufle ettim, kimse görmedi, kimse bilmiyor diye de anlatmaktan ayrı bir keyif alıyor!

Adı sohbet! Adı şaka! Adı muhabbet! Hatta moda tabiriyle gel biraz gıybet yapalım demenin de yeni açılımı!

*****

Hakkaniyet denen çerçeveyi parçalayanlar, hakikatle aralarına oldukça kalın surlar ve duvarlar ördüler!

Bu duvarları ve surları aşılmaz, surlarda gedikler açılmaz sanıyorlar!

Kendilerinden eminler!

Hak ve hakikati savunuyoruz diyenlerin cılız savunmaları, gür çıkmayan sesleri bu insanlara güç veriyor, dahada saldırgan hale getiriyor, bizi kimse durduramaz gibi değişik düşüncelere kapılıyorlar!

Dünyada en aşılmaz denilen duvarlar, surlar hep aşıldı…

Çin Seddi, Çin’i koruyabildi mi?

Romanın Britanya’daki Hadrian Duvarı yada Roma Duvarı, Roma’yı yaşattı mı?

İstanbul’un surları, top ateşine dayanabildi mi?

Doğu ve Batı Almanya’yı ayıran Berlin Duvarı hürriyete karşı durabildi mi?

Her defasında bir aşan oldu!

Bir yıkan!

Bir yerle bir eden!

Her defasında geçilecek yollar bulundu!

Bu efsane duvarlar yıkıldı da, hakikatle aramıza örülmeye çalışılan duvarlar mı ayakta kalacak?

Alma mazlumun ahını / Çıkar aheste aheste diyenleri hiç mi duymadı bu haksızlık edenler, bize bir şey olmaz diyenler!

*****

Mazlumun ahını alma, tüyü bitmedik yetimin hakkını yeme, gücü kuvveti olmayanın, yol iz bilmeyenin malına mülküne göz dikme, insanları aldattım sanma, kandırdım diye böbürlenme

diyenleri hiç mi dinlemediniz?

Hiç mi duymadınız?

Bu konuda yazılanları hiç mi okumadınız?

Sonra ne geçti eline derler!

Hiç mi utanmadın derler!

Üç kuruşa mı tamah ettin derler!

İnsanlığından, utan derler?

Olmaz olsun senin gibi dost, arkadaş, akraba derler!

Demezlerse hatırım kalır diyen olabilir!

Kanmasalardı, aldanmasalardı!

Ben mi dedim gelin diye, peşime düşün diye?

Kapımı aşındırlar!

Önünde yattılar!

Bırakma bizi dediler!

Senin için şöyle oluruz, böyle oluruz dediler!

Kabahat denen şeyin hepsi bana mı ait diyenlerde olabilir!

Olabilir amma…Her şeyi geç, böyle olacağını, bu türden gelişmeler yaşanacağını bilmiyor muydun? Bunların bu şekilde hesap etmemiş miydin, tuzaklarını bu şekilde kurmamış mıydın demezler mi?

*****

Kimsesizin, çaresizin, güçsüz olanın kimsesi olmadığını mı sanırsınız?

Onların halini varsın insanlar görmesin!

Varsın ellerinden tutan olmasın!

Varsın çığlıklarına feryatlarına kulaklarını tıkayanlar bulunmasın!

Varsın uzattıkları eli bile bile tutmayanlar, tutmak işine gelmeyenler olsun!

İnsanların rızkını ben veriyorum zannedenler!

İş verdim, aş verdim, borç verdim, onların değil benim hakkım onlara fazlasıyla geçti diye bangır-bangır bağıranlar, yaygara koparanlar, goygoycular!

Ben olmasam şu kadar insan açtı, sürünüyordu, ben kurtardım, bana borçlular hayatlarını diye atıp savuranlar!

Hakkını arayanların hakkını türlü oyunlarla elinden alıp cebine atanlar, yiyenler!

Sizin nereniz haklı?

Hangi fiiliniz, hangi hareketiniz haklı?

O ahlar gün gelir ya senden çıkar, ya yakınlarından diyenleri, yaşananları, benzer olayları hiç kimse görmedi mi, duymadı mı, bizzat şahit olmadı mı?

Bugünlerin en umursanmayan konusu hak konusu. Laf başında mangalda kül bırakılmayan, dilden düşmeyen, konuşurken dikkat çeken konusu yine o!

*****

Önce ben…sonra ben…ardından yine ben…daha sonra yine ben…hadi bir sefere mahsus sen haklı ol.. Bak senden sonra yine ben denen bir hak olabilir mi?

Edebiyat yine iş başında, yine başımızın tacı, yine her derdin ilacı!

Kimseye zerre kadar hakkım geçsin istemem. Ne benim birine, ne de bir başkasının bana diye atıp savuran yalancılar, ha bir seferde doğruyu söyleyin, biz yanlış yapmışız deyin, ölür müsünüz?

Hak arayanın hakkını teslim etmek kadar güzel bir şey yok! Bizde kimsenin hakkı kalmaz, bugüne kadar herkesin hakkını gözetmedik mi, vermedik mi gibi cümleler gönlümüzden geçen bu değildi benzeri cümlelerinin içinde bekleşip duruyor!

Mevsimler garip, aylar garip, insanlar garip, umut daha bir garip…Herkes her şeyden muzdarip!

Garibim, garibim şarkısı gibi halimiz ahvalimiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR