Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

TOROSLARDA TARIM

TOROSLARDA TARIM

Yörük anası şöyle der: Toros dağında bir duman tüterse, bil ki o Yörük çadırıdır, onlardan olursa arkan (sırtın) yere gelmez. Çadırında el işlemesiyle “Yörük Türkün özüdür” yazar. Bunun için Anadolu Türkün ebedi yurdudur; ovalarımız kadar dağlarımız da sahiplidir. Neden böyle giriş yaptım?  

Hafta sonu Konya-Seydişehir ilçesi ve çevresine bir ziyaret yaptım. Ülkemin güneyini doğudan batıya bir ana gibi kucaklayarak saran Toros Dağlarını hep araba ile tek hat (yol) ile aşmış, her seferinde manzaranın seyrine doyamamıştım. Bu sefer dağların içerilerine kadar girme şansını buldum. Eskiden bu dağlarda katar katar develere geçermiş. Yörük ailesi; dedesi, ebesi, anası, babası, çoluk çocuğu ile deve sırtlarında dağdan dağlara göçermiş. Bu manzaralar şimdilerde filmlerde kaldı.

Bölge aslında oldukça dağlık. Dağ düz, vadi, yamaç demedik yürüdük. Bir ilçeye göre oldukça gelişmiş gördüğüm Seydişehir, Anadolu’nun birçok şehri gibi sırtını dağlara dayamış, ovaya açılıyor. Sahilden, özellikle de Manavgat yöresinden yazları geçirmek üzere oldukça modern villalar ve katlı evler satın alanlar buranın cazibesini artırmış. İlginçtir ki, yazın yüksekteki düze iniyor, düzdeki yükseğe çıkıyor.

Seydişehir’den Gölcük yaylasına doğru yol alıyoruz., manzaraya doyulmuyor. Daha yükseklere, orman alanlarına sapıyoruz. Hafta sonu ziyaretçileri düz bulduğu tüm yerleri doldurmuş, mangallar yanıyor. Ne yazık ki belediyelerin yaptığı sağlıklı tuğla ocaklar yerine, kendi mangallarını tercih ediyor. Bu da çoğu zaman ormanı ateşlemeye yetiyor.

Yaylalar çoğu yazlık evlerle doldurulmuş, hayvan otlatmaya yerler kalmamış. Yaylalar 1200 m den 1800 m ye kadar 5 kademe yükseklikte yer alıyor. Geleneksel yayla oltacılığı bu kademeli yaylaları aşağıdan yukarıya ikişer aylık dönemde 7-8 ay kullanıyormuş. Ne de doğru otlatma tekniği. Yörükler işlerinden memnun. Ancak onlarda modernleşmiş, develerin yerlerini lüks cipler, atın yerini traktörler almış, geleneksel gezginci kültürden bir tek çadırlar kalmış. 

Yükseklerden, halı gibi desenli, futbol sahaları düzlüğünde tarım alanlarına bakıyoruz. Binlerce yıl dağlardan sürüklenen üst topraklar muazzam tarım alanları halinde Türk çiftçisine hizmet veriyor. Toprak kaliteli, su bol, güneş ışıkları pırıl, pırıl, hava temiz. Burada tarım yapmaya ne var diyeceğimiz geliyorsa da iş öyle değil. Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayalım.

Suğla Gölü havzasında yaklaşık 1000 hektar, birinci sınıf bir tarım alanına iniyoruz. Tüm alan dünya ölçeğinde orta, Ülkem şartlarında büyük sayılabilecek bir işletme yapısında. Köyde yaklaşık 100 aile var, aile başına 10 parçalı, 1 er hektarlık toplam 10 hektar arazi. Toplam parça adedi 1000 kadar.

1000 hektarlık bir alanın en az % 10 u yani 100 hektarı tarla sınırları ve ara yollarla bölündüğü için üretim dışı kalmış. Burada yörenin en meşhur fasulyesi, şeker pancarı, buğday, yonca ve arpası yetişiyor. 100 hektarda 4 lü eşit büyüklükte münavebe sisteminden 2 bin ton pancar, 200 ton buğday, 500 ton yonca, 150 ton arpa alınır. Bu ürünün yıllık ortalama değeri 15 000 Tl/Ha dan yaklaşık 1.5 milyon TL demektir. Bununla yetinilse tamam da; parçacılık nedeniyle fazla iş yükü, nakliye ve teknik uygulamalardan da 1.5 milyon TL ilave masrafla, her yıl 3 milyon TL cebe girmiyor, denebilir.

Türk tarımının meselesi budur. Normalde bu arazinin yıllık kaba geliri toplam 15 milyon TL kadar, her ailenin ortalama 150 bin TL geliri olacakken, bu problemlerden dolayı her aile 30 bin TL kaybetmekte. 10 makinelik işi 100 makine ile yapılarak köylünün maddi yükünü daha da artırmaktadır. Hâlbuki tüm arazi 100 hisse ortaklıkla işletmeye alınsa her üreticinin gelirini en az % 20 artırmak (% 10 araziden, % 10 da işletme giderlerinden),  mümkün olacak, böylece her çiftçiye 150 Tl girecek, buradan da 50 TL net kalacaktır. Sonuçta da kaliteli, pazar payı yüksek borçsuz-dertsiz bir üretim yapılacaktır.

Bu gerçeğe vereceğe daha çok örnekler var. Çözüm bir şekilde ülkemin her yöresinde olmasa da bir şekilde, verimli arazileri tarımsal üretime kazandırılmalıdır. Bu görülmeli; siyasi otorite köylüyü yeniden üretime kazandırılmanın yollarını aramalıdır.

Sağlık, huzur ve muhabbetle.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR