Erol Sunat

Erol Sunat

Şu yalan dünyaya geldik geleli!

Şu yalan dünyaya geldik geleli!

Neyini seveyim yalan dünyanın diye vurmuş sazın teline Aşık, vurmuş amma, nesi var sevilmeyecek şu dünyanın diyende çok insan var.

Bu dünya gerçek değil elbet! Hiç gitmeyecekmiş gibi, sıkı sıkıya yapışan için, birde bakmışsınız, dün göçtü gitti diyor sevenleri, sevmeyenleri! Ecel gelmiş cihane /Baş ağrısı bahane derler ya…

Şu yalan dünyaya geldik geleli, felek diye bir arkadaş var yanımızda, yöremizde, çevremizde….

Artık nasıl bir arkadaşsa!

Kimimizle ezelden barışık, kimimize bildik bileli küs!

Aşık; ne verdi de, ne alacak babından, “Nem alacak felek benim” demiş. Bugüne kadar bana, tükenmeyen mal mı verdi, mor sümbüllü bağ mı diye de gönderme yapmış!

Yapsa ne ki? Felek bildiğini okumaya devam! Felek bu, laf çok, gönderme yapanlara usulen haklısın demiş, amma demiş, fakat demiş, ancak demiş, lakin demiş, ne mi değişmiş?

Hiçbir şey! Dün nasılsa, bugün yine aynı! Kiminin koluna giren, kimine Allah’ın selamını vermeyen felek aynı felek! Adam seçen, adam kayıran, bazılarımızla yollarını ayıran yine o!

Bizim hayatlar kahırlı! Efkarlı, karamsar, hüznü ve acısı çok! En iyi olduğu zamanlarda dahi parçalı bulutlu, sicim misali yağmurlu! Yolları balçık, yolları inadına çamurlu! Kardan tipiden göz gözü görmeyecek şekilde kapalı! Boran bürümüşçesine sisli dumanlı!

Ücretin asgarisi her daim bizde, kaderimiz gibi adeta…Hatta asgarinin yarısı, yarısının yarısı bizde!

Gönlümüzden geçen bu değildi laflarının muhatabı yine bizden başkası değil!

At yok, araba yok, ev yok, geçim denen kaygı şirazeden çıkalı çok olmuş, kantarın topuzu kaçmış, maaşı ayın onuna varmadan biten bir kesim, bu kesim!

Dünya yalan, verilen ve tutulmayan sözler yalan, vaatler yalan, var mı içinde bir tane doğru olan?

*****

Tarlamız yok, bahçemiz yok! Temsilde yada teşbihte hata olmasın; toprak hasretini saksıya ektiğimiz fesleğenle, menekşeyle, karanfille dindiren insanlarız hepimiz! Küçücük mutluluklara sığınmış, kendi halinde, kendi işinde-gücünde her birimiz! Borçsuz harçsız ay geçirdiğimizde halimize şükredenleriz!

2022 yılının Mart ayı geldiğinde, 4253 liralık o asgari ücretten elimizde hiçbir şey kalmadı!

Yalan dünya, yalan rakamlar, enflasyona üçüncü aya varmadan ezilen, asfalta yapışan, kaldırıma çakılan, evinin kapısına yığılanlar onlar!

Ne mi var ortada? Zam var, enflasyon var, elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve su faturaları var!

Ve yalan dünyanın, yalan vaatlerinin ortasında yalan olan, sahipsiz, tek başına, bir başına kalan insanlar var!

İşsizler var, işinden olanlar var, emekliler var, iş bekleyenler var ve asgari ücretli bir çoğunluk var!

Kira + elektrik + doğalgaz + gıda + Kredi kartı + su….Geriye ne kaldı, nedir işin doğrusu!

Şu yalan dünyayı geldik geleli, bir gün olsun gülmedi yüzümüz demeyecek mi insanlar!

Demeleri, dertlerini ortaya dökmeleri yasak mı? Suç mu?

*****

Oldukça yakınımızda süren, sürmeye devam eden bir savaş! Bitmesi beklenen, lakin bitmeyen, ateşkes sağlanamayan, işgal ve istila karışık bir savaş. Mağrur Rusya, mağdur Ukrayna…

Bizi ilgilendiren taraf ise Çiçek yağı, doğalgaz ve buğday! Savaş sürdükçe, ne olur endişesi!

Çiçek yağının beş litresi olmuş 185 lira, satıcı savaş var abi diyor! Doğalgaz kim bilir yüzde kaç daha artacak, ekmek kaç lira olur, var mı bir tahmini olan?

Sorular pek çok, cevapları ise gelecek günlere bırakılmış gibi!

Bu arada, akaryakıt 20 lira sınırını geçti, 30 lirayı test eder mi? Yoksa siz etmeyecek mi sanıyorsunuz!

Sonra altın, gramı yine bin lirayı aşabilir mi?

Dolar 20 lirayı görür mü?

2022’nin üçüncü ayı, Mayıs’ın Haziran’ın gelişi, Mart’tan belli olur demeye başladı bile!

Yalan dünya işte böyle bir şey! Barış yalan, huzur yalan, güllük gülistanlık olma hali yalan…Çok daha iyi şeyler olmuyor, çok daha güzel günler gelmiyor. Yeni bir şeyler söylenmesi lazım, söylenmiyor!

Şu yalan dünyaya geldik geleli, bırakında şöyle rahatça bir oh desin insanlar! Borçsuz-harçsız günler, aylar, yıllar geçirsinler. Şikayet denen o yaslı kelime, ben dahi şikayet etmeyi bıraktım desin! Kimse kimsenin malına-mülküne, toprağına, vatanına göz dikmesin! Zengin ülkeler zenginliğinin hakkını versin, bölüşsün, paylaşsın, Allah daha da çok versin!

*****

Şu yalan dünyaya geldik geleli…Gerçek sanmak işimize geliyor. Yanıldığımızı dahi kabul etmeye niyetimiz yok! Mal da yalan, mülkte yalan, para pul emanet, giderken bunlar burada kalacak, bırak bakalım ne biriktirdiysen diyorlar! Diyorlar da kime?

Kefenin cebi var mı?

Yok amma…Var sanan, var zanneden aramadığınız kadar, hem de pek çok!

Saklıyorlar, kasalarda, bankalarda, kümeli bir şekilde, hem de istif edilmiş bir şekilde

Kime biriktirildiği belli olmayan bir birikim!

Birikeni, biriktirileni, bir dağıtan bulunur, dağıtır gider demişlerde, inanan bir Allah’ın kulu çıkmamış!

Mirasyedilik diye bir şey duymadınız mı? Onların işi o biriktirileni har vurup harman savurmak!

Ne harcayana, ne uğrunda harcanana faydası olmayan bir gününü gün etme!

Tutmaya kalkanın tutamadığı, elinden cıva misali kayıp giden, akıp giden bir şey…

Haydan gelen huya gider denir ya hani….

Dünya malı dünyada kalır derler ya hani…

Yalan dünyanın, yalan olmayan gerçeklerinden biridir dünya malı. Giden gider, onlar yeni sahiplerini bekler!

Yalandan sözlerle, yalandan kulelerle, yalana dayanan sırtlarla, yalana güvenen gönüllerle!

*****

Yalandan kim ölmüş diyenleri hiç duymadınız galiba…Yalana güvenenlere, yalana inananlara ne mi oldu? Kapıldılar yalan rüzgarlarına…Yalan oldular hep beraber!

Takılıp kalmayın diyorlar ya hani! Nasıl takılmayalım ki, sanki bizi takan var, takan olmayınca da, takan takana! Virüs takmış, enflasyon takmış, zamlar takmış, market takmış, çarşı-pazar takmış ayağımız takılmış, düşmüş kapaklanmışız, çakılmışız yere, her tarafımız yara-bere!

Sanki takılmamak elimizde…Biz değil, hayat takmış bize, yalan dünya takmış!

Geçirmiş eline yakamızı! Çekiyor, yırtıyor, paralıyor, koparıyor, parçalıyor.

Yırtılan bildik bileli, Deli Bekir’in yakası! Kim mi o Deli Bekir? Sen-ben, öteki- beriki! Şu yalan dünyaya geldik geleli, yüzümüz bir türlü ondan gülmedi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR